Komünistlerden Sancaktepe'de eylem: Onlar özelleştirdi, biz kamulaştıracağız

Türkiye Komünist Hareketi Sancaktepe İlçe Örgütü, hayat pahalılığı ve özelleştirmelere karşı "Onlar özelleştirdi, biz kamulaştıracağız" diyerek bir basın açıklaması düzenledi.

Komünistlerden Sancaktepe'de eylem: Onlar özelleştirdi, biz kamulaştıracağız

Özgür Doğan Özkök

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Sancaktepe İlçe Örgütü, özelleştirme politikalarına karşı kamulaştırma çağrısıyla “Haramilerin saltanatını yıkalım” diyerek eylem düzenledi.

“Onlar özelleştirdi, biz kamulaştıracağız” yazılı pankart ve sloganlarla yürüyüş düzenleyen komünistler, Demokrasi Caddesi üzerinde toplandı.

Burada bir konuşma yapan TKH Merkez Komite Üyesi Ahmet Tarık Yenil, ülkenin birçok noktasında devam eden işçi direnişlerine vurgu yaptı. Yemeksepeti, Trendyol, Migros, Hepsiburada, Getir, Farplas ve son olarak bugün Aliağa‘da gemi söküm sektöründe çalışan işçilerin eylemlerini hatırlatan Yenil, direnen işçilerinin kazandıklarını belirterek “Mücadele etmeyi ertelemeyin, devretmeyin. Sandığı beklemeyin” ifadelerini kullandı.

Tencere tava ve ıslık seslerinin eşlik ettiği eylemde daha sonra basın açıklaması okundu. Açıklamada, ülkede yılbaşından bu yana emekçilerin üzerine karabasan gibi çöken hayat pahalılığının elektrik zamları ve doğalgaz zamları ile birlikte “yaşam savaşına” dönüştüğü belirtildi.

Faturalardaki artışların tam bir soygun halini aldığı vurgulanan açıklamada “Cengiz, Limak, Kolin, Zorlu, Enerji-Sa gibi şirketler kamu kurumlarından ortalama kilowatt saatini 34 kuruşa satın aldıkları elektriği, konutlara kilowatt saatini 137 kuruş ile 206 kuruş arasında fiyatlar ile satmaktadır. Bu soyguna zemin hazırlayan sermaye sınıfının aç gözlülüğü ve düzen partilerinin özelleştirme politikalarıdır” denildi.

Emekçilerin bu düzene mahkum olmadığının altı çizilen açıklamada “Bu düzen değişmeli, para babalarının saltanatı yıkılmalıdır!” çağrısı yapıldı.

Basın açıklamasının tamamı şöyle:

“Basına ve Emekçi Halkımıza

Ülkemiz yeni yıla zamlarla girdi. Yılbaşından bu yana emekçilerin üzerine karabasan gibi çöken hayat pahalılığı, elektrik zamları ve doğalgaz zamları ile “yaşam savaşına” dönüştü.

Emekçilerin en büyük gider kalemini oluşturan kira, faturalar, ulaşım ve temel gıda harcamaları yeni yılla birlikte bizler için lükse dönüşmüş durumda.

Kirayı ödemek için kombiyi, elektriği kısmak, faturaları ödemek için mutfak masraflarından kısmak emekçiler için bir yaşam tarzına dönüşmüştür artık!

Uzun bir zamandır ağır bir işsizlikle kendini gösteren kriz, bugün kur-enflasyon-faiz göstergelerinde yaşanan değişimle karşımıza çıkarken toplumda yoksullaşma, gelir adaletsizliğinin derinleşmesi, hayat pahalılığı, işsizlik ve gelecek kaygısıyla somutlanıyor.

Dış borca dayalı, sıcak paraya bağımlı ve inşaat odaklı ekonomi politikası ülkeyi emperyalist tekellerin ve sermaye sınıfının yağmasına açmış, Hazine rezervleri tüketilmiş, toplanan vergiler sermaye sınıfına kaynağa dönüşmüş, başta yandaşlar olmak üzere sermaye sınıfı palazlanmış, üretimin yerini rantiye almış, Türkiye sıcak para adına uyuşturucu ticaretinin merkez üssü haline getirilmiş, tarım çökertilerek dışı bağımlı kılınmıştır.

Yeni yıl ile birlikte elektrik ve doğalgaz faturalarındaki artışlar ise tam anlamıyla bir soyguna dönüşmüştür. Cengiz, Limak, Kolin, Zorlu, Enerji-Sa gibi şirketler kamu kurumlarından ortalama kilowatt saatini 34 kuruşa satın aldıkları elektriği, konutlara kilowatt saatini 137 kuruş ile 206 kuruş arasında fiyatlar ile satmaktadır.

Bu soyguna zemin hazırlayan sermaye sınıfının aç gözlülüğü ve düzen partilerinin özelleştirme politikalarıdır.

