Bahçeli deprem bölgesi dönüşü tehdit etti, gazeteleri hedef aldı

Bahçeli, AKP iktidarının depremdeki sistemsizliğini manşetleriyle ortaya koyan gazeteleri hedef aldı. MHP lideri konuşmasında 'seçim tarihi' tartışmalarına da yanıt verdi.

Bahçeli deprem bölgesi dönüşü tehdit etti, gazeteleri hedef aldı

Kahramanmaraş merkezli ve 41 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiği deprem felaketinden 15 gün sonra, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte bölgeye giden MHP lideri Bahçeli, dönüşte iktidarı eleştirenleri hedef aldı.

Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, depremin ardından menfaat çıkarmaya çalışanları tek tek not ettiklerini söyledi.

Bahçeli, iktidarın bu süreçteki sistemsizliğini ve koordinasyonsuzluğunu manşetlerinden duyuran gazeteleri de hedef aldı, şu ifadeleri kullandı:

“Bir gazetenin nifak içerikli şu manşetine bakar mısınız… ‘Milletin parasıyla millete bağış’ Diğer bir gazetenin manşeti de şudur; ‘Suçlu olay yerine döndü’ Bir başka gazetenin manşeti ise ’40 bin ölü var tek bir istifa yok’… Acımızı, anımızı, adımızı ve ağıdımızı bilmeyenlerle ortak bir geleceği nasıl paylaşacağız?”

Bahçeli, deprem bölgelerinde arama kurtarma çalışmalarının geç başlaması, koordinasyonsuzluk ve yardımların aksamasını eleştirmesi üzerine muhalefeti “Kahrolsun sizin zillet anlayışınız, böyle meczup bir siyasete nasıl saparsınız” diyerek hedef aldı.

AKP’li Bülent Arınç’ın seçimlerin ertelenmesi gerektiğine yönelik sözlerinin ardından başlayan tartışmalar üzerine yine muhalefeti hedef alan Bahçeli, “Biraz sabredin sizin boyun ölçünüzü yakında sandığa gömerek ilan edecektir. Ne sandıktan kaçar ne demokrasiyi yok sayarız” dedi.

Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde:

“Milli felaketlerde ortak aidiyet paydasında uzlaşamayanlar, insani değerlere yabancılaşan mihraklardır. Türkiye devasa bir musibetin tesirindedir. Türkiyemiz doğal afetlerin risklerine her zaman açıktır. Deprem bilimciler tarafından Kahramanmaraş depremi dünya üzerinde karada meydana gelen en büyük depremlerden birisi olarak tanımlanmıştır. İnsani ve fiziki kusurlar doğal afetin boyutunu artırmaktadır. Gölcük depremi bir milattır. Bu tarihten önce inşa edilen binalarda zemin etüdü zorunluluğu yoktu. Hazır beton yoktu. Binaların demirlerinin dayanıklılığı azalıyordu. Müteahhitler malzemeden çalmayı alışkanlık haline getirmişti.

Depremden menfaat devşirmek isteyenler hata yapar. Depremden menfaat devşirmenin arayışında olanlar ahlaksızlığın markalarıdır. Bunları tek tek not aldığımız da çok iyi bilinmelidir. Kaos peşinde kim koşuyorsa insanlığı tartışmaya açıktır. Tektonik mirası, jeolojik müktesebatı, meteorolojik özellikleri ile Türkiyemiz doğal afetlerin risk ve tehlikelerine her zaman açıktır.

Hiçbir insanımızı aç ve açıkta bırakmayacağız. Şehirlerimizi yeniden inşa edecek gücümüz var. Dayanışma olmadan geleceği kucaklamak mümkün değildir. Asrın felaketi karşısında milli yürekler kenetlenmiştir. Yardımlaşma kanallarının aktif olması ister istemez bazı çevreleri rahatsız etmektedir. Bunlar aramızdaki ayrıkotlarıdır. Bunlar içimize sızmış Bizans devşirmeleridir.

Acımızı bilmeyenlerle ortak bir geleceğimizi nasıl paylaşacağız. Dünya alem deprem bölgesine insani yardım sevk ediyorken iç muhalefetin utanç verici haline ne diyelim. Yaygın çıkar ilişkileri yanlışın peşinden gitmeyi meziyet zanneden siyasi kadroları palazlandırmakla kalmaz. İnsani ve İslami değerler prizmasından baktığımızda bugünkü felaketin siyasi koz olarak kullanılmasının, kutuplaşma malzemesi olarak görülmesinin devasa ayıp olacağı tartışma götürmeyen gerçektir. Kahramanmaraş depreminin tüm boyutlarıyla konuşulacağı günler elbet gelecek, sorumlulardan adalet önünde hesap sorulacaktır. Kaldı ki ahlaksız müteahhitleri kapsamına alan soruşturma işlemektedir.

Bir gazetenin nifak içerikli şu manşetine bakar mısınız… ‘Milletin parasıyla millete bağış’ Diğer bir gazetenin manşeti de şudur; ‘Suçlu olay yerine döndü’ Bir başka gazetenin manşeti ise ’40 bin ölü var tek bir istifa yok’… Acımızı, anımızı, adımızı ve ağıdımızı bilmeyenlerle ortak bir geleceği nasıl paylaşacağız?

Seçim tarihiyle ilgili spekülasyon üretmek vebaldir. Bir yanda arama kurtarma devam ediyorken diğer yanda devleti ve hükümeti suçlamak en hafif tabirle terbiyesizliktir. Diyorlar ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzünden acılar artmış. Afet iyi yönetilememiş. Diyorlar ki yardım faaliyetlerinin doğru koordine edilemediğinden felaketin boyutları vahim seviyeye ulaşmış. Ülkemizin en acil ihtiyacının yeni ve etkin bir iktidar olduğunu kaydetmişler.

Sizde hiç mi Allah korkusu kalmadı? Yere batsın sizin siyasetiniz. Böyle bir ucuz ve meczup siyasete nasıl saparsınız? Rahat olun, biraz sabredin, Türk Milleti sizin boyun ölçünüzü yakında sandığa gömerek ilan edecektir. Ne sandıktan kaçarız, ne de demokrasiyi yok sayarız. Acılarımızın ortasında seçim polemiği yapan zillet ittifakı paranoyaktır. Askerler nerede dediler, kahramanlar her yerdeydi.

Dayanışma kültürü için yabancı ülkelere teşekkür etti, döndü dolaştı sataştı. Bu itibarla küçüldü ufaldı ve alçaldı. Kılıçdaroğlu, deprem koordine edilemedi dedi.

Devleti ve hükümeti suçlama yarışına giren karamsarlık aşılayıp kriz ve kaos ikmali yapan bu kimliksizler koordinasyondan ne anladıklarını aslı astarı olmayan iddialarla nereye varmak istediklerini açıklayacak yürekliliğe sahipler midir. Bu karanlık tiplerin siyaset temsilcisi Kılıçdaroğlu, enkaz altındaki mazlum insanlarımızla alay eden edepsizlerin tutuklanmaları üzerine gelin beni de tutuklayacak kadar seviyesiz bir hale bürünmüştür. Her şeyi biz mi öğreteceğiz?”