Gezi yargılanamaz!

Gezi yargılanamaz!

08-06-2022 10:47

Gezi Direnişi AKP hükümetinin en büyük korkusu…. Erdoğan, bu nedenle Direnişe katılan milyonlarca yurttaşa “çapulcular, teröristler, çürükler, sürtükler, provokatörler, alçaklar” demeye, camilerde içki içtiler yalanlarını dillendirmeye devam ediyor.

Evrim Şenöz

Gezi ve diğer ismiyle Haziran Direnişi, 9 yıl önce, milyonlarca yurttaşın sokağa çıkarak, başka bir ülke istemini haykırdığı direnişin şanlı ismidir. Hiçbir zaman bu direnişi sindiremeyen iktidar ise, tam 9 senedir bu direnişin meşruluğuna saldırıyor.

Bu saldırılardan bazıları da hiç şüphesiz yargılamalar eliyle oluyor. Gezi’nin yıldönümüne yaklaşırken, 25 Nisan 2022 günü Gezi yargılamalarının en sonuncusuna ilişkin verilen karar, bunun açık bir göstergesi.

KISACA YARGILAMALARIN SEYRİ…

Aslında bu dava, Gezi’nin ilk yargılanmaya çalışılması değildi. 8 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun Gezi Parkı’nın yeniden halkın hizmetine açıldığını ilan etmesi üzerine Gezi’ye gitmeye çalışırken gözaltına alınan Mücella Yapıcı ve Ali Çerkezoğlu gibi isimlerin yer aldığı 26 kişiye “örgüt kurmak ve yönetmek”, “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet” suçlarından 2014 yılında dava açılmış ve Nisan 2015’te tüm sanıklar beraat etmişti.

İkinci dava ise, daha sonra FETÖ/PYD’den arananlar listesine girecek olan Muammer Akkaş tarafından verilmiş olan talimatlar üzerine yapılan telefon dinlemelerine göre şekillendirilerek oluşturulmuştur. 746 kişinin müşteki olduğu Mart 2019’da görülmeye başlanan davada, 16 sanık hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, nitelikli yağma, nitelikli yaralama vb. suçlardan yargılanmaktadır.

Haziran 2019’da duruşmaları başlayan yargılamada, mahkeme tarafından 18 Şubat 2020’de tutuklu sanık Osman Kavala da olmak üzere duruşmalara katılan sanıkların hepsine beraat kararı verildi. Ne var ki, tahliyesinin hemen ardından gözaltına alınan ve ne hikmetse FETÖ arananlarından Akkaş’ın oluşturduğu Gezi davasında sanık diye yargılanan Kavala, 19 Şubat’ta eski CIA danışmanı Barkey ile 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne yardım ettiği iddiasıyla “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” suçuyla yeniden tutuklandı.Gezi davasında verilen beraat kararları 22 Ocak 2021 tarihinde istinafta bozuldu. Kavala’nın casusluk suçlamasıyla ilgili yürütülen davası, Gezi davası ile birleştirildi. Yine Beşiktaş Çarşı grubunun Yargıtay’da bozulan davası Gezi davasıyla birleştirildi ancak yeniden yapılan yargılamaların dördüncü duruşmasında tekrar ayrıldı.

Gezi davasının 25 Nisan 2022 tarihinde oyçokluğuyla verilen kararında ise, Kavala, 19 Şubat 2020 tarihinden beri tutuklu olmasına neden olan casusluk suçlamasından beraat ederken, daha önce beraat ettiği Gezi dosyasından müebbet hapis cezası aldı, yine daha önce beraat eden Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın için de bulunduğu diğer sanıklara 18’er yıl hapis cezası verildi.

GEZİ DAVASI HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ BİR HESAPLAŞMADIR

Bu davanın gerçek bir yargılama olmadığı, bir siyasi hesaplaşma olduğu açık. İktidar, 2013 yılında kendisine başkaldıran yurttaşları yargılamak, taleplerinin meşruluğu ve haklılığını lekelemek istiyor.

Yargılamanın kendisi bunu çok net olarak gösteriyor.

