Dokunulmayanlar

"Şimdilerde Diyanet için fiili olan dokunulmazlığı yasal statüye kavuşturma talebi gündemde.  MİL Diyanet-Sen tarafından yapılan açıklamada Diyanet için minber dokunulmazlığı talep ediliyor."

Yasama ve milletvekilliği dokunulmazlığı değil konumuz. Cumhurbaşkanı’nın yasal dokunulmazlığının ötesinde dokunulamayan bir mertebede addedildiği tartışmasını da şimdilik bir kenara bırakalım. Ancak yasal dokunulmazlıkların ötesinde dokunulamayanlar var. Bunlar yasal değil, tanımlı değil, fiili, yani keyfi ve siyasi dokunulmazlar. Soma davasında yüzlerce madencinin ölümünden sorumlu olanlar dokunulmaz. Sivas katliamında yıllardır ‘’aranıp’’ bulunamayan kimi sanıklar dokunulmaz. 12 Eylül darbecileri bütün göstermelik davalara rağmen dokunulmaz. Bugüne kadar basına yansıyan onlarca istismar, şiddet vakası ortada iken tarikat ve cemaatler dokunulmaz. Kadın cinayetleri davalarında da dokunulamayanların listesi epey kabarık.

Son zamanlarda dokunulmazlık zırhı talep edilen bir diğer kurum Diyanet. Üstelik fiili değil bayağı bayağı yasal dokunulmazlık talep ediliyor.

AKP iktidarında Diyanet’e biçilen misyonlar malum.  Haliyle iktidarın hassas olduğu bir kurum. Hatırlanacağı üzere Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın 2020 yılında Ramazan’ın ilk Cuma hutbesinde LGBTİ yurttaşları hedef alan açıklamaları tepkilere neden olmuştu. Erbaş’ın açıklamalarına tepki gösterenler arasına Ankara Barosu da vardı. Ve yine hatırlanacağı üzere dokunulmaza dokunan Ankara Barosu’na jet hızıyla dava açılmıştı.

Geçtiğimiz günlerde bir başka dava gündemde idi. Erzurum’da Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda yedi çocuğa istismarda bulunulduğu iddiası ile dava açıldı. İddianame de, aylar süren cinsel istismar, kurs yetkilileri tarafından çocuklara uygulanan sistematik işkence, şiddet ve tehdit gibi ağır suçlamalar var.

Ailelerin şikayetleri ve çocukların ifadelerine karşın İl Müftülüğü, görevliler hakkında yürüttüğü soruşturmada sekizde bir maaş kesme cezasını uygun görerek aynı zanlıları görevine iade etmişti.  Olaya ilişkin kamuoyunda oluşan tepkinin ardından valilik tarafından soruşturma başlatılmış ve görevliler açığa alınmıştı. Dava süreci devam ediyor.

Davanın seyri ve nasıl sonuçlanacağını hep birlikte göreceğiz. Geçtiğimiz yıllarda Karaman’da Ensar Vakfı’nda yaşanan çocuk istismarı davasında fail kamuoyunun vicdanını rahatlatacak en ağır cezaya çarptırılmış, Ensar Vakfı’na ise dokunulmamıştı.  Bunu da bir kenara not edelim.

Tekrar Erzurum davasına dönersek sanıklar hakkında henüz bir karar yok ancak dava ile ilgili ilk ceza, cinsel istismarı haberleştiren basın kuruluşlarına verildi.  Diyanet İşleri Başkanlığı istismar, işkence ve şiddet iddiaları hakkında sessiz kalmayı tercih ederken olaya ilişkin basında yer alan haberlerden incinmiş. İncinen Diyanet, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK)  şikayette bulundu. RTÜK, jet hızıyla üç televizyon kanalına geçtiğimiz günlerde ceza kesti.  Diyanet’in şikayetleri arasında ‘’küçük düşürüldüğü ve aşağılandığı’’ iddialarına yer verdi. Aynı Diyanet  yayınladığı fetvalar, verdiği vaazlar ve hutbelerle toplumun bir kesimini alenen hedef haline getirmekten geri durmuyor oysaki.

Bir kez daha çocukların geleceği değil, kurumların itibarlarını koruyan bir düzen ile karşı karşıyayız. İtibarları, statüleri, siyasi misyonları, iktidara yakınlıkları, sahip olunan maddi güç dokunulmaz kılıyor.

Şimdilerde Diyanet için fiili olan dokunulmazlığı yasal statüye kavuşturma talebi gündemde.  MİL Diyanet-Sen tarafından yapılan açıklamada Diyanet için minber dokunulmazlığı talep ediliyor. İmamların görevlerini yerine getirirken fiillerinden ve eylemlerinden doğacak yasal yükümlülüklerden azade olmaları isteniyor. Bu talebin karşılığı şer-i hukuktur, bu talebin karşılığı şeyhülislamlık makamına geri dönüştür. Diyanet’in sendikasının talebi ciddiye alınır mı bilemeyiz. Ancak bildiğimiz bir gerçek var ki laiklik Anayasa’da lafzi düzeyde kalmıştır. Köprünün altından çok sular akmıştır ve minber dokunulmazlığı talebi ‘’sıradan’’ bir haber olarak basında sessizce geçiştirilmektedir. Oysa Diyanete dokunulmazlık talep edenler laikliğe, yurttaşlık haklarına ve aydınlık geleceğimize el uzatmaya devam ediyor.