Hafıza-i Beşer | 24 Ocak 1980: Neoliberalizmin Türkiye’deki başlangıcı

Netice itibari ile bugün Türkiye neredeyse her şeyini ithal eden bir ülke haline geldi.

Hafıza-i Beşer | 24 Ocak 1980: Neoliberalizmin Türkiye’deki başlangıcı

12 Eylül 1980 faşist darbesi ile ancak uygulanabilme ortamı bulmuş; Türkiye’nin son 41 yılının ekonomi-politiğidir. İkameci ithalatın, sosyal devlet politikalarının teker teker rafa kaldırılarak, ülkenin küresel sermayenin parçası olduğu, krizlerle sallandığı kararlardır.

1980 öncesi karaborsacılık, üretim azlığı ve ekonomik istikrarsızlık gibi yapısal problemlerin, devletin kamu yararına yaptığı yatırımlardan elini çekmesiyle ücretlerin düşürülmesi gibi yollarla önlenebileceği zihniyeti; grev yasağının, örgütsüz, güvencesiz bir yaşamın miadı, vatandaş olmanın tüketici olmakla yer değiştirdiği bir dönemin başlangıcıydı.

Emekçilerin aleyhinde gelişen bu süreç, sermayeyi elinde tutanların da karınaydı. O dönem Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu Başkanı Refik Baydur, ‘Bugüne kadar hep onlar güldü, artık gülme sırası bizde’ dedi.
3 Ekim 1980’de Vehbi Koç Kenan Evren’e yazdığı mektubunda ‘militan sendikacılar için gerekli tedbirlerin alınması’ ve ‘TKP’ye karşı uyanık olunması, teşebbüslerinin engellenmesi gerektiği’ yazıyordu…

24 Ocak kararları ile üretimin sınırlandırılması, sıcak paranın gelişip büyümesi, KİT’lerin satılması ve fabrikaların özelleştirilmesi yavaş yavaş üreten ekonomiyi ortadan kaldırdı. Netice itibari ile bugün Türkiye neredeyse her şeyini ithal eden bir ülke haline geldi. IMF ve AB ile yapılan anlaşmalarla öne sürülen ‘uyum’ başlıklarının sürece hız ve meşruiyet verdiği de ortada.