Ukrayna-Rusya savaşının Türkiye ekonomisi üzerine etkileri ne olacak?

Ukrayna Rusya savaşında ateşkes ilan edilmesi, yapılan görüşmeler ve açıklamalar ile birlikte oluşan savaşın durma beklentisi doğrudan yükselen fiyatları durdurma eğilimi gösterdi. 7 Mart tarihinde 130 doların üzerine çıkan Brent Petrol, 15 Mart itibariyle 98 dolar seviyelerine düşmüş durumda.

Ukrayna-Rusya savaşının Türkiye ekonomisi üzerine etkileri ne olacak?

SEYHUN SARITAŞ

Ukrayna-Rusya arasındaki gerilimin arttığı andan itibaren dünya ekonomisinde ve ticaretinde daraltıcı etkiler görülmeye başladı. Türkiye ekonomisi ise yaşadığı krizin içerisindeyken üzerine savaşın etkilerinin eklenmesi durumu daha da kötüye götürmekte.

Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın dünya ekonomisine etkilerini sıralarken dünya ekonomisinin mevcut yönelimlerini de ortaya koymamız gerekiyor.

DÜNYADA GENEL EKONOMİK DURUM VE YÖNELİMLER

2008 ABD merkezli krizin küreselleşmesi sonrası ABD Merkez Bankası para arzını arttırarak, enflasyon olmadan ve düşük faiz ile büyüyen bir ekonomi politikası ortaya koymuştu. Bu politika dünyada sermaye hareketlerini ve ticareti arttıran bir etkide bulunmuştu. 2018 Trump iktidarı ile birlikte sermayenin merkeze çekilmesi, ABD’de yatırım artışı beklentileri, dünya çapında durumu değiştirmeye başladı. Bunun üzerine eklenen Covid-19 pandemisi, belirsizlik sebebiyle sermaye hareketlerini riskin düşük olduğu bölgelere iterken dünya ticaretinde de daralmaya yol açtı. 2018 ile birlikte sermayenin değişen yönelimleri Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler olarak adlandırılan ülkelerden sermaye çıkışları yaratırken, ABD gibi gelişmiş olan ülkelerde ise sermaye bolluğu ortaya koydu. Bu durum ise iki tarafta da enflasyon artışına yol açtı. ABD’ye giren dolarlar ile oluşan enflasyon, Türkiye’de ithalatın yüksek olması ve açık veren bir ekonominin maliyet yanlı bir enflasyona girmesine yol açtı. Bu eksende hükümetlerin uyguladığı politikalar sonucunda işler tam “düzeliyor” derken önce Covid-19 daha sonra Rusya-Ukrayna savaşının ortaya çıkması ve ABD ve AB ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımlar uygulaması ticareti daraltırken aynı zamanda dünya çapında var olan enflasyonist ortamı pekiştirdi.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN DURUMU VE SAVAŞIN ETKİLERİ

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bir dönem hariç olmak üzere giderek artan hacimli bir cari açık veren Türkiye ekonomisi yukarıda bahsettiğimiz, dünyadaki para hareketlerinin değişimleri gereği oluşan enflasyonist ortamdan en fazla etkilenen ülkelerden biri konumunda. Hali hazırda enflasyon ile büyüme gerçekleştirirken, dolar kurunun yükselmesi sonucu enflasyonun daha da şiddetlendiği, fiyatlar genel düzeyinin arttığı, asgari ve emek ücretlerinin değerinin düştüğü bir dönemde politikalarını bu eksene adapte etmeye çalışan Türkiye ekonomisi Rusya-Ukrayna savaşının etkilerini hissetmeye başladı bile. Dolar kurundaki artışı durdurmak adına ortaya çıkan Kur Korumalı Mevduat sistemi savaşın başlaması ve KKM faiz ödemelerinin yaklaşması ile birlikte oluşan beklentiler dolar kurunu tekrardan artışa sürükledi. Bu dönemde politikanın kısmen etkili olduğu ortada olsa bile savaşın ve yaptırımların şiddetlenmesi politikayı etkinsiz hale getirebilir. Bu eksenden değerlendirildiğinde ise AKP döneminde yaşanan en büyük ekonomik çöküş ortada duruyor.

Rusya’nın ihracatındaki ilk 5 ülke arasında Türkiye 21 milyar dolar ile 4. sırada yer alıyor. İthalatında ise 4,9 milyar dolar ile 5. sırada yer alıyor. Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği ürünler ise; Petrol gazları (%17,74), Petrol yağları (%15,31), Buğday ve mahlut (%8,39), Ham petrol (%6,77), Taş kömürü (%6,43), Diğer (%45,35) şeklinde.

