Erdoğan'ın Soros buluşmaları: Bizi destekleyin

Erdoğan'ın Soros buluşmaları: Bizi destekleyin

24-05-2022 20:30

"Soros, kata geldiğinde Erdoğan’ın korumaları ve adamları apar topar Erdoğan’ın odasına aldı. Arkada da beni görünce içlerinden biri işaret parmağını dudaklarının üstüne götürerek bana sus işareti yaptı. Gül’ü uyandırmaya vaktimiz vardı. Soros, Erdoğan ile otel odasında görüşmesini yaptı ve geldiği gibi sessizce otelden ayrıldı."

Sermet Toprak

Haziran Direnişi’nin üzerinden 9 yıl geçti geçmesine. Ancak AKP’de açtığı yara kapanmak bir yana, kalıcı bir hasar bıraktı. Ülkeye giydirilmek istenen gerici ve piyasacı diktatöryel yapının gömleği, yırtılıp atıldığı o dönemden beri dikiş tutmadı.

Halk tokadını esaslı şekilde yiyen AKP iktidarı, bu gerçeği ters yüz etmek için yargı sopasına sarıldı. Hukuksuzca açılan Gezi Parkı Davası ile birlikte Haziran Direnişi’ndeki eylemler yargılanmak istendi. Yıllarca devam ettirilen ve isnat edilen suçlar dışında her şeyin olduğu bu davada AKP iktidarı, verdiği “hükme” gerekçe olarak kullanmakta ustası olduğu aracı çıkardı çekmesinden. Soros! “Eylemleri finanse etmek”le suçlanan Osman Kavala üzerinden milyonlarca yurttaşın katıldığı direniş Soros şebekesine bağlanmaya çalışıldı.

Adaletsizlik timsali bu davayı bir kenara bırakalım ve asıl sorumuza gelelim. Peki, halkın direnişine o zamana dek adını bile duymadıkları isimlerle kara çalmaya çalışan iktidarın Soros’la geçmişteki ayan beyan “alışveriş”leri ne olacak?

Haydi Soros’u kısaca tanıyalım önce. Macar asıllı bu ABD’li para babasının başat özelliği, keskin emek düşmanlığı ve anti-komünistliği elbette. Doğu Avrupa’da gerçekleşen “renkli devrim”lerin simgesi olan Soros, 1984 yılında kurduğu Açık Toplum Vakfı’nın 70’e yakın ülkede temsilciliklerini de açtı. Türkiye’de resmi olarak faaliyetlerine ise AKP’nin iktidara gelişinden 1 sene önce ‘Açık Toplum Enstitüsü’ temsilciliği açarak başladı. Soros’un kuruluşu, Türkiye sermaye sınıfının önde gelen isimlerince kurulmuş TESEV başta olmak üzere  birçok yapıyla beraber faaliyet yürüttü. Ortak amaç ise Cumhuriyet’in tasfiyesi sürecine girişilen sözkonusu dönemde siyasette ve sivil toplum çalışmalarında patronların “yumuşak gücü” olup liberalizmin fikri altyapısını oluşturmaktı.

İşte böylesi bir yıkım döneminde Tayyip Erdoğan ve partisinin yöneticileri, Soros’la doğrudan temaslarda da bulunmuştu. Bunlardan kamuoyuna yansıyanlara göre ilki 2003 yılında Davos zirvesinde oldu. Abdullah Gül’ün kısa süreli başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan gazeteci Ahmet Takan, bir otel odasında yapılan o görüşmeyi şu sözlerle anlatmıştı:

“Soros, kata geldiğinde Erdoğan’ın korumaları ve adamları apar topar Erdoğan’ın odasına aldı. Arkada da beni görünce içlerinden biri işaret parmağını dudaklarının üstüne götürerek bana sus işareti yaptı. Gül’ü uyandırmaya vaktimiz vardı. Soros, Erdoğan ile otel odasında görüşmesini yaptı ve geldiği gibi sessizce otelden ayrıldı.”

