Geleceksizlik çemberinde umudu arayanlar

Düzen bizi böyle bir geleceksizliğin eline bıraktı da gençlik hiç mi sesini çıkarmadı? Hayır elbette. 2013 yılında ÖSYM’den soruları çalıp kendi ‘’müritlerini’’ istediği okullara yerleştirmek isteyen cemaatin foyası meydana çıkınca, gençlik de meydanlara çıkmış FETÖ ve AKP’ye karşı caddelere, sokaklara taşmıştı. FETÖ ile AKP’nin kavga etmesi kimseyi yanıltmasın. AKP hala tarikat ve cemaatlerin partisi…

Suat Erdem

18-19 Haziran günleri Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS) gerçekleşecek.

Türkiye’de sınavlar, özellikle de liseye geçiş ve üniversiteye giriş sınavları hep bir tartışma başlığı olmuştur. Gençliğin hayatında meslek seçimini etkileyecek, geleceğine yön verecek sınavların isimleri ve kısaltmalarındaki kelimeler sürekli değişmekte sınavların getirdiği gelecek kaygısı ve umutsuzluk değişmemektedir.

Üniversite sınavları bugün gençliğe geleceksizlik, eşitsizlik ve umutsuzluktan başka bir şey verememektedir. Bugün kapitalist sistemde öğrenimini sürdüren milyonlarca emekçi çocuğunun çok iyi bir eğitim-öğretim gördüğü söylenebilir mi? Eğitim sistemi kökünden ezberci, biatcı ve rekabetçi bir yaklaşımla öğrencileri yetiştirirken öğrenci gençliğin büyük bir kesimi nitelikli eğitim imkanlarını kullanamamaktadır. Her öğrenci çağdaş, laik, eşit bir eğitim görmeyi hak eder.

Dershaneler, butik dershaneler, özel dersler, özel okullar, türlü yayınevlerinin pahalı test ve konu anlatımlı kitaplarını kullananlar mı daha başarılı olacak yoksa buna ulaşamayan ve hafta sonu sınava girecek milyonlar mı?  Tereddütsüz söyleyebiliriz ki biz bu imkanlara ulaşamıyoruz. Gelir ve fırsat eşitsizliğinin olduğu bu düzen bizden gençliğimizi ve geleceğimizi çalıyor. En fazla ulaşılabilecek emekçi ailelerinin kendilerini zorlayarak canından can koparcasına varıyla yoğuyla evlatlarını okutmak için çocuklarını gönderdikleri ‘ucuz ve niteliksiz’ dershanelerdir.

Meslek liselerinde üniversite hayalleri olan fakat dört sene boyunca temel dersleri es geçilmiş binlerce meslek liseli ve geçinemeyen ailelerine destek olmak için çalışırken sınava hazırlananlar da var.

Üniversite sınavlarına hazırlanan gençler hep şu soruyu sorarlar: sorun bizde mi sistemde mi? Sorunun cevabı ise gerçekten sorunun bu düzende, sistemde olduğudur. Yukarıda anlattığımız tabloyu bir kez önünüze koyduğunuzda düzenin ve iktidarın gençliği nasıl bir geleceksizliğe terk etmiş olduğunu anlarsınız.

Rekabet içinde ‘’at yarışında’’ yarıştırılır gibi yarışan gençler eğitim sisteminin kurulu olduğu piyasacı, gerici, ezberci ve biatçı değerler üzerinden bir sınava sokulmaktadırlar. Gençlik senelerce aldığı eğitimden hayatı öğrenemiyor. Sorgulama, üretme, düşünme ve karşılaştırma gibi yeteneklerinin gelişmeyeceği durağan, statik bir eğitime maruz bırakılıyor.

Öyle ki YKS’de psikoloji sorusu çözmenin üniversitede psikoloji okumaya hiçbir katkısı yoktur. Psikoloji soruları sözel alanda, psikoloji bölümüne ise eşit ağırlık alanında giriş yapılmaktadır.

Düzen bizi böyle bir geleceksizliğin eline bıraktı da gençlik hiç mi sesini çıkarmadı? Hayır elbette. 2013 yılında ÖSYM’den soruları çalıp kendi ‘’müritlerini’’ istediği okullara yerleştirmek isteyen cemaatin foyası meydana çıkınca, gençlik de meydanlara çıkmış FETÖ ve AKP’ye karşı caddelere, sokaklara taşmıştı. FETÖ ile AKP’nin kavga etmesi kimseyi yanıltmasın. AKP hala tarikat ve cemaatlerin partisi…

2020 YKS’de pandeminin ilk senesinde AKP, sağlık ve gelecek kaygısını göz ardı ederek turizm patronlarına para kazandırmak amacıyla sınavı 1 ay erkene çekmiş, gençlik ise tepkisini yükseltmişti.

Fakat tepki göstermek yetmiyor. Bugün eşitsizliği, gericiliği ve geleceksizliği yaratan bu düzen topyekün değişmedikçe ne gençlik ne de kadınlar, emekçiler gibi diğer toplumsal kesimler haklarını alamazlar.

18-19 Haziran’daki sınavlar gençlikte geleceksizlik ve umutsuzluk yaratacaksa da biz ilericilikten, eşitlikten ve sosyalist devrimden yana olan gençlik için ise örgütlü mücadelenin önemini bir kez daha ortaya çıkartacaktır.

Eğitimde devrim, ülkede devrime bağlıdır. Yeni bir eğitim için yeni bir ülke demeye devam edeceğiz. Umut bizde, bu ülkenin geleceği biziz. Geleceği umutla öreceğiz, geleceksizlik ve işsizlik çemberini devrimle kıracağız. Buz kırılacak, yol açılacak!