"Asgari ücret artışını lütuf olarak pazarlayanlara oylarınızın satılık olmadığını gösterin"

"2023 yılı eşitsizlikleri, sömürüyü, gericiliği ve baskı rejimini yeneceğimiz bir dönemin başlangıcı olsun. 2023’te aklımız, emeğimiz, vicdanımız, insanlığımız ve yeni bir Cumhuriyet mücadelesi kazanacaktır!"

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in katılımıyla gerçekleşti. Tekerek, 2023’te mücadeleyi yükseltme çağrısında bulunarak “Halkımız bu iktidardan fazlasıyla çekmiştir. 2023 yılı bu anlamıyla istibdat rejiminin son bulduğu ve emeğin, laikliğin ve bağımsızlığın kazandığı bir yıl olarak tarihe geçmelidir. Bu anlamda biz komünistler mücadelemize hız vermiş bulunmaktayız. Çağrımız, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılında yeni bir Cumhuriyet, sosyalist Türkiye çağrısıdır. Emekçilerin laik cumhuriyetini kuracağız. Bizleri, “Türkiye yüzyılı” diyerek yıktıkları Cumhuriyet’in üzerinde tepinenler ya da açıkladıkları vizyon belgeleri ile sermaye düzenini tadilata sokmak isteyenler ile karıştırmayın. Bu anlamıyla biz başkayız, onlardan farklıyız.” dedi.

Tekerek basın toplantısında şunları kaydetti:

“EYT HAKKINDA SARF EDİLEN SÖZLERİ UNUTMADIK”

29 Aralık tarihli basın toplantımıza hoş geldiniz. 2022 yılının son basın toplantısına başlarken tüm emekçi halkımızın yeni yılını kutladığımızı belirtmek istiyoruz.

Biliyorsunuz dün akşam açıklanan karar ile uzun yılardan beri mücadele veren emeklilikte yaşa takılan yurttaşlarımızın mücadeleleri sonuç verdi. AKP’nin bir hakkı teslim ettik demesi kimsenin gözünü boyamamalıdır çünkü AKP iktidarı yıllarca o hakkı gasp etmiş bir iktidar olarak çoktan tarihe geçmiştir. Bundan birkaç yıl önce EYT hakkında Cumhurbaşkanı tarafından sarf edilen unutmadık. Ne deniyordu o zaman hatırlayalım.

“Tutturmuş erken emeklilik, İskandinav ülkelerinin çoğu bu yöntemle battı. Niye erken emeklilik, ne zaman emekli olacaksa o zaman olsun. Hak ettiği parayı alsın. Bu hesap yanlış hesaptır, seçim kaybetsek de ben bu işte yokum. Biz bunu politik hesaplarla yapmayız ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yola asla teşvik etmeyin”
Şimdi ise eski çamlar bardak olmuştur. AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki seçimlerde yenilgi yaşayacağını düşündüğünden telaş içerisindedir ve milyonlarca emekçinin alın teri üzerinden seçim yatırımı yapmaya çalışmaktadır. Buradan, EYT’li tüm yurttaşlara açık bir çağrımız var: Hakkınız olanın size lütuf olarak pazarlanmasına kanmayın, 2023 seçimlerinde oylarınızın satılık olmadığını gösterin.

“EMEKÇİLERE AÇLIK SINIRINDA YAŞA DENMEKTEDİR”

Gelelim asgari ücret konusuna. Biliyorsunuz emekçilere reva görülen asgari ücretin 8.506,00 TL olmasına karar verildi. Kim karar verdi? AKP ve sermaye sınıfı.

Öncelikle asgari ücret ve yaşamını asgari ücret ile sürdürmeye çalışanlar hakkında bazı temel gerçekleri sıralamak, hatırlatmak istiyoruz ki, iktidarın ve patronların nasıl bir işçi düşmanlığını taşıdıklarını daha da açık görebilelim.
Ülkemizde çalışanların neredeyse yarısına yakını asgari ücret ile çalışıyor. Yani ülkemiz bir asgari ücretliler ülkesidir ve daha açık ifade etmek gerekirse günümüzde asgari ücret olarak tarif edilen miktar Türkiye’deki ortalama ücrettir. Sermaye sınıfı emekçilere asgariden fazlasını, emekçilere resmen fazla görmektedir.
Kayıt dışı çalışanlar ise asgari ücrete dahi erişemiyor. Kadın çalışanların büyük bölümü asgari ücretle çalışıyor. Ülkemizde milyonlarca emekli var ve bunların büyük bir bölümüne asgari ücretin altında, adlı adınca bir sefalet maaşı ödeniyor. Öğrenci gençliğe verilen öğrenim kredilerine yapılan artışın komik düzeylerde olduğu herkesin malumu.