ERDOĞAN’I MEMNUN EDEN MESAJLAR

Gül’ün eski başdanışmanı Ahmet Sever de yıllar sonra T24’te yayınlanan yazısında o görüşmeye dair “George Soros ile burada bir görüşme yaptınız ve desteğini istediniz: ‘Türkiye’nin açık toplumu biziz. Bizi destekleyin…’ Soros da destekledi…” demişti. Sever bununla da sınırlı kalmayıp Açık Toplum Vakfı ve British Council’in girişimiyle kurulan Bağımsız Türkiye Komisyonu’nun Erdoğan’la yaptığı görüşmelere işaret etmiş ve şunları dile getirmişti:

“Siz bu komisyon üyelerini Ankara’da kırmızı halıda karşılıyordunuz… Yakın dostunuz Can Paker de, Türkiye’deki Açık Toplum Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı’ydı… Ve size Soros’un mesajlarını da getiriyordu… O dönem, Soros destekli ve sizin Osman Kavala için kullandığınız “Soros bağlantılı” bu faaliyetlerden çok memnundunuz…”

Cumhuriyet’in kurumlarını patronların çıkarları doğrultusunda adım adım yok etme politikalarını devreye alan AKP iktidarı, bu noktada “açık” desteğini gördüğü Soros’u daha sonra bizzat Başbakanlık’ta ağırladı. 2005 yılında yapılan o toplantının içeriğine dair, dönemin Başbakan Yardımcısı, bugün ise CHP’de milletvekili olan Abdullatif Şener de geçen sene şu açıklamayı yapmıştı:

“Konuşmalarda bir sohbet havası vardı. O sırada biliyorsunuz Türkiye için Avrupa Birliği süreci önemliydi. Müzakerelerin yaklaştığı bir tarihti sanıyorum. Bununla bağlantılı olarak hükümetin insan haklarına, hukukun bağımsızlığına, demokratik değerlere verdiği önemi anlatan bir konuşma oldu. Nötr şeylerdi, somut güncel hiçbir konu konuşulmadı.”

“BAŞ TACIMIZ”

Bu iki görüşmenin dışında AKP ve Erdoğan ile Soros’un doğrudan ya da dolaylı olarak birçok kez temas kurduğu biliniyor. Öyle ki bugünün “küskün” AKP’lilerinden eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, geçen sene bir TV kanalında yaptığı açıklamada, Açık Toplum Vakfı’nın 2002’deki Türkiye Danışma Kurulu Başkanı olan Nafiz Can Paker ile yaptıkları görüşmelerden ederek “Can Paker bana belki 5 defa gelmiştir yanında diğer araştırmacılarla birlikte. O zaman baştacı ettiğimiz, şu anda da bir yerlerde baştacı olan insanların ‘Sorosçu’ diye suçlanması… Kendimize saygımız olmalı.  Ben hükümetteyken yaptığımız her şeyi savunurum, bugün de savunurum. Neden? Çünkü bunu beraber yaptık; inanarak yaptık” ifadelerini kullanmıştı.

Netice olarak Açık Toplum Vakfı, 2018 yılında “gördüğü lüzum üzerine” Türkiye’deki çalışmalarına son verdiğini açıkladı. TESEV ise yoluna devam ediyor. Ancak bitirirken, Soros’un ve vakfının üstlendiği işlevi bu alanda tek olarak görmenin büyük bir yanılgı olacağını söylemek gerek. Bugün Soros’la bağlantılı olmasalar da benzer yapıda olan ve iktidar bloğuyla birlikte CHP’den HDP’ye düzen muhalefetinde de şu ya da bu biçimde çalışmalar yürüten yerli yabancı çok sayıda aktör bulunuyor. Emperyalizme karşı tavizsiz, kamuculukta ısrar eden ve gericiliğe pabuç bırakmayan sol siyasete verilecek güçle ortak kutsalı serbest piyasa ve sermayenin çıkarları olan bu yapıların faaliyetleri boşa çıkarılacaktır.