İlerici gençlik ülkenin umududur

İktidar, nefret dilinin panzehiri olan sanat etkinliklerine katılan kalabalıklardan ürküyor. Müziğe, eğlenceye, festivallere getirilen yasaklarla sevginin ve barışın dili koparılmak isteniyor.

Genç insanlara özgü ayırt edici simgeler, tutumlar ve davranışlar içeren gençlik kültürü toplumda egemen olan yetişkin kültüründen farklılaşıyor. Genç nüfusun geneline ilişkin değerler ve normlarla tanımlanan gençlik kültürü kavramı, aynı zamanda az sayıda gencin idealleriyle, pratikleriyle biçimlenen alt ve aykırı kültür grupları için de kullanılıyor. Modern dönemi simgeleyen sanayi kapitalizminden postmodern dönemin dijital kapitalizmine uzanan süreçte teknoloji, yaşamın ritmini hep genç nüfus lehine belirledi. Özellikle her şeyin geçiciliğini kutsayan tüketim ekonomisinin sürdürülebilirliği açısından gençlik kültürü büyük önem taşıyor. Özendiğini taklit etmek isteyen genç insan, medyatik ünlülerin söylemlerine, tavırlarına ve dış görünüşüne ilgi duyuyor. Özellikle 13-19 yaş arası genç için rol modeliyle özdeşleşme çabası kimliğini oluşturma sürecinde etkili oluyor. Küresel markalar pazarlama iletişimi stratejilerini genellikle gençler ve genç yaşamaya özenenler üzerine kuruyor.

Kapitalist ideolojinin hegemonyası altındaki gençlik kültürünü kimi zaman da siyasal değişim isteyen gençlik hareketleri biçimlendiriyor. Örneğin 1920’ler ve 1960’lar dünya gençlerinin kendi giyim tarzlarını, sloganlarını, müziklerini, sanatsal ifade biçimlerini özgün kıldığı olağanüstü dönemlerdi. Wall Street yakınındaki Zuccotti Parkı ve Taksim Gezi Parkı direnişlerini de 2000’leri kucaklayan gençlik hareketleri olarak anımsamak gerekiyor. Bunlar, toplumsal yenilenmenin ve değişimin doğum sancıları olarak değerlendirilmelidir.

Görece az sayıda genç insanın yer aldığı alt ve aykırı kültür grupları egemen kültürle  bağdaşamıyor. Alt kültür grubundaki gençler toplumu kuşatan başat değerleri kısmen kabullense bile kendi grup değerlerini savunmaktan geri durmuyor. Aykırı kültürü temsil eden gençlik oluşumları ise daha uzlaşmaz, kimi zaman da şiddete yatkın özellikler taşıyor. Bunlar, farklı ideolojik gerekçelerle otoriteye ve egemen anlayışa tümden karşı çıkıyor (Hippiler, punklar, dazlaklar, vb.)[1].

Günümüzde sınıfsal ve etnik ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, işsizlik, cinsel yönelim gibi etmenler alt ve aykırı gençlik kültürlerinin doğasını belirliyor. Dolayısıyla genç insanların kültürel tutumları ve davranışları çoklu gençlik kültürüne bağlı olarak çeşitleniyor.

İktidar gençleri hiçe sayıyor

Gençler, gerçek ya da sanal olarak katıldıkları iletişim ortamlarında benzerleriyle beğeni ve anlayış ortaklığı kurarak toplumsallaşıyor. Müzik de bu ortaklığın sağlanmasında çok önemli bir yer tutuyor. Genç insanlar, hayranlık duydukları sanatçılarla özdeşleşiyor, onların şarkılarıyla duygu dünyalarını anlamlandırmaya ve kimliklerini inşa etmeye çalışıyor. Bu gerçeği ıskalayan iktidar ise konserleri ve festivalleri yasaklayarak gençlerden oluşan geniş bir seçmen kitlesini kendinden iyice uzaklaştırıyor. İlerici gençlik, özgürlük alanlarını daraltan Cumhur İttifakı’ndan hiç haz etmiyor. Gelecek seçimlerde 6 milyon genç insan, ilk kez sandığa gidecek. Gezici Araştırma Şirketinin yaptığı anketlerin sonuçları, 18-25 yaş arası Z kuşağı diye adlandırılan seçmen kitlesinin yaşam tarzı, ifade özgürlüğü ve medya üzerindeki baskılara şiddetle karşı çıktığını gösteriyor. Bu gençlerin yüzde 80’ninin iktidara oy vermeyeceği öngörülüyor [2].

Yasaklar gençleri terbiye etmiyor

İtaat kültürünü meşru kılmak için yaygınlaştırılan yasaklar gençlerin özgürlük taleplerini daha da kışkırtıyor. Özellikle modern yaşamı içselleştirmiş metropolde yaşayan genç kitleyi kindar ve dindar kılmak olası değil. Gençlerin çoğu sokak çatışmalarına değil konser, festival gibi sokak etkinliklerine ilgi duyuyor. İktidar, nefret dilinin panzehiri olan sanat etkinliklerine katılan kalabalıklardan ürküyor. Müziğe, eğlenceye, festivallere getirilen yasaklarla sevginin ve barışın dili koparılmak isteniyor.

Pandemi bahanesiyle yürürlüğe giren müzik yasakları sistematik bir uygulamaya dönüştü. Yalnızca Grup Yorum gibi devrimci müzik yapanlar değil, medyatik pop şarkıcıları da artık hukuk dışı kararlarla cezalandırılıyor.

İktidar, gençlerin bireysel hak ve özgürlüklerini her fırsatta çiğniyor. Örneğin yanında getirdiği bir şişe birayla konser alanına sokulmayan 20 yaşındaki reşit gençten sandığa gidip özgür iradesiyle oy kullanması isteniyor… Ülkedeki marketlerde, kafelerde, kulüplerde serbestçe satılıp içilen bira, konsere girmeyince dini değerler korunmuş oluyor (!)  Bu çağda gençleri din kisvesi altında yasaklarla terbiye etmeye çalışmak abesle iştigaldir. Haram denen içkiden alınan verginin helal sayılması da başka bir garabettir.

Fanatik seçmenine yaranmak için giderayak gemi azıya alan iktidar, muhalif gençleri  ibreti alem için yasaklarla cezalandırıp oylarını koruyabileceğini var sayıyor. Anımsanacağı gibi Y Kuşağı , tek adamın tepeden bakışına da, yaşam tarzı dayatmalarına da Gezi direnişiyle güçlü bir yanıt vermişti. Bu kez de Z kuşağı, Y kuşağıyla el ele sandığa gidip siyasetin huysuz ihtiyarlarını tarihe gömecek. Gençlik kültürü, Erdoğan saplantılı dayıları, teyzeleri tasfiye ettikten sonra ideolojik mücadele yeniden önem kazanacak. Türkiye, ilerici gençleriyle gençleşecek.

[1] Modern Toplumsal Düşünce Sözlüğü, (2008),  ed. William Outhwaite, çev. Melih Pekdemir, İletişim Yayınları, sf. 305.

[2] https://tr.euronews.com/2022/07/05/turkiyede-ilk-kez-oy-kullanacak-6-milyon-genc-erdoganin-kaderini-belirleyebilir

 

Yazarın Diğer Yazıları
Tinsel yolculuklar 22 Mart 2024