Man Adası davasında yeni gelişme: Yargıtay kararı bozdu

Tazminat kararına hükmedilen Man Adası davaları Yargıtay tarafından bozuldu.

Man Adası davasında yeni gelişme: Yargıtay kararı bozdu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, daha önce tazminat kararına hükmedilen Man Adası davalarının Yargıtay tarafından bozulduğunu duyurdu. Çelik, “Man Adası davalarında da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu haklı çıktı ve kazandık” dedi.

Avukat Celal Çelik’in sosyal medyadaki paylaşımında, “Bu kez Yargıtay, Erdoğan’a ders verdi! MAN Adası davalarında da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu haklı çıktı ve kazandık! Suç işleyen sözde hakimlerce (3 davada) verilen yüzbinlerce TL’lik kararlar Yargıtay tarafından bozuldu! Kazanmaya ve ders vermeye devam edeceğiz! Sözümüz söz!” ifadesini kullandı.

Yargıtay’ın bozma kararında şu gerekçeler sıralandı:

“Cumhurbaşkanı ve yakınları diğer davacıların konumu ve tanınırlığı nedeniyle makul eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir”

“Ana muhalefet partisi genel başkanı olan davalının, kamuoyuna hitaben yaptığı birçok konuşmada davacı yakınları tarafından yurt dışına usulsüz para aktarıldığına ilişkin iddialarda bulunduğu, bu iddialarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülmüş olan soruşturmalara dayandırdığı anlaşılmaktadır. Konuşma, TBMM çatısı altında, parti grup toplantısı sırasında yapılmış olup siyasi niteliktedir. Bu durumda göz önünde bulundurulması gereken ilk husus, davanın taraflarının konumlarıdır. Bir yanda konuşmaların yapıldığı dönemde ana muhalefet partisi genel başkanlığı görevinde bulunan davalı, diğer yanda ise davacı seçilmiş Cumhurbaşkanı ve yakınları bulunmaktadır. Eleştirilerin hedefinde olan davacı Cumhurbaşkanı ve yakınları diğer davacıların konumu ve tanınırlığı nedeniyle makul eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir. Temsil ettiği seçmenlerinin talep, endişe ve düşüncelerini politik alana aktaran ve onların çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu açıktır. Bu sebeple ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlama, eğer bir siyasetçinin ve özellikle somut olayda olduğu gibi dönemin ana muhalefet partisi genel başkanının ifade özgürlüğüne yönelik ise dava konusu istemlerin çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerekmektedir.

“TARTIŞMADA KAMU YARARI BULUNMAKTADIR”

Olayımızda göz önünde tutulması gereken ikinci husus ise davalının konuşmalarında dile getirdiği iddiaların kamusal çıkarlarla ilgili olup olmadığıdır. Toplumu yakından ilgilendiren konuşmaların çerçevesinin baskın bir şekilde politik alanda kaldığı ve kamuyu ilgilendirdiği açıktır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı davacının yakınlarının adının geçtiği soruşturmaların ana muhalefet partisi lideri olan davalının sıkı ve yakın denetimi altında olması doğaldır. Bu nedenle de davacı tarafın şöhret ve itibarı ile davalının ifade özgürlüğünün çatıştığı mevcut davada dengelemenin yapılması sırasında kamunun menfaatlerinin gözetilmesi son derece önemlidir. Kaldı ki davalı, dava konusu konuşmasında doğrudan davacının ve yakınları olan diğer davacıların şahsını hedef almamış, konuşmasını esasen davacı Cumhurbaşkanı’nın siyasi kimliğine yöneltmiştir. Yapılan tartışmada kamu yararı bulunmaktadır.

“DAVACILARIN KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI OLUŞTURMUYOR”

Buna göre davaya konu söz ve ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kamu yararı içeren siyasi açıklamalar olup baskın şekilde politik alanda kalmaktadır. Demokratik toplumda müdahaleyi gerekli kılan bir hal söz konusu değildir. Aksine demokratik toplumun korunması ve çoğulculuğun sağlanması için ifade özgürlüğü kapsamında korunmalıdır. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarına göre de ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı ve davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturmadığından, davalının tazminat ile sorumlu tutulması yerinde görülmemiş, davanın tümden reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.”

Ne olmuştu?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Kasım 2017 tarihinde yaptığı grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ailesi ve yakın çevresinin Man Adaları’nda kurulu bir şirkete para transferi gerçekleştirdiğini söylemişti.

Bunun üzerine Erdoğan, oğlu Ahmet Burak Erdoğan ve Bilal Erdoğan, kızları Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Esra Albayrak, kardeşi Mustafa Erdoğan, eniştesi Ziya İlgen, dünürleri Özdemir Bayraktar, Sadık Albayrak, Osman Ketenci ve Orhan Uzuner avukatları aracılığı ile mahkemeye başvurarak 1 milyon 500 bin TL değerinde manevi tazminat davası açmıştı.

Anadolu 20’inci Asliye Hukuk Mahkemesi, 18 Temmuz 2018 tarihinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan ve ailesine toplamda 359 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetmişti. İstinaf Mahkemesi’nin ‘usulen bozma’ kararının ardından dosya yeniden yerel mahkemeye gönderilmişti.

Öte yandan, geçtiğimiz salı günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 28 Kasım 2017 tarihinde yaptığı grup toplantısındaki iddiaları nedeniyle de AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınlarına toplamda 197 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verilmişti.

Yeniden görülen Man Adası davasında da  142 bin lira tazminat ödemesine karar verilmişti.