Yıllardır özelleştirmelerin ve serbest piyasanın, ucuz, kaliteli ve kesintisiz elektrik sunacağını iddia edenler bugün dönüp günlerce elektriksiz kalan Isparta’ya ve soğuktan donarak ölen yurttaşımıza baksınlar. İddiaların aksine özelleştirmeler pahalı, kalitesiz, çevre ve insanlık düşmanı bir tablo yaratmıştır.

Biz komünistler yıllardır söyleriz: Özelleştirme politikalarını savunanlar halkın çıkarlarına düşman, halka düşmandır!

Özelleştirme suçunda aslan payı AKP iktidarına ait. 1986 yılından bugüne değin 200’e yakın kamu kuruluşunun yüzde 88 i AKP döneminde yerli yabancı sermaye gruplarına peşkeş çekildi.

Babalar gibi neleri satmadılar ki; Sümerbank, Tekel, TÜPRAŞ, SEKA, İsdemir, Kardemir, Eti Maden işletmeleri, Petkim, Telekom, Çimento fabrikaları, Petrol Ofisi, TÜGSAŞ, 18 adet elektrik dağıtım şirketi ve daha adını sayamadığımız nice kamu kuruluşu.

Enerji zamları, kesintiler ve çevre katliamları göstermektedir ki enerji üretimi ve dağıtımı kamu eliyle yapılmalı, özelleştirilen kamu kurumları derhal devletleştirilmelidir.

Emekçilerin zamlara karşı çığ gibi büyüyen tepkisinden korkan AKP, hem patronlara hem de emperyalist tekellere verdiği sözü tutmak için sektörün patronlarıyla bir araya geliyor. Patronların kârları korunsun diye emekçilerin yaşamına göz diken AKP, emekçi halkın gözünü boyayarak konuyu geçiştirmek istiyor. 

Elektrik faturalarının iki kat arttığı bir dönemde yapılacak her türlü düzenleme “kârdan zarar” mantığına dayanmaktadır. 

Elektrik zamlarına çözüm, AKP’nin gündeme getirdiği “yeni düzenleme” olamaz. Elektrik sektörünü özelleştirerek patronların ve tekellerin insafına bırakan AKP iktidarı, bugün tam boy çuvallamıştır. Özelleştirmeyi savunan eski-yeni tüm iktidar sahipleri ve patronlar bu tablonun sahibidir. 

Zamları dolar kurundaki artışla ve borçlarla açıklayan sektör temsilcilerine hatırlatmak isteriz: İşçi sınıfının patronlara ve iktidara borcu yoktur! Sizin ise emekçi halka borcunuz bulunmaktadır! Elektrik sektöründe zamlara karşı tek çare, sektörün yeniden kamulaştırılmasından geçmektedir. 

Sektörde yaratılan borçlar ise bugüne değin sektörden milyar dolarlar kazanan Çalık’ın, Sabancı’nın ve diğer patronlarındır! Emekçilerin cebinden tek bir kuruş daha çıkmayacak!

Bizler bu yağma düzenine mahkum değiliz!

Para babalarının çıkarları ve onların siyasi partilerinin yalanları halkımız için mutlak bir yoksulluk yaratmıştır. 

Ocak ayında asgari ücrete yapılan artış zam yağmurları ile bir ay içerisinde erimiştir. Dikiş tutmaz maliye yönetiminin yeni bakanının ifadesine göre ise Mart Şubat’tan, Nisan Mart’tan daha kötü geçecek.

Yalnız yaşayan işçiler, emekliler, tek kişinin çalıştığı aileler artık açlık sınırı altında yaşamaktadır.

İki kişinin çalıştığı aileler artık yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Gençlerimizin geleceğe dair umutları yitip gitmiş, AKP’nin yaşattığı bu karanlık tablodan çıkışı ülke dışında aramaya başlamıştır.

Maaşlarımızın enflasyon karşısında eridiği,

Gıda fiyatlarının uçup gittiği,

Tüm emekçilerin vergilerinin ve bu ülkeye katkılarının zenginlerin milyon dolarlarının kur garantisi olarak sunulduğu,

İnsanlarımızın açlık ve yoksulluk sınırlarının altında yaşadığı bir düzene layık değiliz.

Zamlara, şişirilmiş faturalara, hayat pahalılığına karşı sözümüzü söylemek,

Gözü doymaz para babalarının çıkarlarına karşı çıkmak,

Her krizin faturasını emekçilere kesen AKP’ye ve sermaye düzenine karşı mücadele etmek için sokaktayız!

Taleplerimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz:

– Zamlar geri alınmalıdır.

– Özelleştirilen bütün kamu kuruluşları acilen kamulaştırılmalıdır.

– Bütün yurttaşların insanca yaşayabilecekleri ücret hakkı esas alınmalıdır.

Kaynamayan tenceresini, boş kalan tabağını, ödeyemediği faturasını alıp gelen emekçi kardeşlerimiz, bu düzene mahkum değiliz.

Bu düzen değişmeli, para babalarının saltanatı yıkılmalıdır!

Yaşasın emekçilerin eşitlik mücadelesi!

Bu Memleket Bizim!

Yaşasın Emek, Bağımsızlık, Laiklik ve Sosyalizm!”