TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: 'Orak-Çekiç'i hak ettiği yere ulaştıracağız

"Emekçiler arasında sınıf uzlaşmacılığı değil sınıfa karşı sınıf diyenler çoğaldıkça, X,Y,Z kuşağı tanımlamalarını boş verin, Denizlerin, Harunların yolundan giden gençlik büyüdükçe, kırmızı çatkılarıyla, fetvalara meydan okuyan ilerici kadınlar çoğaldıkça, sermayenin de, emperyalistlerin de işi zorlaşacak"

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: 'Orak-Çekiç'i hak ettiği yere ulaştıracağız

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) “seçim ve ittifaklar siyaseti”ni ilan ettiği İstanbul etkinliğinde konuşan TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek, “Sosyalizm mücadelesinde var olanla yetinmenin devrimci teori olarak sunulmasına hiç prim vermez hak ettiğimize gözümüzü dikeriz” diyerek şunları kaydetti:

“İstanbul’daki olumsuz hava koşulları hayatı oldukça zorlaştırıyor, ama mücadelemizi etkilemesine izin vermediğiniz için, sosyalist mücadelemizi güçlendirmek amacıyla bugün burada bir araya geldiniz için bir kez daha en içten teşekkürleri partim adına sunuyor, hepinizi tek tek selamlıyorum.  Bugün burada ülkemizde ve dünyada ne oluyor ne yapılmalı ve komünistlerin içinden geçtiğimiz bu zor döneme müdahalesini, yaklaşan seçimlerde sosyalist tavrın ana hatlarını konuşmuş olacağız. Ben se sizlere başlarken partimizden Türkiye Komünist Hareketi’nden bahsetmek istiyorum. Birazdan anlatacaklarımın yapıcıları bugün bu salonu dolduran yoldaşlarımız, liseli üniversiteli gençlerimiz, partimizin öncü işçileri, gericiliğe boyun eğmeyen emekçi kadınları, emeklilerin mücadelesinde ön saflarda yer alan emeklileri, Yeni Ülke dergisinin bükülmez kalemleri, “Sınıf Tavrını koymalı” deyip Sınıf Tavrı örgütlenmesini büyütenler, inşaat işçileri, bağlantıyı kes diyen plaza emekçileri, demiri tavında döven metal işçileri, tekstil işçileri, kargo emekçileri, güvencesiz bırakılan öğretmenler, ve bugün yurdumuzun dört bir yanında sosyalizm mücadelesinde yoluna devam edenleridir. Selam olsun yoluna devam edenlere, selam olsun orak çekici kaldığı yerden daha yükseğe taşıyanlara. Partimiz, bugün emekçilere seslenirken konu ne olursa olsun şunu mutlaka vurgulamıştır. Hak ettiğinden daha azına razı olma ve daime illerle…

Emekçilere söylediğimiz bu temel doğruyu, biz kendimize de hep söyleriz ve aklımıza da mıh gibi çakarız
Partili mücadelenin önüne sınırlar çekildiyse, o sınırları aşmayı biliriz. Sosyalizm mücadelesinde var olanla yetinmenin devrimci teori olarak sunulmasına hiç prim vermez hak ettiğimize gözümüzü dikeriz. Hep daha güçlü, daha örgütlü ve daha militan bir partinin yaratılmasının şart olduğunu bilir, devrimci mücadalemizde sırtımızı bu doğruya yaslar, yüzümüzü de geleceğe döneriz.

Bugün Türkiye Komünist Hareketi’ni partimizi 2015 yılında kurulmasını sağlayan tam da bu doğrulardır.
1920’de Bakü’de kurulan TKP’nin devamcısı olduğumuzu söylerken, Marksist Leninist hattımıza, emperyalizme karşı bağımsızlık, gericiliğe karşı aydınlanma, sömürüye karşı eşitlik mücadelemize, tarihsel haklılığımıza ve bir de demin bahsettiğim bu doğruya güveniyor, işte bu yoldan artık daha da güçlü yolumuza devam ediyoruz.”

“SINIFA KARŞI SINIF DİYEN BİR PARTİYİZ”

Tekerek, Türkiye Komünist Hareketi’nin sınıfa karşı sınıf diyen bir parti olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

Yoldaşlar, Türkiye Komünist Hareketi, sınıfa karşı sınıf diyen bir partidir. Biliyorsunuz biz komünistlerin bir düsturu vardır. Toplumlar iki sınıftan oluşur. Biri emekçiler yani işçi sınıfı diğeri de tüm geleceğini işçilerin sömürüsüne göre planlayan burjuvazi yani sermaye sınıfı.
Büyük Usta, komünist şair Nazım Hikmet’in dediği gibi,

Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

Onlar, yani biz, yani emekçiler, ana kucağındaki bebeden, ilk okul çağındaki çocuğa, gencine, yaşlısına, kadınına , erkeğine, milyonlarcayız.

