Yeni kuşak sözünü 1 Mayıs’ta söyleyecek

Yeni kuşak sözünü 1 Mayıs’ta söyleyecek

30-04-2022 13:57

Her dönem kendi kuşağını yaratır; gençliğin her yönüyle kuşatıldığı ve taleplerinin göz ardı edildiği bu dönem gençliğe “görünür” olmayı, ayağa kalkmayı ve kendi yolunu çizmeyi öğretecektir.

Gülin Kara

Kimi zaman ayıplanarak “telefonunu çıkar” sözlerine maruz kalan, kimi zamansa alkışlanan gençlikten yalnızca memleket değil; memleketin başına çöreklenen sermaye düzeninin türlü aktörleri de çok şeyler bekliyor. Öyle ki memleketimiz, çok önemli bir dönüm noktasına doğru ilerlerken kürsülerde de sokaklarda da en çok konuşulanların başında gençlik geliyor. Siyasetin ittifaklar düzleminde çoktan kurulduğu ülkemizde gençliği kapsama yarışı da devam ediyor. Gençliğin taleplerinin arkasında durmadan gençlikle yol yürümek mümkün olmayacağından; düzen cephesinin bu “yarışta” kazananı olmayacak.

İkinci Cumhuriyet Rejiminin kurucusu AKP’nin başını çektiği Cumhur İttifakı bilumum gerici-faşist özneleri çatısında toplamış, memleketin bütün kaynaklarını emperyalizme peşkeş çekerken piyasacılıkta vites arttırmış, yağma, soygun, rant ve “zamlarla” özdeşleşmiş; geleceksizliğe ittiği gençliğin baş düşmanı olmuştur. Attığı her adım artık memlekette tepkiyle karşılanan AKP’ye gençliğin tutumu nettir. Gençlik kendini çok net bir AKP karşıtlığında konumlarken siyasetini AKP karşıtlığı ve saray ve çetesi gibi söylemlere endeksleyenler tarafından da kapsanamıyor oluşuysa meselenin özünde salt AKP’nin olmadığını işaret ediyor. Gençliğin kavga ettiği tek başına bir Tayyip Erdoğan figürü ya da AKP’nin bir iki adımı değildir; gençliğin kavga ettiği AKP ve onun tüm değerleridir. Bu değerler piyasacılık, gericilik ve işbirlikçiliktir. Siyaseten kapsanamayan gençliğin ideolojik olarak kuşatılmışlığı söylenen ile var olan arasında bir açı olduğu fikrini doğurmamalı, tersine gençliğin kavgasını doğru şekilde anlamlandırarak ideolojik tahakkümü de kırmak zorunda olduğu görülmelidir. Ancak başka bir yazının konusu olmalıdır.

Millet İttifakı verili tabloda Cumhur’dan geriye kalan gerici-faşist ve memleket düşmanı artıklarla Cumhur’un karşıtı değil bir alternatifi olarak konumlanmaktadır. Ülkemizi yoksullaştıran, gerici cemaat ve vakıflara her yanda alan açan, eğitimi de ekonomiyi de bitiren, gençliği geleceksizliğe sürükleyen AKP’nin değerleriyle kavga etmek şöyle dursun bunların temsilciliği için Cumhur’dan rol çalmaya çalışmaktadır! Siyaset bugün sağ zeminden belirlenmekte, 21 yıllık büyük bir dönüşümün mimarı AKP neredeyse bütün özneleriyle siyaseti sağa çekmeyi başarabilmiş ancak bunu yaparken ne toplumu ne de gençliği buraya çekmeyi başaramamıştır.

21 yıldır sokaklardan ve okullarımızdan yükselen en büyük sesin geleceksizliğe ve karanlığa karşı olduğu unutulmamalıdır. Yükselmekte olan taleplerin sürdürücüsü olmak şöyle dursun, düzen muhalefeti gençlik bu taleplere doğru her elini uzattığında işin ucunun kendine de dokunacağını tahmin ederek taleplerle gençliğin arasına neredeyse bir barikat da kendisi kurmuştur. Gençliğin kavgalı olduğu değerler AKP’ye gökten havale olmamış; siyasetini yaptığı sınıftan devredilmiştir. Yani AKP bu değerleri tek taşıyan olmadığı gibi uzaydan da gelmemiştir. AKP’nin değerleri özünde sermaye düzenin değerleridir; siyaseti sermaye düzeninin sınırlarında kalan herkesin de yolu bu değerlerle döşenmek durumundadır.

