Filistin’in kışı ne zaman bitecek?

Filistin sorununda çözümün tek anahtarı, emperyalizme ve siyonizme karşı bölgede verilecek güçlü bir mücadele. Aksi olduğu müddetçe, ne İsrail 67’den önceki sınırlarına geri çekilir ne de Filistinlilerin kendi vatanlarında mülteci konumuna düşmesinin önüne geçilir.

Filistin’in kışı ne zaman bitecek?

Alev Doğan

Gerek Sovyetler Birliği’nin dağılması gerekse emperyalizmin yedek kulübesinden çıkarttığı İslamcı hareketlerin yükselişi Filistin davasına çok şey kaybettirdi. Bugün Filistin halkının ‘mazlum’luğunun müsebbibi şiddetini her gün artıran Siyonist İsrail olduğu kadar, davayı ulusal bir tondan çıkartıp İslamcı renklere büründüren gerici hareketlerdir aynı zamanda.

ABD’nin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’i İbrahim Anlaşmaları ile nasıl saflarına dahil ettiğini, Suriye dışındaki Arap ülkelerinin Filistin davasına bakış konusunda “biz paramıza bakarız” dediğini düşünecek olursak, bir avuç toprak parçasında, kendi vatanında mülteci konumunda yaşayan bir halkın neyin kavgasını verdiğini de anlayabiliriz.

ABD emperyalizmi ve onun şımarık kardeşi Siyonist İsrail’i karşına almayan her adımın boşa düştüğünü ve boşa düşeceğini başa yazmak gerek kısacası.

İsrail, son olarak Mescid-i Aksa baskını ve canı sıkıldıkça Gazze Şeridi’ne yaptığı artık olağan hale gelen saldırıları ile geri adım atmayacağını göstermiş oldu. Bunun karşısında tüm dünya bu saldırganlığı “kınamakla” sahte gözyaşlarıyla savuşturdu. Bugüne kadar ne olduysa, o oldu ezcümle.

Binyamin Netanyahu’nun sahnelere geri dönüşüyle, içinde bulunduğu siyasi kriz daha da derinleşen İsrail cephesinde ise, sosyalistler dışında her kesimin ortaklaştığı nokta Filistin’in ilhakının meşru olduğu yönünde.

Basında bu aralar çokça yazılıp çiziliyor; 29 Aralık 2022’de Knestte güven oyu alarak görevine başlayan yeni hükümetin ABD olmak üzere İsrail’in Batılı müttefikleri tarafından da endişe ile karşılandığı. Biden yönetimi ve Netanyahu arasında kimi gerilim noktaları olduğu gerçek ancak bu emperyalizmin Siyonist İsrail yönetimine verdiği koşulsuz desteği geri çekmeye niyetlendiğine ilişkin bir gösterge değil.
Hatırlanacaktır, bu yılın şubat ayında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş ve “Müzakere edilmiş iki devletli bir çözüme verdiğimiz desteği ve uygulanabilirliğini tehlikeye atan politikalara karşı çıktığımızı yineliyoruz” demişti.

Aslen ABD ve İsrail arasındaki gerilimin kaynağının; Netanyahu’nun, yargı reformu olarak bilinen İsrail Yüksek Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlayacak yasa tasarısı olduğu biliniyor. Netanyahu’nun protestolar nedeniyle şimdilik tasarıyı askıya alması tansiyonu düşürse de bu başlık ABD’nin başını çektiği emperyalist blokun kafasını meşgul etmeye devam ediyor.

CEZAYİR BİLDİRİSİ İMZALANIYOR

ABD-İsrail cephesinde bunlar yaşanırken, Filistin açısından da durumun pek parlak olduğunu söyleyemeyeceğiz. İlhak altındaki Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze Şeridi’nde sıkışıp kalan Filistinliler açısından siyasi bölünmüşlük de ciddi bir sorun. Batı Şeria Fetih Hareketi tarafından kurulan Filistin hükümetince yönetilirken, Hamas, Gazze Şeridi’ni kontrol ediyor.

