RTÜK’e çağrı: Erdoğan’ın konuşmaları +18 kategorisine alınmalıdır!

Bu sözlerden kaçınırız, çocuklarımıza öğretmeyiz, duyduklarında ayıp deriz. Ancak bu sözlerin, ulu orta hem de siyaset meydanında dile getirilmesi nasıl bir çürüme ve zihniyetle karşı karşıya kaldığımızda açık olarak gösteriyor.

Erdoğan’ın, edebe ve ahlaka aykırı sözlerinden birisini daha duyduk. Artık haberleri çocuklarımızla birlikte izleyemez duruma geldik.

Çocuklarımızın meraklı sorularına yanıt veremiyoruz. “Bu ne demek peki?” diye soruyorlar, haberleri izlerken. Erdoğan konuşurken, önceden hazırlanmış metnin dışına çıktığında milletin ‘ahlaki, milli ve manevi değerlerine’ ters öyle sözler dile getiriyor ki, dinlerken biz bile utanıyoruz. Eğer konuşma metnine bilinçli yazılıyorsa, bu daha da vahim.

Siyaset kurumunun düştüğü durum içler acısı. Düşünceye düşünceyle karşılık vermek gerekirken, aşağılama, alay, hakaret ve küfürlerin de havada uçuştuğu bir durumla karşı karşıyayız. Gündem değiştirebilirsiniz, hiciv yapabilirsiniz, politik sert nitelemelerde bulunabilirsiniz, hatta alay, aşağılama tamam da, hakaret ve küfür siyasetin aracı haline getiriliyorsa çürümenin dibine varmışsınız demektir.

Aslında bu ifadeler zayıflık göstergesi sayılmalı. Gerçekler karşısında acziyetin ve haklılık karşısında haksız olmanın belki de psikolojik yansıması…

Daha vahimi ise, bu aşağılama, hakaret ve küfürlerin rakip siyasi liderlere yönelik değil düpedüz topluma, halka, yurttaşlara karşı dile getirilmesi. Milli irade söylemini dilinden düşürmeyenlerin milli iradeye küfür ve hakaret yağdırması sosyal ve siyasal bilimlerin araştırması gereken bir tez konusudur artık!

Kimse camide içki içmemişken, tıpkı Kabataş yalanı gibi hala bu konuyu ısıtıp ısıtıp gündeme getirmek zayıflığın bir başka dışa vurumu. Dolmabahçe imamı bile “ben din adamıyım, yalan söyleyemem” diyerek yalanı açığa çıkarmışken… Basın Dolmabahçe Camii’ne gidip hiçbir şey görmemişken… Bir gün sonra yandaş basına cep telefonlarıyla kurgu haber yaptırarak bu konuyu gerçekmiş gibi sunan AKP, dün Gezi günlerinde nasıl yalana sarıldıysa, bugün hala benzer bir yalana ihtiyaç duyuyor.

Bugün milyonlar Gezi günlerinde olduğu gibi meydanlarda, sokaklarda ve alanlarda değilken hatta…

Dünyada örneği var mıdır, bilmiyoruz ama AKP iktidarının sicili kabarık. AKP grup toplantısında AKP’li Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan yurttaşlara edilen ve hem de ülkemizin değer yargıları açısından büyük bir hakaret sayılan “çürük, s.rtük” şeklindeki küfürlerin, AKP’nin siciline birazcık bakılınca ağızdan kaçan sözler olmadığı görülecek.

“’Alçaklar, zalimler’, ‘kadın mı kız mı bilemediğim’, ‘mert değil namertsin’, ‘artistlik yapma’, ‘ananı da al git’, ‘mezarlık soyguncusu’, ‘sapıklar’, ‘niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü’, ‘haddini bil edepsiz kadın’, ‘haddini bilmezsen millet patlatır enseni’, ‘ulan ahlaksızlar’, ‘adiler’, ‘cibiliyetsizler’, ‘zürriyetsiz’, ‘tezek’, ‘çamur’, ‘mankafa’, ‘alçak’, ‘affedersin Ermeni’, ‘şerefsiz’, ‘edepsiz’, ‘yalaka’, ‘geri zekalı’, ‘vampir’, ‘dönek’, ‘ölü sevici’”…

Dediğimiz gibi AKP’nin sicili kabarık. Bu sözlerden kaçınırız, çocuklarımıza öğretmeyiz, duyduklarında ayıp deriz. Ancak bu sözlerin, ulu orta hem de siyaset meydanında dile getirilmesi nasıl bir çürüme ve zihniyetle karşı karşıya kaldığımızda açık olarak gösteriyor.

Bu yüzden, RTÜK AKP grup toplantılarını +18’lik kategoriye almalıdır. En başta çocuklarımızı ve gençlerimizi korumak için.

Edilen küfrün ne anlama geldiğini herkes biliyor. Açıklamaya gerek yok; fakat bu kavramın sözlük anlamının siyasi bir karşılığı aranacaksa eğer, o zaman AKP aynaya iyi bakmalıdır. Küfürden siyasi niteleme çıkmaz, doğru, ancak eğer sağda solda gezen, kapı kapı dolaşan manasındaysa edilen söz, o zaman AKP kendi siyasi tarihine iyi bakmalıdır!

AB’nin kapısından ayrılmadınız.

Soros’la masaya oturdunuz.

ABD başkanı ile görüşmek için kapıları aşındırdınız.

Rus liderinin kapısında beklediniz.

Önce demediğinizi bırakmadınız, sonra İsrail’e koştunuz.

Katar’ı kapısını aşındırmaktan bıkmadınız.

Katil dediğiniz Suudi Arabistan’a koşarak gittiniz.

15 Temmuz’un arkasında Birleşik Arap Emirlikleri var dediniz, sonra kapısını çaldınız.

Faiz lobisi dediniz, Londra’da yatırımcıların masasında poz verdiniz.

Hain dediğiniz FETÖ’nün toplantılarından çıkmadınız.

FETÖ ile küstünüz, MHP’yle dost oldunuz.

Siyaseten kapı kapı dolaşan tanımının karşılığı olsa olsa ilkesizlik olur, değil mi?