Millet İttifakı’nın adayı mı, insanca bir yaşam için mücadele mi?

Cumhur İttifakı’nın adayının aday olabilme ihtimali ile Millet İttifakı’nın adayının seçilebilme ihtimali arasındaki politik gündeme sıkıştırılan emekçi halkımızın insanca yaşamına dair tek laf eden bulunmuyor. Bizim cenahı geçelim, bu konuda sosyalistlerin ve devrimcilerin alnı aktır. 20 yıllık AKP iktidarı boyunca çizgisinden taviz vermeyen yegane siyasal oluşumlar gerçek sosyalistler ve komünistlerdir.

Ekrem İmamoğlu’na AKP eliyle verilen ceza sonrasında Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesi iyice kızışmış durumda. Elbette önemli bir gündem, üzerine bir dizi analiz yapmak ve sorular sormak mümkün. Şunlar gibi mesela…

Cumhur İttifakı, Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday olarak görmek istiyor mu? Bu durumda Millet İttifakı hem Kılıçdaroğlu’nu hem İmamoğlu’nu aynı anda aday gösterecek mi? İmamoğlu’nun hemen aday gösterilmesi gerektiğini düşünenler ve bu başlıkta Meral Akşener’in ferasetine güvenenler ortalıkta “işte tam zamanı” diye dolaşmaktalar. Karşısında ise YSK Başkanı’nın yaptığı ve neredeyse AKP’nin bir elemanı gibi konuştuğu açıklamalarına bakanlar “aman ha dikkatli olalım” demekteler.

Bu başlıktaki sorular ve analizler arttırılabilir. Ancak bunlar devrimci mücadelemiz açısından nereye oturduğunun iyice bir bellenmesi gerekmektedir.

Cumhur İttifakı’nın adayının aday olabilme ihtimali ile Millet İttifakı’nın adayının seçilebilme ihtimali arasındaki politik gündeme sıkıştırılan emekçi halkımızın insanca yaşamına dair tek laf eden bulunmuyor. Bizim cenahı geçelim, bu konuda sosyalistlerin ve devrimcilerin alnı aktır. 20 yıllık AKP iktidarı boyunca çizgisinden taviz vermeyen yegane siyasal oluşumlar gerçek sosyalistler ve komünistlerdir.

Ancak düzen siyasetinin, iktidarından muhalefetine kadar bütün isimleri son birkaç hafta içerisinde dökülmüş durumda. Cumhur İttifakı’nın tarafının ne olduğunu iyi bilmekteyiz. Tarikatların karanlığı içerisine batırdıkları ülkemizin dört bir tarafından gericiliğin ve insan düşmanlığının tohumları sürekli boy veriyor. En son Hiranur Vakfı ve İsmailağa cemaati üzerinden patlayan gündem belki de buzdağının görünen yüzüdür kim bilir?

İşte AKP iktidarı o kadar riyakâr ve halk düşmanı bir iktidardır ki, bir yandan tarikatların pisliği içerisinde emekçileri boğuyor, sonrasında da açlık sınırı düzeyinde ya da altında asgari ücrete mahkum ediyor. Pandemi dönemini unutmayalım. Patronlara nasıl kıyaklar çekildiğini, sermayenin nasıl ihya edildiğini, emekçilerin işsizlik ve yoksullukla boğuşmak zorunda kaldığını hatırlayalım. Şimdi ise seçimlerin hemen öncesinde enflasyon batağı içerisine saplanan ülkemizde emekçilere bol keseden atılan vaatlerle karşı karşıyayız. Kimileri asgari ücretin geleceği seviyenin emekçileri için göz dolduracağını ve dolar karşılığının çok önemli bir seviye olduğunu düşünüyorlar. Ancak bunun kendisi bugün insanca bir yaşamın kırıntısını sağlamaya yeter mi?

Peki bunları değiştireceğini iddia eden Millet İttifakı tarafına ne demeli. Bilindiği üzere Millet İttifakı’nın programı yeni rejimin restorasyonu üzerine kurulu. Abartı sayılmayacaksa restorasyon sürecinin seçimler daha sonuçlanmadan başladı desek yeridir. Bunun için Anayasa’ya işlenmek istenen türban ve aile yapısı gündemine bakmak yeterlidir. AKP’ye –kendi ifadesiyle- gollük pası veren CHP’nin şimdi ise bu maddelerin İyi Parti’nin evet oyları ile referanduma gitmesi bahsinde etekleri tutuşmuş durumda. Yakın geçmişte neo-liberalizme hayır dediğini iddia eden Kılıçdaroğlu’nun aslında liberalizme evet dediğini ifade etmiştik. Yurt dışından temiz para getireceğim diyerek aslında Türkiye’nin AKP eliyle yaratılan bağımlılığının daha da derinleştirileceğini söyleyen bu muhalefet çizgisi açısından ülkemiz emekçilerinin insanca yaşamı dikkate alınmamaktadır.

Bugün Millet İttifakı her tarafa umut dağıtıyor. Ancak bunların sahte umutlar olduğu bilmemiz gerekiyor. Sermayenin kanatları arasındaki rekabet siyasete de güçlü bir şekilde yansıyor. Tamamen sağ kayan düzen muhalefeti çizgisi kendisini topluma kabul ettirebilemek için eşitlik, adalet, özgürlük gibi sola ve sosyalizme ait olan kavramlara başvuruyorlar. Hatta bizleri de kendi yanlarında tutarak toplumsal meşruiyetlerini arttırmak istiyorlar. Neyse ki bu konuda da alnımız aktır. Bu ülkenin gerçek sosyalistleri ve komünistleri bugüne kadar burjuva siyasetinin payandası haline gelmedi.

Önümüzdeki süreçte de bu tuzağa düşmeyeceğimiz çok açık bir şekilde görünür olmuştur. Ortalık İmamoğlu gündemi ile çalkalanırken, gericiliğe karşı laiklik bayrağını yükselten Sosyalist Güç Birliği sesini de Kadıköy İskele Meydanı’nda yükseltmiştir. Daha çok yapacak işimiz var. Bu daha başlangıç…

Biz devrimciyiz. Özümüz de sözümüz de birdir. Biz emekçi halkımıza insanca bir yaşam için ne olursa olsun mücadele edeceğimizin ve bu düzeni değiştireceğimizin sözünü verdik. Bu sözümüzü tutacağız. Sağcılardan sağcı beğenmek zorunda değiliz. Patronların, mafyanın, tarikatların, haramilerin düzenini alaşağı edeceğiz. Emekçilerin laik cumhuriyetini kuracağız.