Meseleye nereden bakmalı?

Gençliğin düzenle de, ideolojik aygıtlarıyla da hesaplaşması vardır. Gerçekten bilimsel, eşit ve parasız eğitimi, barınma hakkını, sizin bin bir türlü yalanla teorize ettiğiniz liberalizm değil ezilenden yana olana sosyalizm getirecektir.

Meseleye nereden bakmalı?

Tamer Taşçı

Yazıya başlarken başlıkta da belirttiğim gibi günümüz sorunlarına nereden bakmak gerektiği önemli bir yer tutuyor. Bugün sermaye düzeninin yarattığı yıkım ve tahribat hiç kuşkusuz en ağır şekilde emekçilerin üzerine yığılıyor. Emekçiler ile beraber bu büyük yıkım elbette gençliği de içine alıyor. Düzen bütün çürümüşlüğünü ideolojik aygıtlarını devreye sokarak gizlemek istiyor. Geleceksizlik, kaygı ve endişe içerisinde sağdan sola savrulan yeni kuşak içi boş akıl vermeler ile liberalizm bataklığına itilmeye çalışılıyor. Kapitalizm kayıtsız ve edilgen bir gençlik oluşturmak isterken, bizim de bu ideolojik dayatmalara ideolojik bir cevap üretmemiz ve meseleye diyalektik bakarak sorunların özüne inmemiz kaçınılmaz bir şekilde kendini açığa çıkarıyor.

Geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen KYK yurtlarında kalan öğrencilerin yıllık izinlerinin 75 günden 30 güne düşürülme meselesi gözle görülür biçimde ses getirmemişti. Gençlik ve Spor bakanlığı bu konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmamış ve aslında gizli kapaklı bir biçimde izinlerin düşürülmesini uygulamaya sokmuştu. KYK yurt yemeklerinin tabldot sistemine bağlanması ve oda içerisindeki yatak sayılarının altıya çıkarılmasının, izin hakkının düşürülmesi ile neredeyse eş-zamanlı ve birbirleri ile bağlantılı kararlar olduğu açık biçimde görülüyor. Şimdi bu üç meselenin özüne inebiliriz.

En başta KYK yurtlarında yatak sayılarının altıya çıkarılmasına değinelim. Yatak sayılarının artırılması ülke genelinde devlet yurtlarının eksikliğini göstermektedir. AKP düzeninde barınma hakkından neredeyse tamamen yoksun bırakılmış öğrenciler, fahiş ücretlerle ya kiralık ev tutmaya ya da özel yurtlara yerleşmeye yönlendirilmiş ve tamamen seçeneksiz bırakılmış; KYK yurtlarına yerleşebilen öğrenciler ise yurtların eksikliği nedeniyle altı kişilik küçük odalarda tamamen sağlıksız ve niteliksiz bir şekilde yaşamak zorunda kalmıştır. Bununla beraber yurt izinlerinin otuz güne düşürülmüş olması ve yemekhane sisteminin tek tip tabldota bağlanmış olması, düzenin, KYK yurtlarını cezaevine dönüştürdüğünün ve gençliği bir fanus içerisine soktuğunu kanıtlayan en önemli göstergelerden biridir.

Yurt izinlerinin düşürülmesi meselesinin birçok odağının birbirleri ile bağlantılı olduğunu göstermek yerinde olacaktır. Birincisi yurt sayılarının yetersiz olması nedeniyle öğrencilerin izinleri otuz güne düşürülmek istenmiş ve otuz günü aşan izin kullanan öğrencileri çıkarıp yerine yedekte kalmış öğrencilerin alınmak istendiğidir. AKP kendi beceriksizliğini yine gençliğin üzerine yıkmak istemiştir. İkinci mesele ise dinci-gerici politikalarla gençliği baskı altında tutmak ve sosyalleşme olanağından yoksun bırakmak istediğidir. Her iki mesele de birbirleri ile tamamen bağlantıdır. Düzen konuşmayan, hareket etmeyen edilgin bir gençlik yaratmak istemiş ve bütün adımlarını da buna göre atmıştır.

Bütün meselelerde olduğu gibi bu meselenin özü de sınıf temellidir. Engels, “İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu” adlı kitabında “bu dünyanın tanrısı paradır.” der. Gerçekten de böyledir; çünkü kapitalizm her durumu çıkarına uygun hale getirir ve yalnızca azami kârını düşünür. Ne insan sağlığı ne eşit, parasız eğitim ve barınma hakkı… Bu düzenin temsilcileri de yalnızca sınıfının çıkarlarını korur.

Yazıyı bitirirken söylemek yerinde olacaktır. Gençliğin düzenle de, ideolojik aygıtlarıyla da hesaplaşması vardır. Gerçekten bilimsel, eşit ve parasız eğitimi, barınma hakkını, sizin bin bir türlü yalanla teorize ettiğiniz liberalizm değil ezilenden yana olana sosyalizm getirecektir. Gençliğin bugün üzerine düşen görev sokak sokak, kampüs kampüs sosyalizmin sesini yükseltmek ve düzene karşı kolektif şekilde ayaklanmaktadır.
Sınıfa karşı sınıf!