George Soros: Perdenin arkasındaki adam

George Soros: Perdenin arkasındaki adam

24-05-2022 20:13

1947’de Budapeşte’de Nazilerin karanlığından kurtulan Macarlar sosyalizme yönelirken Soros “cehennem” eşdeğerinde gördüğü koşullardan Londra’ya kaçacaktı.

Zafer Aksel Çekiç

91 yaşındaki Yahudi bir Macaristan göçmeni. Nazi işgalinde yaşayan ama sosyalist Macaristan’dan önce İngiltere’ye sonra Birleşik Devletler’e kaçan biri. 30 yıl boyunca her yıl yüzde 30’dan fazla getiri sağlayan bir serbest yatırım fonunun yöneticisi. 8 milyar dolarlık serveti ile son 40 yılda 32 milyar dolar bağışlamış bir “yardımsever”.

Gyorgy Schwartz adıyla 12 Ağustos 1930’da avukat bir baba ve ailesinin ipek fabrikaları olan bir anneye sahip olarak doğdu. Aile, pek de hoşlanmadıkları anlaşılan Yahudi kökenleri ile bağlarını kopartmak için soyadlarını Soros olarak değiştirecekti. Zaten George Soros da 90 yaşına geldiğinde ilk gençlik yıllarındaki Nazi işgalini değil Budapeşte’nin Sovyet Kızıl Ordusu tarafından kurtarılmasını kötü bir anı olarak anlatacak birisi.

Amerika’da kendisi hakkında yazılan bir kitabın başlığında bahsedildiği gibi “Perdenin Arkasındaki Adam” George Soros’un lakapları arasında “İngiliz Merkez Bankası’nı batıran adam” da yer alıyor. Bir yanda dünyanın en yüksek kar sağlayan yatırım fonlarının başındaki George Soros diğer yanda liberal bir eksende dünyayı şekillendirmeye çalışan George Soros.

SOROS’UN İKTİSADİ GÜCÜ

1966 ilk fonunu kuran Soros, 1970’de kendi adını taşıyan yatırım fonunu kurdu. Dönemin en başarılı serbest yatırım fonu 40 yıl boyunca her yıl ortalama yüzde 20 kar getirdi. Danışmanlığını yaptığı Quantum Fonu ise 2013’te 5,5 milyar dolar gelir elde ederek tarihin en başarılı yatırım fonu oldu.

Soros kendi geliştirdiği Refleksivite Teorisi ile piyasa aktörlerinin salt bilgiyle karar alamayacaklarını ve bu nedenle uzun dönemde denge yerine balonların ortaya çıktığını öne sürer. Bu varsayım ile hareket ederek yönlendirdiği yatırım fonlarının başarısız günleri olsa da sonuçta uzun vadede çok başarılı olduğu görülüyor.

Öyle ki, 1992’de yaşanan Birleşik Krallık para krizi sırasında 10 milyar Sterlin gibi bir tutarı açığa satarak neredeyse bir günde 1 milyar dolarlık bir kar elde ederken “İngiliz Merkez Bankası’nı batıran adam” olarak anılmaya başlanacaktı.

Soros krizlerden faydalanıp veya krizleri tetikleyerek 1996’da Finlandiya’da ve 1997’de Asya finans krizinde yine ülke paralarıyla yaptığı spekülasyonlarla hedefteki kişi haline gelecekti. 1988’de ise Fransız devlet bankası Societe Generale hisselerindeki alışverişlerini içerden aldığı bilgilerle yaptığı iddiasıyla ceza alacaktı ama sonuçta 1 milyon dolar tutan bu ceza ancak 23 yıl sonra kesinleşecekti.

SOSYALİST ÜLKELERE YÖNELİK AKADEMİ PROGRAMLARINDAN AÇIK TOPLUM VAKIFLARI’NA

1947’de Budapeşte’de Nazilerin karanlığından kurtulan Macarlar sosyalizme yönelirken Soros “cehennem” eşdeğerinde gördüğü koşullardan Londra’ya kaçacaktı. Dünyaca ünlü Londra Ekonomi Okulu’nda (London School of Economics-LSE) liberal felsefeci Karl Popper’ın öğrencisi olan Soros, onun ünlü kitabının da etkisinde liberal açık toplumculuk yapacaktı.

İlk hayır işi 1979’da ırkçı Apartheid rejiminin ayrımcılığı altında yaşayan siyah Güney Afrikalılara burs vermek oluyor. 1980’lerde Macaristan’da akademisyenler için Batı’ya düzenlenen ziyaretler organize ediyor, Polonya’da Dayanışma hareketine, Çekoslovakya’da Bildirge 77’ye ve Sovyetler Birliği’nde Andrey Saharov gibilere maddi destek sağlıyor ve karşı-devrimci tüm organizasyonları destekliyor. Avrupa’da sosyalist sistemin çözülmesinin ardından Merkezi Avrupa Üniversitesi’ni kurarak eski sosyalist ülkelerde üniversitelerin ve akademinin yeniden inşasına yön veriyor. Bu çalışmalar kapsamında Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden bu yana 28 bin akademisyenin araştırmalarının desteklenmesi de bulunuyor.