Bunun yanı sıra turizm gelirleri açısından 5 milyar dolarlık Rusyalı, 2 milyar dolarlık Ukraynalı turist geliri söz konusu. Savaşın kızışması durumunda bu gelirlerde buharlaşmış olacak. Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren’in açıklamalarına göre Rusya ile 21 milyar dolarlık 150 projenin, Ukrayna ile 3 milyar dolarlık projenin devam ettiği görünüyor.

Rusyalı ve Ukraynalı turistlerin yanı sıra, Türkiye’nin Rusyalı turistleri getirmek için izleyeceği politika Avrupa ülkeleri tarafından “ondan gelirse biz gelmeyiz” şeklinde bir yaklaşımın ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Buğday, ayçiçek yağı, petrol fiyatlarındaki artışlar aynı zamanda Türkiye’nin dış açığını arttırmaktadır. 2022 Ocak ayında cari açık 7,11 milyar dolar olarak gerçekleşirken 12 aylık cari işlemler açığı 20,22 milyar olarak gerçekleşti. Fiyatlar genel düzeyinin artışın devam etmesi durumunda cari açık daha fazla artacak ve bu durum daha yüksek enflasyon, daha yüksek dolar kuru ve zaten eksi düzeyde olan TCMB rezervlerinin daha da azalmasına yol açacak.

Bununla birlikte Türkiye’deki risk priminin yüksek olması sermaye çıkışlarının önünü açarak bu durumu daha şiddetli hale getirebilir bir nitelik taşımakta.

Enflasyonla büyüyen ekonomi savaş durumunun şiddetlenmesi ile birlikte enflasyonla birlikte küçülmeye başlarsa ekonomik kriz özellikle emekçi sınıflar açısından (TÜİK verilerine göre GSYH’deki emek ücretlerinin aldığı payın daralması sebebiyle) daha da şiddetli geçecek.

Bu durumda Hükümet seçimler yaklaşırken krizin etkilerini hafifletmek adına kamu harcamalarını arttırmayı tercih ederse ve bu harcamalar üretken bir şekilde gerçekleşmezse bütçe açığını da arttırarak enflasyon üzerinde ek bir yük oluşturabilir.

Ek olarak Türkiye-Rusya arasındaki ticaretin büyük bir kısmını doğalgaz oluşturuyor. Avrupa’nın %45 gibi bir oranda enerji ihtiyacını karşılayan Rusya, Türkiye’nin %30’un üzerinde doğalgaz ihtiyacını karşılamakta.

Rusya SWIFT anlaşmasından çıkarılsa bile doğalgaz ticaretinin devam etmesini gerçekleştirmek için birkaç banka hala sisteme dahil durumda. Her ne kadar bir yaptırım furyası başlasa da AB ve ABD açısından Rusya’ya ambargo uygulamak tam olarak çıkarlı bir politika olarak gözükmemekte.

Türkiye ise yaptırımlar konusunda adım atmayarak, içerideki yağ fiyatlarının artışından sonra Erdoğan-Putin görüşmeleri sonrası ticaret gemilerinin hareket etmesi ve ülkeye gelmesi sonucu fiyat artışlarını bir ölçüde durdurmuş durumda. Gerçekten yağ kuyrukları ve kıtlığı olabilir mi sorusunun cevabını ise savaşın durumu ve yaptırımların büyüklüğü tarafından belirlenecek.

Ukrayna Rusya savaşında ateşkes ilan edilmesi, yapılan görüşmeler ve açıklamalar ile birlikte oluşan savaşın durma beklentisi doğrudan yükselen fiyatları durdurma eğilimi gösterdi. 7 Mart tarihinde 130 doların üzerine çıkan Brent Petrol, 15 Mart itibariyle 98 dolar seviyelerine düşmüş durumda.

Altın fiyatlarındaki artış ise “güven” hareketi üzerinden okunurken aynı zamanda beklentiler tarafından da şekillenmekte. Rusya’nın SWIFT’ten çıkarılması sonrası ticaret işlemlerine dolar yerine ne kullanılacağı sorusunun en önemli seçeneklerinden biri olarak altın duruyor. Bu durum ise altın fiyatlarının genel düzeyinin artmasına etki ediyor.

Sonuç olarak özetleyecek olursak zaten var olan ekonomik kötü gidişatın derinleşmesi Rusya-Ukrayna savaşının etkileri olarak karşımızda duruyor. Yani dolar kurunun artışı, enflasyon artışı, büyümenin azalması ve uzun vadede küçülme beklentisi, fiyatların artması sonucu cari açığın daha fazla artması ve ek olarak savaşın olduğu ülkelerden yapılan ithalat ürünlerinde yaşanabilecek kıtlık ve o ürünlerde ultra fiyat artışları olarak karşımızda duruyor.