Millet İttifak’ından kadınlara masallar

Millet İttifak’ından kadınlara masallar

19-03-2022 13:53

Bu programda kadınların eşit yurttaşlar olarak sosyal yaşamda özgürce var olma şansı bulunmamaktadır. Eh kadına yönelik şiddeti de bitiriverir Millet İttifakı. Tıpkı AKP’nin 20 yıldır kadına yönelik şiddete sıfır tolerans masalı gibi…

 SEMA AYDIN

 Tek adam yönetimine dayanan Başkanlık sistemi bugün sermaye sınıfının farklı ihtiyaçlarına yanıt verememekte, sermaye cephesinde başka arayışları gündeme getirmektedir.

Ekonomik istikrar iddiasıyla yola çıkan AKP iktidarının emekçilerin cebine el uzattığı bir döneme girildi. Emperyalizme bağımlılık ve işbirlikçi politikaların ülkeyi uçurumun eşiğine sürüklediği ise bugün çok daha açık şekilde ortaya çıkmış durumda.

Öte yandan AKP iktidarının alameti farikası olarak siyasal İslam anlayışı ile şekillendirmeye çalıştığı toplumsal yaşam başta kadınlar olmak üzere toplumun geniş kesimlerinin büyük tepkisi ve direnci ile karşı karşıyadır.

Gelinen aşamada AKP iktidarının misyonunu tamamladığı ve düzen siyasetinde bir restorasyon ihtiyacı bugünlerde daha fazla tartışılır oldu. CHP ve İYİ Partinin merkezinde durduğu düzen muhalefeti düzeni restore edecek güçler olarak göreve hazır olduğunu yayınlanan mutabakat metni ile ilan etti.

Yaşanan ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunlara yanıt ürettiği iddiasıyla kameraların karşısına geçen 6 parti yayınladıkları metin ile düzenin dikiş tutmayan kısımlarını yamamanın ötesinde bir programa sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koydu. Malumun ilanı…

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖNLENMESİ HAMASİ SÖYLEMLERDEN FAZLASINI GEREKTİRİR

Millet İttifakı’nın mutabakat programı kadınların mücadelesini görmezden gelememiş. Ancak kadınların toplumsal eşitliği için köklü dönüşümler yerine mevcut olumsuzlukları düzeltmeye dönük öneriler ön planda. Mutabakat metninde kadınların talepleri ile ilgili öneriler özetle şöyle sıralanıyor;

’Yarının Türkiye’sinde kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edilecek, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri etkili şekilde uygulanacak.

Kadına karşı işlenen suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzenlemeler derhal yapılacak.

Failler için caydırıcı cezalar öngörülecek, uygulanan indirim sebepleri yeniden düzenlenecek.

Eğitim müfredatına ilkokul birinci sınıftan itibaren insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri konulacak.

Kız çocuklarının eğitim hakkı güvence altına alınacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engeller kaldırılacak.’’

Derdimiz niyet okumak değil elbet. Ancak kadınların eşitliği nasıl sağlanacak sorusuna yanıt vermekten oldukça uzak olması bir yana, kadınların her gün öldürüldüğü bir tabloda şiddetin önlenmesi konusunda atılması gereken ivedi adımlar konusunda da muğlak ifadelerin ötesinde bir somutluk bulunmuyor.

MİLLET İTTİFAKI İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KONUSUNDA MUTABIK DEĞİL

Kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin kadınların sokaklarda ortaya koyduğu çok somut bir talep olan İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, etkin uygulanması, bunun uzantısı olan 6284 sayılı kanunun etkin uygulanması konusunda farklı duruşlar sergileyen düzen muhalefeti anlaşılan bu konuda bir mutabakata varmış değil.

Millet İttifakının ‘’nadide’’ bileşeni Saadet Partisi İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yürütülen aktif kampanyaların bir parçası olageldi. Geçtiğimiz yıl AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geleneksel aile değerlerimize aykırı diyerek sözleşmeyi bir gece kararnamesiyle rafa kaldırdığını ilan etmesinin ardından kararı alkışlayanların başında Saadet Partisi geliyordu ve onun yayın organı Milli Gazete kararı bir şenlik havasında duyurdu. Bununla yetinmeyerek 6284’ün de kaldırılmasını, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte olduğu dönemde yapılan bütün iç düzenlemelerin ve yayınlanan yönetmeliklerinde iptalini talep etti. Saadet partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu da kararı olumlu bulduğunu ilan etti.

