"Partimi sorarsan AK Partiliyim, devletin kepçesi de gelmedi, operatörü de gelmedi, bizi de sormadı daha"

"Devletin kepçesi de gelmedi, operatörü de gelmedi. Bizi de sormadı daha. Benim bildiklerim bu kadar. Kefen veren olmadı. Bir damla su veren de olmadı. O günden bugüne kadar kendi gücümüzle yaşayıp gidiyoruz. Halk bize yardım ediyor. Devlet bize ‘Ne yapıyorsunuz’ demedi. Bu çadırları da kendi gücüyle gidip bulup getirenler getirdi.”

Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesi de depremden etkilenen ilçelerden biri. 10 kentte yıkıma sebep olan depremlerin ardından bölgede artçı depremler devam ediyor. ANKA Haber Ajansı’nın gittiği Türkoğlu Şekeroba köyündeki vatandaşlar, “Teneke sallansa deprem oldu zannediyoruz” diyor.

Birçok evin yıkıldığı, yıkılmayanların ağır hazar aldığı Şekeroba köyünde; mahalle okulu da depremden etkilendi. Okulun yıkıntıları arasında bir panonun üzerindeki “güvenli okul” yazısı dikkat çekti.

“Doğduğumdan beri buradayım” diyen Şekerobalı Mehmet Bolat depremden 7 yakını kaybettiğini anlattı. Oğlunun yaşadığı evin göçük altında kaldığını, kendi çabalarıyla enkazdan 4 kişinin cansız bedenini çıkardıklarını aktardı. AKP’li olduğunu söyleyen Bolat, günlerdir çadırlarda elektriksiz kaldıklarını anlattı. Komşularının evlerinde hayatını kaybedenleri tek tek sıralayan Bolat, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Bir ‘bakanım’ dedi, üç de ‘milletvekiliyim’ dedi, geldiler oturdular yanıma ‘Ne ihtiyacın var’ dediler. ‘Benim bir ihtiyacım yok. Millet yiyeceğimizi verdi, getirdiler.’ ‘Başka ne?’ ‘Odun, kömür yok’ dedim. ‘Düzce’den iki tır yüklendi’ dedi. Bundan beş gün önce. Buranın da konumunu verdiler. Beş gün geçti, Düzce’den gelen tırlar daha gelecek. Bunu diyen milletvekilleri. Benim 7 cesedim var. Karşımdaki evin 6 cesedi var. Bunun üstündeki evin 5 cesedi var… Bizim durumumuz bu vaziyette… Daha bize devlet gelmedi yani.

Benim bir çocuk gitti kepçe buldu getirdi. Onu (enkazı) deştiler. Birini bir gün sonra çıkardılar çocuğu kucağında hanımı. Bir gün sonra da oğlumla bir çocuğunu çıkardılar. Devletin kepçesi de gelmedi, operatörü de gelmedi. Bizi de sormadı daha. Benim bildiklerim bu kadar. Kefen veren olmadı. Bir damla su veren de olmadı. O günden bugüne kadar kendi gücümüzle yaşayıp gidiyoruz. Halk bize yardım ediyor. Devlet bize ‘Ne yapıyorsunuz’ demedi. Bu çadırları da kendi gücüyle gidip bulup getirenler getirdi.”