Tablo bu kadar net iken, karar verilen asgari ücret yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının ise çok az üstündedir. Bu şu anlama gelmektedir. Karar verilen asgari ücret ile emekçilere açlık sınırında yaşayın denmektedir.
Asgari ücretin belirlenmesinde AKP’nin siyasi hesaplarının başa yazıldığı bir gerçektir. AKP’nin ülkeyi ekonomik bataklığa sapladığı bu süreçte, yoksulluğun ve pahalılığın arttığı bir dönemde emekçilere lütuf gibi gösterilen bu artışın emekçiler nezdinde bir heyecan yaratmadığı görülmektedir.

Bu tablonun karşısında ise sırtında küfe taşıdığını söyleyen bir cumhurbaşkanı var. Emekçilerin vergileri ile itibar seyahatleri yapanlar, itibar sarayları yapanlar, Cumhurbaşkanlığı’na ayrılan bütçeyi yıl dolmadan bitirenler sırtlarındaki küfeyi nedense emekçilerin hakkı söz konusu olunca hatırlıyorlar.

AKP ve patronlar, bu ülkenin yurttaşlarını, emekçilerini sırtlarında bir küfe bir ağırlık olarak görüyor, gördükçe de kendi para küfelerini dolduruyorlar. Patronlar kârlarına kâr katarken, büyük bir ikiyüzlülükle açıklanan rakamları ise fedakârlık olarak yorumlayabiliyorlar.

Milyar dolarlık servete sahip olanlar, açlıktan bayılan gençlere fedakârlık yaptık diyorlar.

Milyar dolarlık serveti olanlar, altı yaşında açlıktan ölen kız çocuğunun olduğu bir ülkede fedakârlık yaptık diyebiliyorlar. Milyar dolarlık serveti olanlar, tane ile meyve alan, gram ile sebze alan, fırınlarda bayat ekmeğe parası yeten emekçilere ve çöplerden beslenmek zorunda kalan yoksullara fedakârlık yaptık diyor.

AKP iktidarı ülkemizi ekonomik krizin içerisine sürüklemiştir. Bu krizin sonuçları çok açık bir şekilde işsizlik ve yoksullaşmadır. Bu dönemde patronların kârları zirve yaparken emekçilerin ücretlerine dönük yapılan artışların son iki yol içerisinde yüzde yüzleri bulduğu iddia edilse de, bu ücretler enflasyon karşısında çok hızlı bir şekilde değer kaybetmektedir.

Buradan tüm ücretli emekçilere bir çağrımız var. Açlık sınırı seviyelerindeki asgari ücret rakamlarının gözünüzü boyamasına izin vermeyin. Bugün, 4 kişilik bir ailenin hanesine toplamda yoksulluk sınırı olarak hesaplanan 25 bin liradan çok daha fazla bir para girmesi gerektiğini unutmayın. Hakkımızı gasp ederek, asgari ücret artışını bize lütuf olarak pazarlayanlara 2023 seçimlerinde oylarınızın satılık olmadığını gösterin.

“ÜLKEMİZ TARİKATLARIN KUŞATMASI ALTINDA”

Ülkemiz dinci gerici siyasetin ve tarikatların kuşatması altındadır. Geçtiğimiz haftalarda İsmailağa cemaatine bağlı bir vakıfta çıkan 6 yaşında evlilik ve çocuk istismarı vakasına bundan birkaç gün önce yine aynı cemaate bağlı bir dernekte yapılan ve kadınları cariye olarak gören konuşmalar eklenmiştir.

