TKH: Ülkemizde türban değil laiklik sorunu bulunmaktadır!

"Türkiye’de siyasal İslamcılığın tıpkı türban gibi iki mottosu da bugün gerçekleşmiş durumdadır: Taksim’e cami ve Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi de artık tartışma dışıdır! Bu hamaset de bitmiştir!"

TKH: Ülkemizde türban değil laiklik sorunu bulunmaktadır!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), CHP’nin ‘türban açılımı’na ilişkin bir açıklama yayımladı. “Ülkemizde türban değil laiklik sorunu bulunmaktadır!” başlığıyla yayımlanan açıklamada, “Kimsenin başörtüsüyle sorunu yoktur! Ancak tarikatların, cemaatlerin, dini örgütlenmelerin, Diyanet’in ve AKP’nin Cumhuriyet’le, laiklikle, özgürlüklerle, insanların yaşam tarzıyla, kısacası Türkiye ile sorunu bulunmaktadır! Varsın birileri AKP’nin rejimine uyum sağlasın! Biz laiklik olmadan özgürlük olmaz diyoruz!” denilerek şunlar kaydedildi:

“Ülkemizde başörtüsü sorunu dün olduğu gibi bugün de bulunmamaktadır. Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne toplumsal bir kültürel öge olarak kadınların başını örtmesi konusunda hiçbir yasaklama zaten yoktu.

Uzun bir süredir türban üzerinden siyasi rant sağlayan ve türbanı siyasi simge olarak kullanan AKP’nin 20 yıllık iktidarıyla birlikte türban gündemi de artık geride kalmıştır.

Komünistler olarak yurttaşların yaşam tarzlarına yönelik her türlü dayatmaya ve yasaklamaya karşı durduğumuzu öncelikle belirtilmeliyiz. Yine aynı şekilde komünistler olarak kadınların başını örtme ya da örtmeme konusunda siyasal bir ayrıştırmanın da karşısında olduğumuzu bir kez daha ilan ederiz. Ancak bununla birlikte dinin siyasete alet edilmesinin ve din adına “uydurulmuş fikirlerin” topluma dayatılmasının da karşısında durduğumuz bilinmelidir.

Bununla birlikte, ‘türban gündemi’ AKP’nin iktidarına yol açan bir siyasal mağduriyet hikayesine meze yapılması açısından büyük derslerle doludur. Türbanın arkasına sığınılarak “demokrasi ve inanç özgürlüğü” demagojisi yapanların bugün doğrudan kadın, erkek ve hatta çocukların giyim kuşamına bile nasıl müdahale ettiği gün gibi ortadadır. 20 yıllık AKP iktidarıyla birlikte, “milli ve manevi değerler” edebiyatının nasıl bir çürümeyle sonuçlandığı ortadadır. “Laiklik dinsizliktir” diyenlerin temel insan hak ve özgürlüklerine nasıl saldırdıkları ortadadır! Türban, AKP eliyle, ‘demokrasi ve özgürlüğün değil’ tarikat ve cemaatlerin örgütlenmesinin ve teokratik devletinin yolunun döşenmesinin örtüsü olmuştur! Türban, siyasal İslamcılığın gizli gündeminin takiyesi olmuştur!

Laiklik dinsizlik değildir. Tersinden laiklik olmadan özgürlüğün olmadığı hem Türkiye’de hem de yanı başımızdaki İran’da bir kez daha görülmüştür!

Türkiye’de siyasal İslamcılığın tıpkı türban gibi iki mottosu da bugün gerçekleşmiş durumdadır: Taksim’e cami ve Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi de artık tartışma dışıdır! Bu hamaset de bitmiştir!

Yıllardır, türban, Ayasofya ve Taksim’e cami sloganı etrafında “laiklik dinsizliktir” diyen anlayışın artık söyleyecek sözü kalmamıştır. Ancak ülkenin refahı, huzuru, kalkınması ile yurttaşların özgürlüğü, yurttaşlık hakları ve insanca yaşamı ise dincilik siyasetinin altında kalmıştır!

Türban serbest kılınmış, Taksim’e cami yapılmış ve Ayasofya ibadete açılmıştır ancak yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik ve sömürü bitmemiş tersine yolsuzluk, talan, rant ile kadın düşmanlığı ve ahlaki çürüme artmıştır!

Bugün ülkemizde türban sorunu yoktur!

Ancak bugün ülkemizde tarikat, cemaat ve gericilik sorunu bulunmaktadır.

Tarikat yurtlarında ortaya çıkan tecavüz ve istismar vakaları münferit değildir. Tarikatlar, bugün holdingleşmiş, ticaretin, yağmanın, rantın, sömürünün aracı haline gelmiştir. Tarikatlar ve cemaatler, tıpkı FETÖ örneğinde olduğu gibi, bugün Türkiye’nin kanserli dokularıdır!

Bugün ülkemizin en önemli sorunu laikliğin tasfiyesidir! Laiklik 20 yılda AKP eliyle tasfiye edilirken, adım adım İran olma yolunda tarikat ve cemaatler cesaretlendirilmiştir. Ülkemizde şeriat devletinin yolu döşenmektedir!

Ülkenin yaralarının sarılması için asıl tarikat ve cemaat yurtlarında istismara uğrayan çocuklarla ve aileleriyle helalleşilmelidir!

Ülkenin yaralarının sarılması için asıl tarikat ve cemaatlerle hesaplaşılmalıdır!

Ülkenin yaralarının sarılması için dinin siyaseti alet edilmesine karşı laikliğin yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin garantisi olduğu ilan edilmelidir!

CHP lideri, Altılı Masa’da yürüttüğü pazarlıkları bir siyasal açılım olarak sunmadan önce laiklik demelidir!

Bugün sokaklarda özgürce yaşamak için, eşit yurttaşlık için, devletin her yurttaşa eşit davranılması için, tarikat ve cemaatlerin özellikle kadınlar ve gençler üzerinde yarattığı baskıya dur demek için önce laikliğin yeniden tesisi gerekmektedir!

Kimsenin başörtüsüyle sorunu yoktur! Ancak tarikatların, cemaatlerin, dini örgütlenmelerin, Diyanet’in ve AKP’nin Cumhuriyet’le, laiklikle, özgürlüklerle, insanların yaşam tarzıyla, kısacası Türkiye ile sorunu bulunmaktadır!

Varsın birileri AKP’nin rejimine uyum sağlasın! Biz laiklik olmadan özgürlük olmaz diyoruz!”