Baktığınızda uyuşturucu ile savaş politikalarına karşı çıkan, tıbbi esrar tüketimini, eşcinsel evlilikler gibi pek çok kimlik sorununda liberal bir pozisyon tutuyor. Bu çerçevede Demokrat Parti’nin en büyük bağışçılarından biri de George Soros. Demokrasi İttifakı, Amerikan İlerlemesi Merkezi gibi çeşitli kampanya grupları üzerinden her yıl milyonlarca dolar Demokrat Parti’nin çalışmalarına aktarılıyor.

Soros’un doğrudan kurduğu ve desteklediği Küresel Tanık (Global Witness), Uluslararası Kriz Grubu (The International Crisis Group), Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (European Council for Foreign Relations), Yeni İktisat Düşünce Enstitüsü (The Institute for New Economic Thinking) gibi pek çok kuruluş bulunuyor.

Ama bunların hiçbirisi Açık Toplum Vakıfları (Open Society Foundations) kadar öne çıkan rollere sahip değil. Soros’un 2017’de 18 milyar dolar daha bağışladığını açıkladığını Açık Toplum Vakfı’na 1984’ten bu yana 32 milyar dolarlık bir kaynağı tek başına aktarmış durumda. Vakfın bugüne kadar sağlık, eğitim, siyaset, gazetecilik, insan hakları, okul öncesi eğitim, gelir adaleti, hukukun üstünlüğü gibi başlıklarda tüm dünyada yaptığı harcamalar 18 milyar doları buluyor.

Vakıf 30’dan fazla ülkede fiziken örgütlenmişken bugüne kadar 120’den fazla ülkede faaliyet göstermiş durumda. Vakfın geçmişine baktığınızda reel sosyalizm çözülmeden önce başta Macaristan olmak üzere sosyalist ülkelerde faaliyet gösterdiğini, Tiananmen Meydanı’ndaki 1989 olaylarının hemen öncesine kadar Çin’de faaliyet yürüttüğünü, 1993’ten itibaren Yugoslavya’da faaliyet gösterdiğini, 2015’ten beri Arakan’da faaliyet göstermeye başladığını, ABD’de Afrikalı Amerikalıların protesto hareketlerinde etkin olmaya çalıştığını görebiliyoruz.

Renkli Devrimler sürecinde Gürcistan ve Ukrayna başta olmak üzere eski Sovyet cumhuriyetlerinde faaliyet yürüten Vakıf ve uzantıları bugün pek çok ülkede yasaklanmış durumda. Macaristan’ın sağcı otoriter iktidarının baskıları vakfın Budapeşte’deki en eski merkezini Berlin’e taşıması ile sonuçlanırken Rusya, Polonya, Pakistan, Azerbaycan, Belarus, Kazakistan gibi bir dizi ülkede de faaliyetleri yasaklandı veya baskılar nedeniyle durduruldu.

 TÜRKİYE’DE SOROS

 Türkiye’de yatırım yapacağı zaman Yeni Şafak’tan Sabah’a tüm ekonomi sayfalarını süsleyen George Soros son yıllarda bir yandan da her türlü kötülüğün anası olarak baş sayfalarda da yine George Soros bulunuyor.

Türkiye’de 2001 yılında Açık Toplum Enstitüsü diye faaliyetlerine başlayan 2008’de vakıf halini alan Açık Toplum Vakfı 2018’de aldığı kararla Türkiye’deki faaliyetlerini durdurdu. Ama Soros kullanışlı olmayı sürdürüyor.

Soros’un Tayyip Erdoğan ile meşhur fotoğrafının çekildiği 2003 Davos görüşmesinin ardından birkaç kez daha görüştükleri anlaşılıyor. Türkiye’ye yatırım konusunda Ali Babacan’ın tanıklığı olduğu gibi Erdoğan’ın “açık toplum” olma iddiası da sık sık gündeme gelen bir husus.

İşi biraz daha geriye götürdüğümüzde ise Ergenekon yargılamalarındaki liberal-Fethullahçı-AKP koalisyonu burada da ortaya çıkıyor. Ne istedilerse verilen FETÖ’nün yürüttüğü soruşturma ve yargılamalara liberaller sınırsız destek verirken Fethullah Gülen’in saat hediye ettiği Vakıf Başkanı Can Paker ismi FETÖ ile de ilişkili olarak anılıyor. Ama Sabah yazarı her devrin adamı Mehmet Barlas’ın kayınbiraderi Erdoğan’ın Soros ile ilişkilerini 2009 yılında bitirdiğine tanıklık etmek üzere bugün 80 yaşında Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Merkezi’nin başkanlığını yapıyor.

Ama esas altının çizilmesi gereken ve belki de George Soros’un “bizi sevmiyorsunuz ama fikirlerimiz iktidarda” demesine vesile olacak başlık ise 2002 yılında yapılan bir konuşma. Soros, Sabancı Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’nin en önemli ihraç ürününün ordusu olduğunu söylüyordu. Aradan geçen sürede profesyonelleşen Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları ve üzerine FETÖ kalkışması ile tekrar tekrar şekillendirilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Somali, Katar ile başlayan yurtdışı macerasının Soros fikir babalığıyla olduğunu unutmamak gerekiyor.

Son dönemlerde muhataplar tanınmazdan gelinse de onlar tanıdıklarını her fırsatta söylüyor. Bakarsınız Soros da tanıdığını söyler…