Hatırlanacağı üzere, “Kendi cariyenle nikah kıyamazsın, cariyenle beraber nikahsız beraber olabiliyorsun zaten, ancak başkasının cariyesini sevdiysen o kişiden rica edersin, sana verirse ya satın alırsın veya nikahlarsın ama başkasının cariyesidir nikahlarsan o şekilde olur, yoksa başka türlü olmaz, kendi cariyen olduğu zaman nikahsız beraber olabiliyorsun.” sözlerini sarf eden dernek başkanının aynı zamanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA’da da sohbet toplantısına katıldığı ortaya çıkmıştır.
Bugün böylesi olaylar karşısında devlet çoğunlukla kayıtsız ya da çok gündem olduğu zaman kerhen adım atar pozisyondadır. Yargının tamamen AKP iktidarının güdümünde ve kendi muhaliflerine karşı sopa olarak kullanıldığı ülkemizde tarikatlar, çocuk ve kadın düşmanları “nasıl olsa bize bir şey olmaz” diyerek gerici zihniyetlerini tüm topluma dayatmaktadırlar. İktidara dönük en küçük eleştiriye tahammül edemeyen ve yeri geldiğinde “İslâm’a saldırı var” diyerek halkımızın dini duygularını istismar edenler bugün büyük bir işbirliği içerisinde gerici zihniyetleri ile toplumu kuşatma altına almaya çalışıyorlar.

Bu zihniyetin Afganistan’daki Taliban zihniyetinden hiçbir farkı olmadığı açıktır. Ülkemizde yaşananlara paralel olarak geçtiğimiz hafta Afganistan’da Taliban yönetiminin kadınlara üniversiteye gitmeyi yasaklaması hiç de tesadüf değildir. Yobazlık ve dinsel tasallut dünyanın her yerinde dünyanın her yerinde aynı sonuçları vermektedir.
Geçtiğimiz yıl şeriat devleti ilan eden Taliban için “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” sözleriyle bu zihniyeti destekleyen AKP iktidarından başkası değildir.

Yine AKP’nin ideolojik işler bakanlığı gibi çalışan Diyanet, Taliban temsilcilerini ağırlamış ve fikir alışverişinde bulunmuştur.

Daha iki ay önce Diyarbakır’da Hizbullah uzantısı bir derneğin düzenlediği sözde alimler buluşmasında baş köşeye oturtulan Taliban üyeleri ile birlikte “Şer’i medreselerin güçlendirilmesi” çağrısı yapıldığını unutmadık.
6 yaşında çocuğun sistematik istismarı ile gündeme gelen İsmailağa Cemaati’nin yurtdışı hizmet birimi ekim ayının sonlarında aynı yolun yolcusu olduğu Taliban’ı ziyaret için Afganistan’da idi.

Bugün ülkemizde iktidar ortağı haline gelen, devletin bütün kademelerine yerleşen tarikat ve cemaatlerin, kadınları aşağılayan, ikincilleştiren vaazları Taliban zihniyetinin bir başka yansımasıdır. Bu örgütlenmelerin elindeki milyonlarca çocuk bugün aynı zihniyete teslim edilmiş, bir kısmı eğitimden uzaklaştırılmış durumda.
AKP iktidarı ile birlikte eğitimde, yargıda, sosyal yaşamın her alanında, yeni rejimin gerici karakteri bu zihniyete alan açmış, laiklik adım adım tasfiye edilmiştir.

AKP iktidarı şimdi de dini referanslarla Anayasa yazma arayışındadır. AKP ve MHP’nin TBMM’ye sunduğu Anayasa değişiklik teklifi doğrudan Anayasa’nın temelini oluşturan laiklik ilkesini işlevsizleştirme girişimidir, laikliğin ilgasıdır.

Laiklik ortadan kaldırıldığında kadınları bekleyen hukuk açıktır ki Taliban hukukudur.

Taliban ile alakalı ters bir yanımız yok diyenler nasıl bir gelecek düşlediklerini açıkça ilan etmişlerdir. Laiklik ortadan kalktığında kadınları bekleyen gelecek karanlıktır.
Buradan tüm emekçi kadınlara, kardeşlerimize çağrımız var. Laiklik özgürlüktür, tarikatların egemenliğinin olduğu bir ülke ise kadınlar için açık hava hapishanesinden başka bir şey değildir. Yobazların, softaların ve onların siyasal temsilcilerinin yalanları ile sizleri teslim almasına izin vermeyin. İnancınızı sömürenlere dur deyin, 2023 seçimlerinde tavrınızı laiklikten yana koyun.