Bilindiği gibi 2007’den beri Fetih hareketi ve Hamas arasında yaşanan bu siyasi krizi çözmek için Filistinli 14 grup Cezayir’de bir araya gelmiş, 2022 yılının ekim ayında, ülkedeki bölünmeyi sonlandırmak için üzerinde uzlaştıkları “Cezayir Bildirisi”ni imzalamışlardı.
Bildiride, Gazze ve Kudüs dahil Batı Şeria’da devlet başkanlığı ve parlamento seçimleri ile Filistin Ulusal Konseyi seçimlerinin bildirinin imzalandığı tarihten itibaren en geç 1 yıl içinde yapılması, ulusal kurumların birleştirilmesi, yeniden yapılanma projelerini uygulamak için gerekli kaynakların kullanıma açılması kararlaştırılmıştı.

ÇİN’DEN ARABULUCULUK TEKLİFİ

Bölgedeki gerilim tırmanırken, Çin’den bir arabuluculuk teklifi geldi. Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang, İsrail ve Filistinli mevkidaşlarına Pekin’in iki ülke arasındaki barış müzakerelerine arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söyledi.

Xinhua’nın aktardığına göre İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile görüşmesinde Gang, İsrail ve Filistin’i “barış müzakerelerine devam etmeleri konusunda” teşvik etti ve “Çin’in bunu kolaylaştırmaya hazır olduğunu” söyledi.

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad Al-Maliki ile yaptığı görüşmede de Gang, Pekin’in müzakerelerin en kısa sürede başlamasını desteklediğini söyledi.

İki görüşmede de Gang, Çin’in “iki devletli çözümü desteklediğini” vurguladı.

SUUDİ ARABİSTAN’IN PLANI

Yaşanan son gelişme ise, İsrail’le normalleşmek için ciddi adımlar atan Suudi Arabistan’ın; Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve Hamas heyetini aynı anda ağırlaması oldu.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 19 Nisan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cidde’de bir araya geldi. Filistin Yönetimi’nin resmi haber servisi Wafa’ya göre Abbas, Selman’a Filistin’deki siyasi gelişmeler ve Batı Şeria’daki durum hakkında bilgi verdi. İkili ayrıca Suudi-Filistin ilişkilerini güçlendirmeyi de ele aldı. Toplantıda Selman, bağımsız Filistin devleti kurulması ve iki devletli çözüme olan desteğini teyit etti.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye de resmi temaslarda bulunmak 2015’ten sonra ilk kez, aynı gün Suudi Arabistan’a geldi. Heyette Heniyye’nin yanı sıra Hamas’ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, siyasi büro üyeleri Halil el-Hayye ve Musa Ebu Merzuk da hazır bulundu.
Bilindiği gibi Veliaht Prens bin Selman’ın bir diğer ziyaretçisi ise ABD’li Senatör Lindsey Graham’dı. Abbas ve Heniyye’nin temaslarından bir gün önce Cidde’ye giden Graham’ın sonraki durağı ise İsrail oldu.

Netanyahu ile görüşmesinin ardından açıklamalarda bulunan Graham “Cumhuriyetçi Partinin, ABD ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiyi değiştirmek için Başkan Biden ile çalışmaktan memnuniyet duyacağına inanıyorum. Bu da Suudi Arabistan’ın İsrail’i tanımasıyla sonuçlanabilir” diyerek, bu konuda elinden gelen desteği vereceğini dile getirdi.

Netanyahu ise bu görüşmeye ilişkin, “Suudi Arabistan ile normalleşme ve barış istiyoruz. Bunu Arap-İsrail çatışmasını sona erdirmek için büyük bir adım olarak görüyoruz” ifadelerini kullanarak, İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin iki ülkenin yanı sıra bölge ve tüm dünya için tarihi sonuçları olabileceğini söyledi.

Bu görüşme trafiğinin altında yatan en önemli neden hiç kuşkusuz ufak tefek pürüzlerin giderilerek, Suudi Arabistan ve İsrail’in el sıkışması.

SONUÇ YERİNE

Filistin sorununda çözümün tek anahtarı, emperyalizme ve siyonizme karşı bölgede verilecek güçlü bir mücadele. Aksi olduğu müddetçe, ne İsrail 67’den önceki sınırlarına geri çekilir ne de Filistinlilerin kendi vatanlarında mülteci konumuna düşmesinin önüne geçilir. Bu iradeyi gösterecek olan da ne Fetih Hareketi’nin oluşturduğu Batı Şeria’da bulunan mevcut Filistin yönetimi ne de Gazze Şeridi’ni kontrol eden Hamas. Rüzgâr yeniden soldan esmediği sürece ne yazık ki Filistin halkının kışı bitmeyecek.