Capernaum filmi üzerine

Dünya üzerinde bu sorun ve sıkıntıları ciddi anlamda yaşayan birçok çocuk bulunmaktadır. Eğitim hakkını alamayan, henüz küçük yaşlarda çalışmaya başlayan, henüz on birinde evlendirilen nice çocuk.

Capernaum filmi üzerine

Cem Gözüaçık

Capernaum, yönetmenliğini Nadin Labaki’nin yaptığı, başrollerinde ise Zain El Raffeea, Cedra Izam, Yordanos Shiferaw adlı oyuncuların yer aldığı film. Filmin en küçük karakteri olan Yonas ( Boluwatife Treasure Bankole ) ise çok çabuk gönüllerde taht kurmuş durumda. Filmde oynayan çocuklar ve Yordanos ise gerçek hayatta da mülteci. Filmin en çok dikkat çeken yönlerinden biri olarak notlarımıza ekliyoruz bunu. Yönetmen Nadin Labaki ise sergilediği filmler üzerinden bakacak olursak en çok ses getirecek yapıtı ortaya koymuş durumda. Bu zamana kadar Karamel ( 2007 ) ve Peki Şimdi Nereye (2011) filmleri üzerinden Ortadoğu’da ve özellikle Lübnan’da kadınların sorunlarını ve ayrıca dini sorunları işlemiş bulunmaktadır. Capernaum’da ise Lübnan’ lı yönetmen çocukların sorunlarına değinmektedir. Sadece bununla da kalmaz elbette. Çocuk kaçak işçilik, mülteci sorunu, çok küçük yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarını ve parasız, zorunlu eğitim hakkını da detaylı olarak işlemiştir. Belgesel film tadında olan çekim teknikleri ile Ortadoğu’nun Paris’i olarak nitelendirilen Beyrut’un kenar mahalle ve alt tabakadaki insanların yaşam standartlarını ortaya koymuş durumda. Ara sokakları, yaşanan hayatı yalın bir gerçeklik ile ortaya sunmaktadır.

Zain El Raffeea gerçek hayatta da Suriye’den Beyrut’a göç eden, mülteci kalabalık bir ailenin en büyük çocuğudur. Filmde de aynı ismi kullanmışlardır ve filmin yönetmeni ile karşılaştıklarında gerçekten de bir kimliği yoktu.

Filmde karşılıksız sevgi örneklerinden biri Zain’nin kardeşlerine olan sevgisidir. Özellikle de yaşça kendine en yakın olan kardeşi Sahar’a karşı daha fazla bir sevgi beslemektedir. Ancak Sahar’ ın çocukluktan çıkıp, ergenlik dönemine girme belirtileri göstermesi ile işler değişiyor. İlk adet döneminde Zain’ in fark etmesi üzerine ertelenen durum, daha sonra aileleri tarafından fark edilince Sahar’ı kendinden yaşça büyük mahalle bakkalı ile evlendirme düşüncesine girerler. Bu duruma karşı çıkan Zain ise başarısız olunca evden kaçar. Ve hikaye de burada başlıyor. Yeni bir yoksulluk kapısı açılıyor. Zain, kaçtıktan sonra dolaşırken bir lunapark’ da Etiyopya’ dan kaçak yollar üzerinden gelen Rahil ile karşılaşıyor. Rahil ise Zain’ e sahip çıkıyor ve barakadan bozma evine götürüyor. Elbette ki burada yine karşılıksız bir sevgiden bahsetmek mümkündür. İşte bu sırada yolları Yonas ile karşılaşıyor. Rahil çalışmaya devam ederken Zain ise Rahil’ in küçük oğlu Yonas’ a evde bakmaya başlıyor.

Filmi kesitler olursam bu şekilde size özetleyebilirim. Filmin genel olarak bahsetmeye çalıştığı, gözler önüne serdiği durumları belirtecek olursam ise yukarıda saydığım altı çizili sorunları biraz açmak isterim. Dünya üzerinde bu sorun ve sıkıntıları ciddi anlamda yaşayan birçok çocuk bulunmaktadır. Eğitim hakkını alamayan, henüz küçük yaşlarda çalışmaya başlayan, henüz on birinde evlendirilen nice çocuk. Altını çizmem gereken bir diğer durum ise bu olayları en çok yaşayan kesim ise mülteciler. Yerlerinden, yurtlarından, işlerinden olmuş ailelerin cahillik, çaresizlik ve ekonomik sıkıntılar yüzünden bu durumlara düşüyor. En ağır ağır sonuçlarını ise çocuklar yaşıyor. Çocuklar bu şartlar altında yaşamak adına Dünya’ ya gelmemişlerdir. Her çocuğun belirli hakları vardır. Ortadoğu’nun Paris’i olarak adlandırılan Beyrut’da çocuklar zorluk içinde yaşıyorlarsa diğer Orta Doğu ülkelerinde yaşanan durumlar ise içler acısıdır. Bu yüzdendir ki Dünya üzerinde farklı bir sistem gereklidir. Kapitalizm çocuklara iyi bakmamıştır, çocukları her zaman yüzüstü bırakmış ve düştüğünde de bir tekme vurmuştur. Bu yüzdendir ki Sosyalizm her birey için ihtiyaç olduğu kadar çocuklar için de temel ihtiyaçtır.

Filmde Zain’ ın temel olarak belirtmek istediği fikir ise, çocuklarına bakamayacak ailelerin fazla çocuk dünyaya getirmesine olan sitemidir. Bu yüzdendir ki 12 yaşındaki Zain ailesine onu dünyaya getirdikleri için dava açmış ve bunu sözleriyle belirtmiştir.

Yazımı Nazım Hikmet Ran’ın bir dizesiyle son vermek istiyorum. Ne zaman çocuk desek, çocuk hakları desek ilk olarak akla Nazım gelir. Kız çocuğu şiiri gelir. ” Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler ” dizeleri gelir…