Konya Hukuk Mektebi

Konya’da Mevlâna Müzesi yakınlarında bir konakta 1 Mart 1908 günü açılan okulun müdürlüğüne Meclis-i Maarif üyesi Emrullah Efendi getirilmişti. Emrullah Efendi, ‘tuba ağacı teorisiyle’ tanınan, dönemin en önemli eğitimcilerindendi.

Biliyorsunuz, kimi zaman Türkiye bilim ve/veya akademi tarihinde az bilindiğini düşündüğüm konuları yazıyorum. Bu kez Konya Hukuk Mektebi’nden, yani Darülfünun döneminde İstanbul dışında, Anadolu’da açılan ilk yüksek öğretim kurumundan söz etmek istedim. Kent-akademi ilişkisi açısından özel bir örnek olduğu kanısındayım.

1907’den önce sadece İstanbul’da hukuk mektebi vardı. Ancak, tek bir okul gereksinimi karşılayamıyordu. Bunun üzerine hazırlanan bir tezkire ile Selanik, Halep, Beyrut ve Konya’da birer hukuk mektebi açılması kararı verilmişti. Bunlar İstanbul Darülfünununa bağlı olacaktı. Daha sonra Halep’te kurulması planlanan okul ani bir kararla Bağdat’a kaydırılmıştır. Neyse, Konya’da Mevlâna Müzesi yakınlarında bir konakta 1 Mart 1908 günü açılan okulun müdürlüğüne Meclis-i Maarif üyesi Emrullah Efendi getirilmişti. Emrullah Efendi, ‘tuba ağacı teorisiyle’ tanınan, dönemin en önemli eğitimcilerindendi. Okul müdürü dışındaki hocalar, adliye memurları ve mahalli ulema’dan oluşturulmuştu. Ancak, eğitim kadrosu ile ilgili olarak mektebin son müdürü Refik (Kırış) Bey şunları söylüyordu:

“Konya Hukuk mektebinin kuruluşundan lağvına kadar heyeti idare ve talimiyesine teşkil eden bu zevatın bir kısmı, Müderris sıfatını haiz ve çoğu Şark ve Garp dillerinden birkaçını bilen, yüksek ahlak seciyeli, devirlerinin alim ve fazıl şahsiyetleri idiler.”

Okulun eğitim süresi dört yıldı ve sadece lise (idadi) mezunları kayıt yaptırabiliyordu. Okul o derece ilgi görmüştü ki, bir yıl sonra ilk bina dar gelmeye başlamış ve daha büyük bir yere taşınmıştı.

Okul, Konya’nın düşün yaşamına da ciddi katkılarda bulunmuştu. Kurulan Mekteb-i Hukuk Kıraathanesinde çeşitli kitap ve dergiler bulunduruluyor ve tartışma toplantıları düzenleniyordu. Gazete sütunlarında öğrencilerin ciddi tartışmaları da görülmeye başlamıştı. Örneğin Meşrık-i İrfan gazetesinde iki öğrencinin kısas ve işkence konusundaki tartışmaları yaklaşık yirmi sayı kadar sürmüştü. Yine aynı gazetenin matbaasında, biri özgün, diğeri çeviri iki hukuk kitabı basılmıştı. Okul mezunlarının öncülüğünde Müntesibin-i Hukuk Cemiyeti ve Dava Vekilleri Cemiyeti isimli iki dernek kurulmuştu. Öğrenci ve hocalar politik yaşamda da kendilerini göstermişler ve örneğin Girit’in işgali gibi olaylarda mitingler düzenleyip, buralarda konuşmalar yapmışlardı.

Konya Hukuk Mektebi’nin hiç kız öğrencisi olmamıştır. Okuldan on yıl içinde mezun olan 134 öğrencinin yirmi tanesi Müslüman değildi. Selanik ve Bağdat’ın işgal edilmesiyle buradaki öğrenci ve hocaların bir kısmı Konya Hukuk Mektebi’ne gelmişti.

Okulun bir darülfünuna/üniversiteye dönüşebileceği düşünülürken, Birinci Dünya Savaşı ve Mondros Mütarekesinin ardından yaşanan sıkıntıların arasında 1919 yılında kapatılmıştır.

Türkiye üniversite tarihinde bence önemli bir yeri olan bu değişik deneyimin bilinmesi gerektiği kanısındayım.

Not: Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara bakılabilir; ben çok yararlandım.

-Arun F. Muallim Refik Kırış Hayatı ve Eserleri. 1968.

-İhsanoğlu E. Daülfünun. IRCICA, 2010.

-Semiz Y. Dünden Bugüne Selçuk Üniversitesi. Selçuk Üni., 2015.

-Yılmaz Y. Konya Hukuk Mektebi.

(https://web.archive.org/web/20210603230006/https://hukukkitapligi.com/2021/05/31/konya-hukuk-mektebi-1908-1919/ )