GERİCİLİKTE AKP İLE YARIŞANLAR MİLLET İTTİFAKI’NDA KENDİNE RAHATLIKLA YER BULUYOR

Saadet Partisi’nin İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin görüşleri yeni değil. AKP ile gericilik yarışına giren Saadet Partisi’nin önemli argümanlarından biri İstanbul Sözleşmesi oldu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu iptal kararından kısa bir süre önce yaptığı açıklamalarda İstanbul Sözleşmesi’nin kabulünün ardından kadına yönelik şiddetin 10 kat arttığını iddia ederek,  ‘’Aileyi korumadan kadına şiddeti önleyemezsiniz. Aile toplumun çekirdeği, temeli. İnanca ihtiyaç var. İnancın bu konudaki temel değerlerinin topluma enjekte edilmesine ihtiyaç var. ‘Ben onu reddederim.’ Et. O zaman başına geline razı olursun. Türkiye’de kadını öne çıkaracağız diye aileyi yok saymanın yolları aranıyor. Evlenme yaşı çıkmış 28’e. Allah akıl fikir versin.” İfadelerini kullanıyordu.

Sözleşmenin iptal kararının ardından Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Ebru Asiltürk’ün “İstanbul Sözleşmesi’nin ortaya attığı kavramlar nedeniyle büyük bir tahribat ortaya çıkmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle sözleşmenin yol açtığı tahribatın önüne geçilmiştir.” Demeçleri de hatırlanacaktır.

Hızını alamayan Ebru Asiltürk şöyle devam ediyordu “Şiddet olaylarının arttığı ve yaşanan her hadisesinde hepimizin yüreğinin parçalandığı bir dönemde istisnasız her parti İstanbul Sözleşmesi’nin yanında yer alırken Saadet Partisi tüm eleştirilere rağmen bu konuda farklı bir tavır sergilemiştir… Hakikati ifade etmek için taşıdığımız büyük sorumluluk nedeniyle İstanbul Sözleşmesi’nin olumsuzluklarını her fırsatta dile getirdik. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekle iş bitmiş değil. Sözleşme yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tüm devlet mekanizmalarına ödevler yüklemişti.  Şimdi biz bu değişimlerin oluşturduğu tahribatların önlenmesi için takipte olacağız. ”

KADINI GELENEKSEL ROLLERİNE HAPSEDEN GERİCİ POLİTİKALARLA AKP’NİN YENİ TÜRKİYE’SİNİN DEVAMCISI OLUNUR

Kadını geleneksel aile kurumu ile özdeş gören Saadet Partisi AKP’nin kan kardeşidir.  Tıpkı DEVA ve Gelecek partisi gibi. Tıpkı İYİ Partinin MHP ile kan kardeşliği gibi.

AKP’nin muadili sağ bir ittifak şekillenirken kadınlara biçilen gelecek ise yine dini referanslarla şekillenmiş bir sosyal yaşam, aile içi rollerin pekiştirildiği, kadının ikincil kabul edildiği bir çeşit kulluk.

Bununla beraber kadınların ucuz işgücü olarak sömürü koşullarına mahkum edildiği, bakım hizmetlerinin kadınların omuzlarına yüklendiği, kamucu politikaların askıya alındığı bir ekonomi programında kadınları, yine evin içine doğru ittirildikleri bir gelecek bekler.

Ve elbette laikliğin ruhuna el-fatiha diyen AKP’nin kuruduğu yeni rejimin sınırlarını zorlamayacağını her fırsatta ilan eden millet ittifakının kadınlara sunduğu Yarının Türkiye’sine eşitliği, ne özgürce bir yaşamı vaat etmiyor.

Laiklik yok, İstanbul Sözleşmesi yok, yetmez 6284’ü kaldırın diyen bir ittifak ortağı… Piyasacılık, esnek ve güvencesiz çalışmanın egemen olduğu, bakım hizmetlerinin fahiş fiyatlarla ticarileştirildiği, kamuculuğun rafa kaldırıldığı bir ekonomik model… Bu programda kadınların eşit yurttaşlar olarak sosyal yaşamda özgürce var olma şansı bulunmamaktadır. Eh kadına yönelik şiddeti de bitiriverir Millet İttifakı. Tıpkı AKP’nin 20 yıldır kadına yönelik şiddete sıfır tolerans masalı gibi…