Bugün AKP ile AKP’lilikte yarışan Millet’in durumu da budur. Düzenin sınırları içinde örülen bir siyasette yer edinebilmek için onun değerleriyle uyum aramak kimileri için yeni başlasa da Millet için geride kalmış bir aşamadır. Millet İttifakı’nın sonunda bulduğu yol Saadet’iyle, İYİP’iyle, Gelecek ve Devasıyla bilumum gerici ve piyasacı toplamı “kapsamak”, sıkışan sermaye sınıfının ihtiyaçlarına yanıt aramak olmuştur. Millet’in yaptığı “eskisini getir, yenisini götür” siyasetidir! Burada aranan toplumun ve gençliğin sorularına dair çözüm değil, sermaye düzeninin geleceğidir.

Bugün AKP, gençliği her yanda palazlandırdığı cemaat ve tarikatları eline itmektedir. Saadet ile kol kola giren Millet İttifakı yarın tarikat ve cemaat yurtlarını kapatacak mıdır?

Memleketin tüm kaynakları emperyalizme peşkeş çekilmiş, ülkemiz daha da bağımlı bir hale getirilmiştir. Yarın Millet İttifakı buna dur diyecek midir, yoksa sonunda çareyi AKP’nin bu karanlığı beraber inşa ettiği liberallerle el ele Avrupa Birliği ve IMF kapılarında mı arayacaktır?

Bugün Türkiye’de 5 milyondan fazla KYK borçlusu genç var. Millet İttifakı, borçlandırma düzenine son diyebilecek midir?

Özel okullar her yanda mantar gibi çoğalmış eğitim bir sektör haline getirilmiştir. Gençliğin barınma, ulaşım, beslenme hakkı gasp edilmektedir, eğitim ulaşılabilir olmaktan çıkmıştır. Şimdiden patronlara göz kırpan Millet İttifakı, derhal kamulaştırma diyebilecek midir?

Üniversitelerimiz işsizliği erteleyen yerlere dönüşmüştür. Millet İttifakı, işsizliğe, yoksulluğa, geleceksizliğe son verebilecek midir?

Görüldüğü üzere AKP ile olduğu kadar AKP’nin alternatifiyle de gençliğin arasındaki açı büyüktür. Geleceği kazanabilmek için gençliği kapsama zorunluluğu Millet İttifakı’nı da aynı Cumhur gibi gençliğe süslü sözlerle seslenmeye itse de düzen siyasetinin gençliğin taleplerini karşılamaktan bir hayli uzak olduğu örgütsüz gençlik kesimleri tarafından da görülebilmektedir. Gençliğin talepleri karşılanmayacaksa, sevimli gözükme çabasının açıklaması gençliği “oy deposu” olarak görmektir. Sık sık dillendirilen şu kadar milyon yeni seçmen sözü de buraya oturmaktadır.

Yarınlardan beklentisi olanların zaten “yarınsız” burjuva siyaset düzleminde kapsanmasının hiçbir olanağı bulunmadığı için asıl tartışılması gereken gençliğin karşısında bulunan yol ayrımıdır.

Bu yol ayrımındaysa duraklardan birisi, Üçüncü olarak düzenin kuyruğuna sıralanan Demokrasi İttifakı hiç değildir. Dün AKP ile mutabakatlarda masaya oturan pragmatizm, bugün çıkarları ekseninde AKP karşıtı konumlanıyor; pek çok noktadaysa AKP ile aynı değerleri taşımaya, devam ediyor. Belli belirsiz çizgilerle yürünecek bir yoldaysa gençliğin talepleri okunmuyor. Siyasetin en asgarisinden açıldığı bu tabloda sermaye düzeniyle kavga geri çekilirken AKP’nin alternatifi Millet’e bile tamah ediliyor. Buradan da gerçekte gençliğe sunulan seçeneksizlik oluyor. Gençliğin hak ettiğiyse bundan ve popülizmden daha fazlasıdır.

Düzen siyaseti koltuk kapmaca oynarken, memleketimiz de tarihi bir kesite doğru ilerliyor.

DİKKAT! GENÇLİK GELİYOR!

Her dönem kendi kuşağını yaratır; gençliğin her yönüyle kuşatıldığı ve taleplerinin göz ardı edildiği bu dönem gençliğe “görünür” olmayı, ayağa kalkmayı ve kendi yolunu çizmeyi öğretecektir. Gençlik bu önemli kesitte şüphesiz tarihi bir yanıtı vermeye hazırlanan emekçi sınıflarla yan yana, yarından bir şeyler beklemek gibi yarınları yaratmayı da bilerek yürüyecek…

Bu gerçekler 1 Mayıs’a, yalnızca taleplerin sıralanacağı bir gün olmanın ötesinde; gençliğin ayak seslerini de duyurması gereken bir anlam yüklemiştir. Umutsuzluğun, yılgınlığın esemesinin okunmayacağı yeni bir Türkiye’nin kapılarını emekçi sınıflarla beraber aralayacak kuşağın sözünü söyleyeceği yer 1 Mayıs’ta orak çekiçli bayrağın gölgesi olacaktır.