Sendikalar için “bir şey yapma” zamanıdır!

Ya sınıfsal duyarlılığı yüksek işçiler sürecin içinde olurlar, sendikalar sınıfın “mücadele” araçları haline gelir, ya da işçilerin emekçilerin feryadını uzaktan izlemeyi tercih eden “beylerin” bildiklerini yapmalarına fırsat verilecektir.

Sendikalar için “bir şey yapma” zamanıdır!

Hasan Aktaş

Toplumun emekçi katmanlarının insanca bir yaşam mücadelesinde sendikal hareketten destek ve dayanışma beklemeleri doğaldır. Bunun nedeni, sendikaların ülkemizin en kitlesel, en örgütlü ve en yaygın emek örgütleri olmasıdır.

Mitinglerde, yürüyüşlerde, kampanyalarda, grev ve direniş çadırlarını gerektiren mücadelelerde “beklenti” daha da yükselir. Buna karşın sendika merkezlerinin çoğunlukla olan-biteni mesafeli izlemeyi tercih ettiği de bir gerçektir.
Bu durumda emekçi kesimler ayrı ayrı, parça parça sahaya inerler. Ne sesleri duyulur, ne de bir kazanım elde ederler. Yaşanan budur.

Sendikal hareketin kendi karnesi de hiç parlak değil. Örgütlülük oranı, % 5’in altına gidiyor. İşçilerin % 60’tan fazlası asgari ücret alıyor. Günde ortalama 5 işçinin ocağı sönüyor. Hayat pahalılığı % 200’e gidiyor. Emekliler sefalet ve perişanlık içinde.

Bu tablo; başta sendikaların kendi üyeleri olmak üzere tüm emekçileri rahatsız ediyor.

Çünkü gerçekten sendikalar, olan-biteni uzaktan izlesin diye kurulmadı. Sendikal mücadelede emekçiler “aşını-işini” kaybetmeyi göze alıyor ve işsiz kalarak bedel ödüyorsa, birileri de uzaktan izleyemez!

İŞÇİLER ÇARESİZ DEĞİLDİR

Sendikalar, 4 yılda bir yenilenirler. Yasa, gelenek ve demokrasiye inanç gereği; sendikaların gerçek sahipleri olan üyelere yani işçilere hesap verilir. Evet, sendikalar 4 yılda bir yapılan genel kurullarda, işçi sınıfına “hesap vermek” zorundadır. Üst üste iki kez genel kurulunu yapamayan sendikanın tüzel kişiliği son bulur. İşçiler/ üyeler açısından genel kurullar “hesap sorma” zamanlarıdır. Bu denli önemli olan genel kurullar, sendikaların zorunlu ve en yüksek derecede KARAR ORGANIDIR.

SENDİKALARDA GENEL KURUL SÜREÇLERİ BAŞLADI

Süreç, üç kademeden oluşuyor.
Temel ve başlangıç noktası; delege seçimlerdir.

İşyerinde seçilen delegeler; Şube genel kurulunu gerçekleştirir. Şube Genel Kurulunda seçilen delegeler, merkez genel kurulunu gerçekleştirir. O halde şikayet etmek yerine, söz söylemek, hesap sormak ve sürecin yeniden biçimlenmesinde rol almak daha ileri bir tutumdur.

GÖMLEĞİN İLİKLENDİĞİ YER: İŞYERİ DELEGE SEÇİMLERİ

Sendikal sistemin temeli, işyeri delege seçimlerine dayanıyor. Kaygısı, eleştirisi, önerisi, katkısı olan tüm üyelerin “delege seçimi” sürecine duyarlı olması gerekir. Delege seçimleri duyurulmak zorundadır. Duyuru işyerlerinde görünür noktalara asılmak zorundadır. Aidat ödeyen tüm işçilerin aday olma ve itiraz hakkı bulunmaktadır.
Delege seçimleri de “gizli oy, açık sayım” kuralına uygun şekilde gerçekleştirilir. Sendikanın tüm üyelere ve adaylara “eşit fırsatlar” sağlaması zorunludur.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, sendikal sistemde gömleğin iliklendiği yer, “işyeri delege seçimlerdir.”
Ya sınıfsal duyarlılığı yüksek işçiler sürecin içinde olurlar, sendikalar sınıfın “mücadele” araçları haline gelir, ya da işçilerin emekçilerin feryadını uzaktan izlemeyi tercih eden “beylerin” bildiklerini yapmalarına fırsat verilecektir.
Öyleyse şimdi, “bir şey yapma…” zamanıdır!..