Siviller ölmesin mi dediniz?

Barış hareketi komünistlerin yüz yılı aşan en temel siyasi programlarından biridir. Ancak ABD ve Avrupa medyasından başkalarının savaş suçlarına ilişkin iddialar, sivillerin zorlukları için pazarlanan haberler geldiğinde kusura bakmayın üzerine atlamak gibi de bir derdimiz yok.

Kuşkusuz her savaş görüntüsü dışarıdan izleyenleri de derinden yaralar. Sınırları olduğunu bilsek de o acıyı paylaşmak isteriz. Vicdanı, ahlakı olmayan bir dünyada insan en fazla sığınacağı korunaklı alanlar arıyor. Ne denilebilir?

Gelişen teknoloji ile her türlü görüntünün bombardımanına da tutuluyoruz. Sosyal medyada, gazetelerde, televizyonlarda… Bunca görüntü arasında deyim yerindeyse neyin neyle ilgili olduğunu bile anlamamıza izin verilmiyor. Elimizde telefonlarla kanaat oluşturup paylaşıyoruz.

Güçlünün zayıfın üzerine çullandığı bir dünya…

* * *

Sadece 120 bin kilometre kare büyüklüğünde bir ülke. Güneyindeki 100 bin kilometrelik kısım ile ikiye bölünmüş.

3 yıl süren amansız bombardımanlarda 33 bin tonu napalm olmak üzere 635 bin ton bomba yağdırılan ülkede içine girilebilecek tüm binalar hedef alınıyordu. Bu bombardıman kampanyalarında bir günde koca bir şehrin dörtte üçü geriye hiçbir iz bırakmayacak şekilde yok ediliyordu. Tamamen yok edilen şehirlerin sayısı 4’tü. Kalanlardan 17 şehrin en az %75’i yok edilmişti.

2. Dünya Savaşı’nda tüm Pasifik cephesinde 500 bin ton bomba atan ülke bu küçük kara parçasının neredeyse tek bir metrekaresini boş bırakmadan 635 bin ton bomba yağdırmıştı. Ülkedeki bütün barajlar hedef alınarak tüm pirinç tarlaları yok edilmek istendi ve milyonlarca insan ancak gelen dış yardımlarla mutlak bir kıtlıktan kurtulabildi. Öyle ki artık bütün bir halk tünellerde yaşamak zorunda kaldı.

Bu küçük ülkede 1,5 milyon sivil öldürüldü. Bu sayı tüm ülke nüfusunun yüzde 15’iydi.

* * *

Ülkenin bölünmesine neden olan bir başka emperyalist ülkenin uzun süren işgalinin ardından ikinci büyük savaş başlayacaktı. Yaklaşık 20 yıl süren ve dünyada savaş karşıtlığı açısından sembol haline gelen bu savaş da oldukça acımasızdı.

Sivilleri hedef alan kontrgerilla katliamları, herkesin düşman savaşçı sayıldığı yaygın serbest atış bölgeleri uygulamaları, kaçan köylülerin gerilla sayıldığı çatışma kuralları gibi açıkça savaş hukukuna aykırı uygulamalarla yüzbinlerce sivil katledildi.

Komşu ülkelere de yayılan savaşta atılan bomba miktarı 2. Dünya Savaşı’nın tamamında atılanın yaklaşık 3,5 katı kadardı. Öyle ki, 7 milyon ton bombanın 2 milyon tonu sadece tek bir ülkeye atılırken bu ülkede neredeyse kişi başına bir ton bomba atılmış oluyordu. Atılan 260 milyon misket bombasından patlamayan 80 milyon kadarı bugüne kadar on binlerce sivili öldürdü. Napalm ve beyaz fosfor bombaları ile kimyasal silahlar da kullanıldı.

* * *

İlk kez canlı yayınlanan bir savaşta yapılan yoğun bombardımanlarda binlerce sivil ölürken yaklaşık 10 yıl sonra yapılan ikincisinde ise bu rakam yüz binin üzerine çıktı.

Ülkenin tüm altyapısı ve bu arada enerji santrallerinin neredeyse tamamı ya imha edildi ya da zarar gördü. Doğrudan sivillerin yaşamını hedef alan bu bombardımanların dolaylı sonucu olacak yüz binlerce sivil doğrudan veya dolaylı etkilerle sağlık sorunları yaşadıkları ve sağlık hizmetlerine erişmedikleri için hayatlarını kaybetti.

Milyonlarca insan mülteci konumuna düştü.

* * *

Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bombardımanlarda bin civarında sivil misket bombaları da kullanılarak katledildi.

Seyreltilmiş uranyumdan yapılan cephanelerin dahi kullanıldığı bombardımanlarda pek çok tarihi ve kültürel sembol imha edilirken bombardımanın ülkeye maliyeti bir hesaplamada yıllık milli gelirin yarısını aşarken bir hesaba göre 2 katına yakındı.

* * *

20 yılın ardından geçen yıl işgale son verilen ülkede 50 bine yakın sivil ölürken “drone” saldırılarından, bombalamalara, köy baskınlarından işkencelere çok geniş yöntemlerle siviller hedef alınıyordu.

* * *

Tüm bu kanlı tarih tek bir ülkenin ve müttefiklerinin.

Müttefikleri ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin Kore, Laos ve Kamboçya ile birlikte Vietnam, Irak, Afganistan ve Yugoslavya gibi sınırlı sayıdaki savaşlarının basit bir tablosu.

Barış hareketi komünistlerin yüz yılı aşan en temel siyasi programlarından biridir. Ancak ABD ve Avrupa medyasından başkalarının savaş suçlarına ilişkin iddialar, sivillerin zorlukları için pazarlanan haberler geldiğinde kusura bakmayın üzerine atlamak gibi de bir derdimiz yok.

Onlar önce ellerindeki kanı kabul etsinler, sonra başkalarına savaş hukuku dersi versinler.

Barıştan yanayız diye misket bombaları anlaşmasını imzalamamış ABD’nin gazetelerinin o anlaşmayı imzalamamış olan bir başka ülke olan Rusya’yı misket bombası kullanmakla suçlayarak kendini temize çıkartmasına izin vermemiz de beklenmemeli.

Sivil ölümleri, mülteciler, yıkımlar mı dediniz? Lütfen önce söyleyene bakın…