İşte o milyonları sermaye sınıfı, 20 yıldır da AKP iktidarı eli ile, yoksulluğun en dibine itti, şimdi bu da yetmedi, açlık tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı. “Her okumuş olan iş bulmak zorunda mı” dedi. İşsiz bıraktı. İş bulmuş olanları asgari ücrete sabitledi. Asgari ücret bir istisna değil yaygın bir kural oldu. Hekimlere kapıyı gösteren, Boğaziçi direnişini elitlerin direnişi olarak yaftalayanda yine bunlardı.

Bunlar yani, pandemi döneminde yalılarından foto çekip, “evde kalmak çok güzel diyen” para babaları
Bunlar yani, her yıl artan kararını açıkladıktan sonra krizin faturasını emekçilere ödetmek isteyenler.
Bunlar yani, ülkenin parsel parsel satılmasının alıcılıları, adım adım yağmalanmasının mimarları, yedikçe doymayanlar, semirdikçe daha çok isteyenler…Bunlar yani, “nasılsınız lan fakirler diyenler, bunlar yani ne var canım gerekirse kuru soğan yeriz dedikten sonra düzenlerine devam edenler. Yani patronlar, onların iktidarda olan partisi AKP, AKP’nin 2023 ve 2053 hedefinin yolcuları olan, bilimum gericiler, tarikatlar, cemaatler, faşistler ve işbirlikçiler ve onların kıblesini döndükleri emperyalistler.

Ne acı değil mi? Ülkemiz çok uzun bir zamandır, söylerken tiksindiğimiz bu azınlık tarafından yönetiliyor.
İşte partimizin tam olarak amacı, işçi sınıfının, patronlara karşı örgütlü mücadelesini büyütmek, sınıfın güncel çıkarları ile tarihsel çıkarlarını birleştirmek, işçi sınıfını iktidara taşımaktır.

2015 den bu yana, 90 Trakyalı olarak anılan cam işçilerinin direnişinde, inşaat işçilerinin gerek ülke içinde gerek ülke dışında olan büyük şantiye direnişlerinde, giderek yoksullaşan işçi avukatların sendikal çalışmalarında, pandemi ile birlikte giderek aç gözlü hale gelen ve çalışanlarının 24 saatine de göz diken patronlara karşı bağlantıyı kes diyen plaza emekçileri içinde ve adını burada sayamayacağım daha bir çok alanda parti üyelerimiz sınıfın öncülüğünü üstlenmektedirler.

İşçi sınıfının yeni örgütlenme alanları ve biçimlerine ihtiyaç duyduğu döneme müdahale eden partimiz Sınıf TAVRI örgütlenmesi ile çalışmalarına devam edecektir.

Alo işçi dayanışma hattımızı bugün bu vesile ile de tekrar hatırlatmak isterim. İşçiler partiye parti iktidara demekle kalmadığımızı bunun gereklerini yerine getirmeye çalıştığımızı ve bu yolda ciddi deneyimler kazandığımızı, bu deneyimleri geleceğe taşımak gibi bir sorumlulukla ilerlediğimizi bir kez buradan da altını çizmek isterim

Partimiz anti –emperyalist bir partidir. Türkiye solunun tarihinde anti- emperyalizm güçlü bir yer tutmaktadır. Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar, Harın Karadeniz’leri anmanın yetmediği, onların bu mücadelesini ileriye taşımak gerektiğini bizler biliyoruz.

Ancak ne yazık ki özellikle içinden geçtiğimiz dönemde, Türkiye solunda anti emperyalist mücadele ya geriye atılmakta ya da solun refleksleri bu konuda oldukça zayıflamış bulunmaktadır.
Emperyalizmin türlü yalanlar ile Irak’ı işgalini, Ortadoğu’daki planlarını, Suriye’yi kan gölüne çevirmesini ve bugün NATO eliyle Ukrayna’yı biçimlendirmesi karşısında suya sabuna dokunmadan yapılan bir solculuk tabiri caiz ise anti emperyalist mücadeleyi geriye çekmektir. Partimiz bunlardan asla değildir ve olmayacaktır.
Partimiz 6 Filoya karşı Dolmabahçe’de yankileri denize döken geleneğin devamcıdır.Yankiler işte bu yüzden her boğazdan geçtiklerinde karşılarında yine orak çekiç bayrağını görüyorlar, Katil İsrail Filistin’e her müdahale edişinde İsrail konsolosluğunun önünde orak çekiç bayrakları birikiyor. ABD konsolosluğunu gözden ırak bir yere taşımaları da kar etmedi. Partimiz konsolosluğun kapısında bu ülkenin sahipsiz olmadığını onların duyacağı şekilde söylemesini hep bildi.

Güncel bir konu olan Ukranya’da süren savaşa dair de birkaç şey eklemek isteriz.
NATO’nun kuruluş yıl dönümü nedeniyle diğer dostlarımızla yaptığımız basın açıklamasının hemen ardından Ukrayna’daki savaş gündeme geldi. Partimizin bu konudaki tavrı oldukça nettir.
Bugün NATO’ya karşı gelmeden, emperyalizme karşı gelmeden hiçbir savaşı durdurmak mümkün değildir.
Savaşların baş nedeni emperyalizmdir. Ülkemizin NATO’dan çıkması için mücadelemiz de kaldığı yerden devam edecektir.

