Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Bir karabasandan milletin kurtulması lazım

Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Kerem Kırçuval’ın sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Bir karabasandan milletin kurtulması lazım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; TV 100, Show Radyo ve Radyo Viva ortak canlı yayınında gazeteci Kerem Kırçuval’ın sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu’un konuşmasındaki öne çıkan başlıklar:

BU, BEN MİYİM BİR BAŞKASI MI BİLMEM

Aslında yaptığım tanım sağduyulu her insanın kabul edeceği tanım. Cumhurbaşkanı dediğiniz kişinin 84 milyonu kucaklaması lazım. Cumhurbaşkanı dediğiniz kişi toplumlarının inanç, kimlik ve yaşam tarzlarına saygı duyması lazım. Cumhurbaşkanı dediğiniz kişi, günün 24 saati konuşmaz. Çok önemli günlerde, toplumun dikkatini çekmek için konuşur.

ELBETTE HABERİM VARDI

Erdoğan İstanbul’u kaybetmeyi içine sindiremedi. İstanbul’un rantından yararlanıyordu. Kişisel, toplumsal çıkar ve AK Parti’nin büyük ölçüde oradan beslendiğini biliyorduk. Vardı ya meşhur konuşması. ‘Kupon arazi satacaksanız önce benim haberim olacak’ diye. İş kupon araziye kadar düşmüştü. İstanbul’u Ekrem Beyin kazanması hazmedemeyecekleri bir kayıp oldu. Ekrem Bey kazanmanın ötesinde başarılı bir Belediye Başkanlığı performansı da sergiledi. Duran bütün metro yatırımlarına kaynağı buldu, sözleşmeleri imzaladı, dünyada böyle bir metropol yok; 10 ayrı yerde 10 metro inşaatını birden başlattı. Bunu da hazmedemediler. Yoksuzlukların üzerine gitti. Yolsuzluklar bugünlerde çok tartışılır. AK Parti’nin yönetiminde yer alan pek çok kişinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden dolar bazında burs alarak yurt dışına gittikleri ve bunların belediyede çalışmadıklarını… Belediyenin nasıl yağmalandığını da ortaya çıkardı Ekrem Bey. Bundan da rahatsız oldular. Müthiş yolsuzluk dosyaları vardı. İçişleri Bakanı devreye girdi, ‘yolsuzluk dosyalarını bize verin, biz denetleyeceğiz’ dedi. Aldı ve dosyaları hasırın altına koydular. Orada bekliyor. Ekrem Bey üzerinde baskılar kurmaya çalıştılar. Kar yağışı oldu, doğru. Her kar yağışından sonra kentte olağanüstü bir durum vardır. Ekrem Bey daha önceden verilen bir söz, kendisi İstanbul’a gelmiş büyükelçi, o yemeğe katılması; elbette haberim vardı. Ekrem Bey önemli kararlar alırken doğal olarak Genel Başkan’a bilgi verir. Kaldı ki Ekrem Bey gidip dozerin başında mı duracaktı? Hayır, zaten yönetiyor. İstanbul’dan çok şeyin konuşulması lazımdı; binlerce kişi havaalanında slogan attılar. Binlerce kişi Türkiye’nin itibarını sorguladı, Türk Hava Yolları’nın ne kadar yetersiz olduğunu gördü, kötü bir havaalanı gördü. Bunlar hiç konuşulmadı, Ekrem Beyin yemeği konuşuldu, kıyamet buradan koptu niye? Karayollarına ait olan aks da tıkandı. Karayollarına ait olan aks tıkanınca açmak için Sayın Vali, Ekrem Beye telefon edip ‘buraları da açar mısın?’, oralar da açıldı…

DİNLENDİĞİMİZİ SÖYLÜYORDUM. AMA İZLENDİĞİMİZİ DÜŞÜNEMİYORDUM

Dinlendiğimizi söylüyordum. Ama izlendiğimizi düşünemiyordum. Bu kadar da olmaz diye. MOBESE de gösterdi ki hem telefonlarımız dinleniyor hem izleniyoruz diye. Bakın bu da devletin parti devletine dönüştüğünü gösteriyor. Halkın devleti olmaktan çıkmış, liyakatli devlet olmaktan çıkmış. Bir kişinin ve ailesinin egolarına teslim olmuş devlet yapısına, bürokrasinin buna döndüğünü görüyoruz. O nedenle bürokratlara çağrı yaptım. Siz kalkıyorsunuz, izliyorsunuz bunu servis ediyorsunuz. Suç mu, evet suç. Suçun üstüne giden var mı, yok.

SONBAHARDA SEÇİM İHTİMALİ YÜKSEK

Türkiye seçim yaşayabilir. Ben sonbaharda bir seçim olabilir diye düşündüm. Kıştan çıkarken bir seçimi tercih etmez Erdoğan. Sonbaharda seçim yapma ihtimali yüksek, taban fiyatlar filan vererek. Bunu yapmak isteyebilir. Ama dediğim gibi sonuçta tercih kendisine ait. Sandık gelecek milletin önüne.