Yargılananlar, aynı delillerle ilk duruşmalardan sonra beraat etmiş ve istinaftan sonraki duruşmalardan sonra yine aynı delillerle ceza almışlardır.

Mahkeme heyeti üyelerinden biri karşı oy kullanmış ve karşı oy yazısında dosyada bulunan dinlenme kayıtlarının aslında hukuka aykırı olarak elde edildiğini, bu nedenle yasak delile dayanılarak hükme gidilemeyeceğini, aksi kabul edilse de bu kayıtları destekleyen somut kanıtların olmadığını, bu kayıtların tek başına belirtilen suçlardan mahkumiyet kararı verilmesine yeterli olmadığını belirterek sanıkların beraat etmesi gerektiğini belirtmiştir.

Mahkeme heyeti hakimlerinden Murat Bircan’ın 2018’de AKP’den milletvekili aday adayı olduğu tespit edilmesine rağmen reddi hâkim talebi kabul edilmeyen dosyada, heyet üyesinin yazmış olduğu karşı oy yazısından da görüldüğü üzere, hukuki hiçbir yönü bulunmayan kararların verildiği ve sanıklara cezaların yağdırıldığı gün -neredeyse kararın verildiği aynı saatlerde- yargı mensuplarıyla iftarda buluşan Erdoğan’ın “Milletimizin yargıya güveni giderek yükseliyor” demesi boşuna değildir.  İktidar tarafından istenmeyen kararlar verildiğinde yargıyı her seferinde eleştiren Erdoğan, istediği kararların çıkmasıyla birlikte kendi güvenini tazelemiştir. Milletin değil, kendisinin güveni yargıya artmaktadır.

GEZİ YARGILAMALARI HALKIN YARGILANMASI TALEBİDİR ANCAK HALKI YARGILAYAMAZSINIZ

Bakıldığında bu davada iddialara konu edilen konuşmalar, eylemler aslında Gezi Direnişi zamanında milyonlarca kişinin yaptıklarıdır. Davadaki sanıkların yargılanması, aslında bizim eylemlerimizin yargılanması talebidir. Davadaki sanıkların yargılanması, güzel bir ülke özlemi duyarak sokaklara çıkıp hayatını kaybeden gençlerimizin, Berkin’in, Mehmet’in, Abdullah’ın, Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni’nin yargılanması talebidir. Erdoğan’ın da istediği budur.

Gezi Direnişi AKP hükümetinin en büyük korkusu…. Erdoğan, bu nedenle Direnişe katılan milyonlarca yurttaşa “çapulcular, teröristler, çürükler, sürtükler, provokatörler, alçaklar” demeye, camilerde içki içtiler yalanlarını dillendirmeye devam ediyor. Halkın bu meşru direnişini karalamak için yurtdışına bağlı bir örgütün bu işi organize ettiği iddiasıyla hayali bir örgüt yaratmaya çalışıyorlar. Çarşı grubunu buraya ekleyerek örgütsel organizasyonu büyütmeyi düşünüp sonra kamuoyunda oluşacak tepkileri azaltmak için ayırıyorlar.

Sadece birkaç ağaç meselesi diye önemsizleştirmeye, içini boşaltmaya çalışsalar da, yurtdışından destekli deseler de İç İşleri Bakanlığı’nın verilerine göre genç, yaşlı, erkek, kadın demeden ülkenin her yerinde gerici ve baskıcı bir hükümet istemeyen 3,5 milyon insanın sokağa çıktığı, “Hükümet istifa” diye haykırdığı bir başkaldırının tarihidir Gezi…

Ve tam da bu nedenle, ne Berkin, Mehmet, Abdullah, Ethem, Ali İsmail ve Medeni’nin ne de onların yan yana kol kola mücadele ettikleri milyonlarca kişinin meşru direnişine gölge düşürebilecekler. Gezi yargılanamaz ve yargıladıklarını zannedenler bir gün öyle olmadığını er geç görecekler… Arkadaşlarımız elbet bir gün başları dik oradan çıkacaklar.