Uluslararası uyuşturucu trafiği ve Türkiye gerçeği

Uluslararası uyuşturucu trafiği ve Türkiye gerçeği

10-11-2022 22:01

Dünyada kapitalizmin yarattığı en büyük kirlerden birinin uyuşturucu pazarı olduğu açıktır. Genel olarak gayri meşru görünmesine rağmen kapitalist sistemin bütünselliği içerisinde uyuşturucu yolları, üretim merkezleri ve bunların satıldığı yerler büyük ve adı konmasa da meşru bir pazar olmaya devam ediyor.

Neşe Deniz Babacan

Uyuşturucu trafiği konusunda geçmişte Türkiye’nin pozisyonu, Afganistan’da üretilen eroinin İran ve Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine dağıtılması olarak bilinirdi. Bu rotaya “Balkan rotası” adı verilmektedir. Bu ticaretteki sıçrama noktalarından bir tanesi 2001 yılında ABD’nin “terörle mücadele” adı altında Afganistan’ı işgali olarak ifade edilebilir. İşgalden sonra Afganistan’da üretilen eroinin 40 kat arttığı ve Afganistan’da 1 milyona yakın kişinin eroin nedeniyle yaşamını yitirdiği bilinmektedir. Üretimi artmış olan eroinin hepsi elbette Afganistan içerisinde tüketilmemiş, dünya üzerindeki uyuşturucu pazarı bu yeni üretim üzerinden genişleme fırsatları yakalamıştır.
Bunun Türkiye’ye yansıması ise dünyada genişleyen uyuşturucu pazarından pay kapmak isteyen yeni ilişkilerin, kartellerin ve baronların ortaya çıkması olmuştur. Burada basına da çok fazla yansıyan bir örnek olarak İran kökenli Zindaşti ve onunla rekabet içerisinde olan uyuşturucu baronlarını ve hatta siyasi iktidar katında Burhan Kuzu ile kurulan ilişkiler ağını hatırlatmak yeterli olacaktır.

2010’lu yıllar itibariyle dünya üzerinde genişleyen bir diğer uyuşturucu pazarının Latin Amerika ülkelerinden köken alan kokain üretimindeki artışa bağlı oluştuğu görülmektedir. Bu noktada Türkiye’nin geçmişteki Afganistan-İran-Türkiye-Avrupa hattındaki pozisyonuna bir de Latin Amerika-Türkiye üzerinden Avrupa ya da Ortadoğu ülkelerine kokain dağıtım üssüne dönüştüğü gerçeği eklenmiştir. Özellikle son dönem Mersin ve İzmir limanlarının yüksek miktardaki kokain ticaretinde kritik bir yerde durduğu ortaya çıkmıştır.

Tüm bu saydıklarımızın Türkiye’nin içindeki uyuşturucu baronlarının kendi aralarındaki pazar kapma arayışı ve rekabeti boyutu olduğu kadar, işin siyasi boyutları, devlet katındaki bağlantıları ve hatta Türkiye’de sentetik uyuşturucuların üretiminin ya da eroinin iyileştirilmesi gibi üretim faaliyetlerin varlığındaki artışı gibi boyutlarının mevcut olduğunun gözden kaçırılmaması gerekir. Özellikle son dönem tüm bunların daha fazla ayyuka çıkmasının arka planına bir de bu gözle bakmak gerekmektedir.

BM RAPORLARINDA TÜRKİYE ÜST SIRALARDA

Birleşmiş Milletler’in (BM) 2019 yılına ait verilerin paylaşıldığı “2021 Dünya Uyuşturucu Raporu”nda en fazla uyuşturucu ele geçirilen ülkeler İran ve Türkiye olarak tespit edilirken, en fazla kokainin yakalandığı ülke ise 20 ton ile Türkiye olarak ifade edilmiştir. Rapora göre, İran’da 17 ton, Pakistan ve ABD’de 8’er ton ve Çin’de 6 ton kokain yakalanmıştır. En çok eroinin ele geçirildiği üç ülke Türkiye, İran ve Pakistan, 2019’da küresel pazar toplamının yüzde 48’ini oluşturmuştur.

Devam edildiğinde, 2019 yılında en fazla uyuşturucunun yakalandığı ülke yüzde 52’lik payla İran olmuştur. Onu yüzde 10 ile Türkiye ve yüzde 9 ile Pakistan izlemektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu oran yüzde 4, Çin’de ve Afganistan’da yüzde 3 seviyelerindedir.

BALKAN ROTASI: AFGANİSTAN-İRAN-TÜRKİYE-AVRUPA

Uyuşturucu pazarında, dünyanın en büyük eroin kaçakçılığı rotasının, Afganistan’dan İran’a, Türkiye’ye, Balkan ülkelerine, Batı ve Orta Avrupa’daki çeşitli noktalara uyuşturucuların taşındığı “Balkan rotası” olmaya devam ettiğini ifade etmiştik. Rapora göz atıldığında, Balkan rotası üzerindeki ülkeler 2019’da yakalanan toplam küresel eroin ve morfin miktarlarının yüzde 50’sini oluşturmuştur.