ADAY OLSUN, MİLLET BOYUNUN ÖLÇÜSÜNÜ VERECEKTİR

Yok. Hayır. Aday olmak istiyorsa gelsin olsun. Millet boyunun ölçüsünü verecektir. Bir karabasandan milletin kurtulması lazım.

ORADAN TESLİM ALINMIŞTIR, BAHÇELİ

Devlet Bahçeli, önce şeyi bekliyor; Siyasi Partiler Yasası’ndaki baraj düşecek mi, en büyük beklentisi o. Düşmezse baraj altında kalıyor. (Yasa gerekiyor?) Erdoğan da bir türlü çıkarmıyor. Barajın inmesi bir günlük iş. Kaç aydır konuşuluyor. İnmiyor bir türlü baraj. Niye inmiyor? Getirsinler. Seçim kanunu filan maddesindeki baraj yüzde 10’dan yüzde 7’ye indirilmiştir, nokta. Oradan teslim alınmıştır Bahçeli. ‘İndirmem’ diyor. İndirilmesi lazım değil mi, basit bir şey aslında. Nerede bu mutabakat? Cumhur İttifakı, getirsinler… Biz 7’yi de yüksek buluyoruz. Gelişmiş ülkelerde oran kaçsa bizde de o olmalı. Böyle bir baraj koymak doğru değil. Milletin iradesine ipotek koymaktır.

KİME DİLİNİ KOPARIRIZ DEDİN?

Sesi de güzel, şarkıları da güzel. Bir haksızlık yapıldı, o da gündem değiştirmek amacıyla. 4-5 yıl önceki şarkıyı getirdiler. En son beyefendi ‘Adem ile Hava’ya dil uzatanın dilini koparırız’ dedi. Sonra kalktı aynı kişi dedi ki, ‘Ben bunu Sezen Aksu için söylemedim.’ Kimin için söyledin?

HAKİMLER VE SAVCILAR KURULU’NU SARAY TESLİM ALMIŞ DURUMDA

Neden savcılar suçun üstüne gidemiyor, yarın sürülebiliriz diye. Cesaretsizlik nereden kaynaklanıyor? Hakimler ve Savcılar Kurulu’ndan kaynaklanıyor. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu Saray teslim almış durumda. Siz bir savcıyı getirip, Yargıtay’daki dosyanın altına imza atmadan, o kısa zamanda Anayasa Mahkemesi’ne üye atıyorsanız, orada sorun var demektir. Yargı orada tıkanmış demektir, bir kişi ve ailesine teslim olmuş demektir. Böyle bir yapı içinde ‘demokrasi vardır’ diyebilir misiniz, güçler ayrılığı ilkesi vardır diyebilir misiniz?

ERDOĞAN’IN ATADIĞI BAKAN YARDIMCISI PARTİ KOMİSERİDİR

Kabineye gerek yok efendim, Erdoğan var. Ne kabinesi? Erdoğan böyle söylemlere asla tahammül edemez. Düşünebiliyor musunuz, Sağlık Bakanı’na ‘Ne söyledin?’ diyor; ‘Efendim sizin bilginiz dışında biz bir şey söyler miyiz?’ Bu ne demektir? İrade yoksunluğu demektir, devlet yönetiminde. Devlet yönetiminde bir bakan ‘Benim iradem yoktur, her şey oraya bağlıdır’ derse bakanlığa Ali gelmiş, Veli gelmiş ne fark eder. Kaldı ki Bakanların bir fonksiyonu yok. Bakanlarda parti komiseri var. Erdoğan’ın atadığı bir bakan yardımcısı. Parti komiseridir orada. Bütün talimatlar parti komiseri üzerinden gider. Parti komiserine talimat verir parti komiseri yapar. ‘Ne için bakan’ diyeceksiniz o zaman. Yasaya göre bakan olması lazım. Oraya da birisini oturtuyorlar. ‘Sen buraya oturacaksın, senin adın bakan. Sen otur, Saray’dan verilen talimatların gereğini yap. Personele sakın dokunma. Personelden sorumlu olan parti komiseri var. O atamaları yapacak’. Düzen bu.

SURİYE İLE BARIŞACAĞIZ

Mavi Vatanı koruyacağız, büyüteceğiz. Tereddüdümüz yok. Onunla ilgili yasal düzenleme geldiği zaman parlamentodan geçti. Biz de ‘evet’ dedik. Libya ile ilişkilerimizin düzelmesi lazım. Libya’da taraf olduk. Libya’da iki tarafı barıştıran taraf olmalıydık. Türkiye daha yukarıda olmalıydı. Türkiye Arap dünyasında sorun varsa çözüm için başvurulan hakem ülke olarak konumlandırmıştı. Şimdi biz bu ülkeler içinde taraf olmaya başladık. Suriye ile barışacağız. Suriye ile bütün sorunları çözeceğiz. Türkiye’deki Suriyeli kardeşlerimizi de Suriye’ye; ‘yolunu, fabrikanı, köprünü yaptık. Kendi ülkene git. Senin can ve mal güvenliğini de sağlayacağız.’ Bunu yapacağız sonra Suriyeli kardeşlerimiz kendi ülkelerine gönüllü gidecekler. Suriye’deki bütün mağduriyetleri gidereceğiz, barışı sağlayacağız.