"Gezi Direnişi, bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeydir"

"Gezi Direnişi, bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeydir. Gezi direnişi, bu ülkenin toplumsal kaynaklara, doğal varlıklarına, çocuklarına, geleceğine, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine, çocuklarının geleceğine, mutlu bir yaşama olan inancı ve bu uğurda Türkiye’nin dört bir tarafında sesini yükselttiği bir itiraz hareketidir."

TMMOB, Gezi Davası tutuklularının cezaevindeki 200’üncü günü nedeniyle bugün İstanbul, Ankara, Adana, İzmir başta olmak üzere 18 farklı şehirde basın açıklaması yaptı.

TMMOB Ankara Koordinasyon Kurulu tarafından Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde yapılan ortak açıklamayı, Kurul Sekreteri Seyit Ali Korkmaz okudu.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Gezi Davası karar duruşması üzerinden 200 gün geçti. Aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu Üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu 7 arkadaşlarımız 200 gün, Osman Kavala ise bin 937 gündür cezaevinde.

Hukuksuz tutuklama kararlarının verildiği günden itibaren başlattığımız ve bugün 200. gününe giren Adalet Nöbetleri vesilesiyle bir kez daha kararlılıkla belirtiyoruz: TMMOB ve bağlı odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız ve bu ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi’ye sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Halka ait olan her şeyi korumak ve kamu yararını savunmak; mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevleri arasındadır. İstanbul’un en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi’nin park olarak kalması için mücadele etmek, mesleki etik ilkelerimizin bir gereğiydi. 2013 Haziran’ında, sadece kamusal alanlarımızı değil iktidarın baskı politikalarını, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınmasını, ülkemizin geleceğinin karanlığa gömülmesini de gündemimize alarak mücadele ettik.

TMMOB, ülke sorunlarını meslektaşlarımızın yaşadığı sorunlardan bağımsız görmeyen bir anlayışla hareket etmektedir. Mühendis, mimar ve şehir plancıları da bu anlayışla toplumun ortak değerlerinin yok edilmesine karşı; kadına, farklı cinsel yönelimlere, sanata, kültüre yönelik gerici saldırılara karşı omuz omuza mücadele etmiştir. Gezi direnişi, toplum olmanın doğal bir sonucu olarak ülkenin dört bir yanında vücut bulmuş, Cumhuriyet tarihinin en önemli direnişlerinden birisi olmuştur.

AKP iktidarı, toplumsal direnişimizi defalarca yargılamaya, karalamaya çalışmış, Gezi’yi düşmanlaştırmaya çalışmıştır. Uzun süren hukuksuzluk zinciri içerisinde, kendi partilerinin milletvekili aday adayı olan bir yargı mensubu üzerinden arkadaşlarımız nezdinde Gezi’yi tutsak etmeyi, yalnızlaştırmayı amaçlamıştır. Arkadaşlarımızın nezdinde milyonların örgütlülüğü, milyonların talebi hapsedilmek istenmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen Gezi direnişini toplum vicdanında ve bilincinde lekelemeyi başaramamışlardır. Gezi Davası’nda verilen cezaların siyasi cezalar olduğu, hukuk sınırları içerisinde olmadığı, tüm toplumun bildiği ve kabul ettiği bir gerçektir. Gezi Davası’nda verilen cezaların gecikmeksizin iptal edilmesi gerekmektedir.

Tutukluluğun 200. gününde bir kez daha sesleniyoruz: Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Gezi’den ve arkadaşlarımızdan elinizi çekin. Karanlığa teslim olmayacağız, biz kazanacağız, Gezi kazanacak.”

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise şunları söyledi:

“Gezi Davası’nda mahkum edilen ve şu an cezaevinde tutuklu bulunan arkadaşlarımızın cezaevine gönderilmesinin üzerinden tam 200 gün geçti. Türkiye tarihinin en baskıcı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Siyasi iktidar gibi düşünmeyenlerin hedef alındığı bir dönemden geçiyoruz. İlk günden itibaren ifade ettiklerimizi bir kez daha ifade etmek isterim. Bu dava, hukuki bir dava değildir, tamamıyla siyasi bir davadır. Şu anda 200 gündür hapishanede tutulan arkadaşlarımız, Anayasa’nın 135’inci maddesi ile kurulmuş TMMOB’nin yöneticileridir.

Bizler, bu nöbetleri, arkadaşlarımızın haklı mücadelesini desteklediğimizi belirtmek için, arkadaşlarımızı yalnız bırakmadığımızı belirtmek için, Anayasa’nın ve yasanın bize verdiği görevleri yapmaktaki ısrarımızı tüm halkımıza göstermek için, hakkımızı ve hukukumuza sahip çıkmak için tutuyoruz. Biz, bu nöbetleri, o mahkeme salonlarındaki cesur duruşlarını yansıtan fotoğrafları ile bir arada olmak bizlere onur verdiği, gurur verdiği için tutuyoruz. Arkadaşlarımız, 200 gündür cezaevinden bizlere mektuplar yazıyor; onların yazdığı mektuplar bizlere moral veriyor. Bizim tuttuğumuz nöbetler ile burada verdiğimiz mesajlarla arkadaşlarımızın da moralini diri tutmak için bu nöbetleri tutuyoruz.

Gezi direnişi, bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeydir. Gezi direnişi, bu ülkenin toplumsal kaynaklara, doğal varlıklarına, çocuklarına, geleceğine, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine, çocuklarının geleceğine, mutlu bir yaşama olan inancı ve bu uğurda Türkiye’nin dört bir tarafında sesini yükselttiği bir itiraz hareketidir. Buradan bir kez daha sesleniyoİruz: Arkadaşlarımızı bir an evvel serbest bırakın. Eğer yargılanması gereken birileri varsa -bir kez daha ifade edeyim- bizi kriminalize edenlerdir. Gezi’de gencecik yedi fidanın gencecik yaşlarında hayatını karartanlardır. Yasaların, Anayasa’nın gereğini yerine getirmeyenlerdir.”