Yargıya sırtını dayayan Diyanet!

Yeni yıl açılışında sahne alan Diyanet’in kendisine dönük duaları çok geçmeden kabul olmuş görünüyor. İfade özgürlüğüne büyük önem verdiği anlaşılan savcılıkların , düşüncelerini ifade etme sırası yurttaşlarda olunca, hukuka bir kez daha takla attırarak, mahkeme kapılarını sonuna kadar açıyorlar.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ifadelerinin büyük çoğunluğunun doğrudan laikliği hedef aldığı bilinen bir gerçek. Ancak, Ali Erbaş’ın bununla da yetinmeyip, “günaydın” dememize bile karışması, günaydın diyenleri cahiliye devri zihniyeti taşıyıcısı olarak göstermesi, geçtiğimiz aylarda da gündem gelmişti.

Türkiye Komünist Hareketi tarafından suç duyurusuna konu olan bu ifadelerin sonucunda savcılığın verdiği karar, yargının geldiği duruma dair şaşırtıcı bir sonuç yaratmasa da, verilen kararın gerekçesi ise sadece savcılık nezdinde bırakın Ali Erbaş’ın suçlu olmasını, Ali Erbaş’ı özel olarak aklama çabası içinde olduğunu gösteriyor.

Buna hukuka takla attırmak da diyebiliriz.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ali Erbaş’ın bu tür ifadelerinin anayasal bir özgürlük olan ifade özgürlüğü olduğunu belirtiyor ve soruşturma açılmasına gerek duymuyor.

AKP iktidarı döneminde kamu görevlileri hakkında yapılan bu tür suç duyurularında savcılık makamlarının ezbere bir dil kullandığı, genelde gerekçe belirtmeye de tenezzül etmeden suç unsuru bulunamadığı gibi kısa bir cümle ile geçiştirilen kararların yanında bahsettiğimiz bu kararın farklı bir yanı ortay çıktı. Savcılık, bir kamu görevlisinin, görevini kötüye kullanmasını, halkı aşağılamasını, laiklik karşıtı bariz açıklamalarını sadece soruşturmam demiyor aynı zamanda bunu ifade özgürlüğü olarak tarihe not ettiriyor.

Yeni yıl açılışında sahne alan Diyanet’in kendisine dönük duaları çok geçmeden kabul olmuş görünüyor.
İfade özgürlüğüne büyük önem verdiği anlaşılan savcılıkların , düşüncelerini ifade etme sırası yurttaşlarda olunca, hukuka bir kez daha takla attırarak, mahkeme kapılarını sonuna kadar açıyorlar.

Cumhurbaşkanına hakaret başta olmak üzere, kamu görevlisine hakaret gibi suçlamalar ile binlerce kişi, sosyal medya paylaşımlarından dolayı ceza alıyor.

Örneğin Ali Erbaş, farklı cinsel yönelimleri hedef alınca düşünce özgürlüğü olurken, Ali Erbaş’ın bu görüşleri karşısında “ Bıktık artık, düşün yakamızdan, kara cahiller” diyen biri olduğunda düşünce özgürlüğü lügattan çıkarılarak, hakaret, aşağılama gibi suçlamalar ile yurttaşlar cezalandırılıyor.

Daha önceki dönemlerde sıkça kullanılan “yargının siyasete alet edilmesi” kavramı uzunca bir süredir yargının AKP eli ile yaratılan özel bölümlerinin alet edilme ne kelime, AKP ile bütünleştiğini söylersek abartmış olmayız.
Gelinen noktada,

Halka sopa, Ali Erbaş’a gül gösteren bir yargı var.

Halka ceza, Alİ Erbaş’a koruma zırhı veren bir yargı var.

Sayıca az olmakla birlikte yurttaşların yargılandığı bu davalarda beraat veren, kararlarında laiklik ilkesini savunan, ifade özgürlüğü kavramının hakkını vererek gerekçe sunan hakimler ise ya soruşturmaya uğruyor ya da sürgün ediliyor.

AKP, yargıyı kendi ihtiyaçları çerçevesinde şekillendirirken, kendi hukukunu inşa ederken tam da bugünleri hesap etmişti.

Ancak hesap etmediği bir şey var.

Son yargıyı halkın verecek olması.