2019 yılında, Balkan rotası boyunca ele geçirilen en büyük miktarda eroin ve morfin, önceki yıllarda olduğu gibi İran tarafından 36 ton olarak rapor edilmiştir. Türkiye’de 20 ton, Balkan ülkelerinde ise toplam 1 ton, Batı ve Orta Avrupa ülkelerinde toplam 9 ton uyuşturucu ele geçirilmiştir.

2014 İTİBARİYLE KOKAİNDE YENİ DÖNEM VE TÜRKİYE

Raporda, dünya üzerindeki kokain üretiminin 2014-2019 döneminde neredeyse ikiye katlandığı, 2019’da şimdiye kadarki en yüksek seviye olan tahmini 1784 tona ulaştığı belirtilmiştir. Kokainin en çok tüketildiği bölgeler arasında Avrupa’nın ilk sıralarda yer aldığı, kısmı düşüşe rağmen dünya genelinde en çok kokain tedarikinin Kolombiya’dan sağlandığı aktarılmıştır. Bu noktada, 2019 yılında Türkiye’nin yakalanan 20 ton kokain ile birinci sırada yer alıyor olması ise dikkat çeken bir veri olarak raporda yerini almıştır.

ÖLÜMLER DE ARTIYOR

2021 BM raporuna ek olarak Avrupa Uyuşturucu Raporu da hem Türkiye’nin uyuşturucu trafiğindeki pozisyonu hem de insan hayatı üzerindeki negatif etkileri üzerinde çarpıcı veriler sunmaktadır. Avrupa Uyuşturucu Raporu 2020’ye göre, Avrupa Birliği’nde ele geçirilen eroin miktarı 2017’de 5.2 tondan 2018’de 9.7 tona çıkmış, 2017 ve 2018’de Türkiye’de her yıl yaklaşık 17 ton eroin ele geçirilmiştir. 2012 ve 2018 arasında AB’de aşırı doza bağlı ölümler 20-29 yaş kategorisi hariç üstündeki tüm yaş kategorilerinde artarken, 2018’de Türkiye tarafından raporlanan ölümcül aşırı doz vakalarının analizine göre yaş ortalaması 32.5 olmuştur.

Metamfetamin trafiğinde hedef ülke olarak değerlendirilen Türkiye’de bu maddenin kullanımı da bu nedenle ölümler de hızla artıyor. 2020’de yüzde 15,3 oranındaki bağımlı, bu madde nedeniyle tedavi olmak isterken bu yıl bu oran yüzde 25,6’ya fırladı. Görece daha ucuz olan bu maddelerin kullanımı artarken eroin kullanımı yüzde 55’ten yüzde 43’e geriledi. 2021’de 224’ü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 270 kişi uyuşturucu nedeniyle yaşamını yitirdi. Diğerlerine oranla daha ucuz ve üretimi kolay olan metamfetamin kaynaklı ölümlerin sayısı 125 olarak kayıtlara geçti. Raporda, metamfetamin kaynaklı olay ve şüpheli sayıları ile ele geçirilen miktarlardaki artışın, madde bağlantılı ölüm oranlarına ve bu maddeden kaynaklı tedavi başvuru sayılarına da yansıdığı belirtildi.

 

Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin 2022 için hazırladığı Avrupa Uyuşturucu Raporu’nda ise şu tespite yer verilmiştir: “Türkiye’de metamfetamin kullanımının ve ele geçirme vakalarının arttığına dair raporlar, uyuşturucunun halihazırda Afganistan’dan ithal edildiğinin belirtisi olabilir. Son yıllarda, menşeinin Afganistan olduğu düşünülen rekor miktarlarda metamfetamin ele geçirilmiştir. Örneğin 2019’da 1 ton metamfetamin ele geçirilmişken 2020’de ele geçirilen miktarın 4 ton olduğu bildirilmiştir.”

Tüm bu verilere göz atıldığında, Türkiye’nin dünya üzerindeki uyuşturucu trafiğinde oturduğu yer daha da genişlemiş olduğu görülmektedir. Dünya üzerindeki uyuşturucu pazarı genişledikçe bunun ülkemiz açısından da önemli sonuçları olduğu bir gerçektir. Türkiye’nin egemen güçleri bu durumu “Türkiye transit ülke” diyerek geçiştirmeye çalışsa da, ülkemizdeki uyuşturucu baronlarının çok daha geniş bir ölçekte hareket ettikleri açıktır. Bunun Türkiye’de artık gözden kaçırılamaz büyük bir toplumsal sorun olduğu ise herkesin bildiği bir gerçek haline gelmiştir. Uyuşturucu ile mücadeleyi sadece sonuçları ile baş etmeye çalışan anlayışın yetersiz olduğu, esas nedenle yani kapitalizmle mücadele etmeden sonuca ulaşmanın mümkün olmadığı ise daha büyük bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.