Türkiye Komünist Hareketi, aydınlanmadan yana olan bir partidir. Ama şurasından bu kadar köşesinden şu kadar diyenlerden değildir. Tam boy aydınlanma, gericiliğe karşı mücadele etmekle mümkündür. Hem imam hatiplerin hem de tüm cemaat ve tarikatların kapatılması gerektiğini düşünüyoruz. Laikliği satır arasında bile çok gören altılı, beşli, ikili ittifaklar arasındaki temel farklarımızdan biri de budur. Laiklik bugün su gibi ekmek gibi bir ihtiyaçtır ve bu da emekçilerin mücadelesi ile ülkemizde yeniden tesis edilecektir.”

“ÖRGÜTLENECEĞİZ, BÜYÜYECEĞİZ, YAYILACAĞIZ”

Tekerek, TKH’nin hedeflerine ilişkin ise şunları kaydetti:

Türkiye Komünist Hareketi genç bir parti. Ülkemizin en eski partisi TKP’yi bu topraklarda sürdürürken, gözünü AKP ile açmış gençlerle parti buluşuyor. Tarihsel TKP üyeleri bugün tekrar partisini buluyor.
Üniversite çağındaki genç yoldaşlarımıza da , izinden gittiğimiz ve izlerimizin birleştiği tarihsel TKP üyelerinde bu vesile ile tekrar hoş geldiniz diyorum. Kısa bir zamanda hayli yol aldık.

TKH bir seçim partisi değil, bizim daha önemli hedeflerimiz var. Ama TKH seçimleri de ciddiye alan bir parti.
Milyonlarca emekçinin güncel konum alışları geleceği de etkiliyor ve belirliyor, Seçimler bu alanda özel bir rol alıyor.
Buna etkide bulunmak için seçimlere girmiş olmak ebetteki şart değil, ama biraz önce değindiğim gibi, azıyla yetinmek de bize göre değil.

Her durumda her koşulda, yapabileceklerimizi en güçlü şekilde yapmak zorunda olduğumuzu bilincindeyiz.
İşte YSK tarafından açıklanan listede bugün partimizin de yer almış olması, partimizin seçime girme yeterliliğini kazanmış olması bu bilincin sonucudur.

Zaten oldukça zorlaştırılmış siyasi partiler kanuna rağmen, pandeminin olumsuz şartlarına rağmen, mali alandaki zorluklarımıza rağmen seçim örgütlenmesini tamamlayan tüm üyelerimize elinize sağlık demek istiyorum..
Bu uğraşta bize destek olan dostlarımız da oldu. Aracını partiye tahsis eden, bağış yapan, resmi üyelik için başvuran, Anadolu’nun değişik ilçelerinde kapılarını bize açan, kendisi ile sınırlı tutmayıp ailesini akrabasını örgütleyen dostlarımıza ise bir kez daha teşekkür ediyorum. Sağolun varolun…

Ne alnımızda bir leke, ne de sırtımızda taşıyamayacağımız küfelerimiz var bizim.
Öncelleri partimizin adını ilk öğrendiklerinde aa böyle bir parti mi var derlerdi. Ya da adımızı sürekli olarak yanlış telaffuz ederlerdi. Partimiz 2015 den bu yana bu ülkenin öncü işçileri öğrencileri, aydınları, sanatçıları, yazarları arasında bilinen ve fikirleri önemsenen bir parti haline gelmiştir . Artık adımızı karıştıran yok. Ne olduğumuzu bilmeyen de yok. Ama bu bize yeterli mi? Hayır yoldaşlar hayır. Yine tekrarlıyorum ki, asla hak ettiğimizden daha azına razı gelmeyeceğiz. Bugün böylesi bir dönemde daha güçlü bir partiye ihtiyaç var. Hele bir düşünün bu kadar kısa bir zamanda epey yol alan partimiz, emekçilerin daha fazla örgütlendiği, güçlü sınıf tavrı platformuyla, güçlü bir İKD ile neler yapmaz.

Emekçiler arasında sınıf uzlaşmacılığı değil sınıfa karşı sınıf diyenler çoğaldıkça, X,Y,Z kuşağı tanımlamalarını boş verin, Denizlerin, Harunların yolundan giden gençlik büyüdükçe, kırmızı çatkılarıyla, fetvalara meydan okuyan ilerici kadınlar çoğaldıkça, sermayenin de, emperyalistlerin de işi zorlaşacak. İşte parti burada, bunun için görev başında…Örgütleneceğiz, büyüyeceğiz, yayılacağız…Orak çekici hak ettiği yere ulaştıracağız…
Selam olsun sizlere, Selam olsun partimize, Selam olsun Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceğine…”