Emekçi kardeşlerimiz,

Bugün dünyada ve Türkiye’deki egemen sınıflar, patronlar ve onların siyasi temsilcileri bizlerin bazı şeyleri unutmamızı ya da görmezden gelmemizi istemekteler. Bu şekilde iktidarlarının ve sömürü düzeninin devam edeceğini düşünüyor, emekçilerin tepesindeki istibdat rejiminin devam edeceğine güveniyorlar.

Ancak biz bazı şeyleri unutmuyoruz ve ısrarla hatırlatmaya devam edeceğiz. 2022 yılı bu konuda örneklerle doludur.
AKP iktidarının ikiyüzlü politikalarını ortaya koyacağız. Emperyalizmin Ortadoğu’daki en büyük mümessili İsrail’e bugüne kadar demediğini bırakmayan AKP iktidarı 2022 yılında nedense bir anda U dönüşü yaparak İsrail ile can ciğer kuzu sarması olmuştur.

Benzeri şekilde kendi vatandaşını İstanbul’da konsoloslukta öldürüp yok eden Suudi Arabistan’a yaranmak için Cemal Kaşıkçı davası kapatılmıştır.

15 Temmuz’un finansörü olarak ilan edilen Birleşik Arap Emirlikleri ile yakınlaşma, yıllarca miting meydanlarında Rabia selamı ile hedef tahtasına oturtulan Mısır yönetimi ile el sıkışma bunların devamında gelmiştir.

Şimdi ise Suriye’deki Esad yönetimi ile görüşme talebinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gündeme getirilmesi bu sürecin yeni bir halkası olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendini BOP’un eşbaşkanı olarak ilan eden Erdoğan’ın ve AKP’nin yaptığı bu manevraları emekçi halkımız görmeli ve unutmamalıdır. Son on yıldır bölgede yaşananlar tam anlamıyla AKP iktidarının emperyalizm işbirlikçisi politikalarının ürünüdür. Şimdi bu atılan adımların 180 derece zıttına dönmesinin ülke çıkarları denilerek pazarlanmasına kanmayalım. Gerçek ülke çıkarlarından bahsetmek için tam bağımsızlıkçı ve anti-emperyalist olmak gerekir. AKP iktidarında bunların kırıntısını bulamazsınız.
Halkımız bu iktidardan fazlasıyla çekmiştir. 2023 yılı bu anlamıyla istibdat rejiminin son bulduğu ve emeğin, laikliğin ve bağımsızlığın kazandığı bir yıl olarak tarihe geçmelidir. Bu anlamda biz komünistler mücadelemize hız vermiş bulunmaktayız.

“2023 SEÇİMLERİNDE YÜZÜNÜZÜ ORAK-ÇEKİÇ’E DÖNÜN”

Çağrımız, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılında yeni bir Cumhuriyet, Sosyalist Türkiye çağrısıdır. Emekçilerin laik cumhuriyetini kuracağız. Bizleri, “Türkiye yüzyılı” diyerek yıktıkları Cumhuriyet’in üzerinde tepinenler ya da açıkladıkları vizyon belgeleri ile sermaye düzenini tadilata sokmak isteyenler ile karıştırmayın. Bu anlamıyla biz başkayız, onlardan farklıyız.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi emekçi halkımızın yanı başında mücadelesine devam ediyor. 2022 yılı Partimizin seçim yeterliliğini aldığı yıl olmuştur. Önümüzdeki seçimlerde orak çekiç seçim pusulasında yerini alacaktır. Tüm emekçi kardeşlerimizi komünistlerin sözüne kulak vermeye çağırıyoruz. İnsanca bir yaşamın bu topraklarda kurulması mümkündür. Bunun için komünistlere güç verin, 2023 seçimlerinde yüzünüzü düzen partilerine değil orak çekice dönün.

Cumhur ve Millet ittifakları adları altında düzenin iki sağ oluşumu dışında Türkiye’de başka bir seçenek mevcut. Bugün Türkiye’de sosyalistler yan yana geldi ve Sosyalist Güç Birliği’ni kurdu. Geçmişten günümüze kadar solun birleşmesini önemseyen ve dönem dönem bizlere bunu samimi bir şekilde ifade eden tüm yurttaşlarımızı Sosyalist Güç Birliği’ne omuz vermeye davet ediyoruz. Türkiye’nin geleceğinde eşitlik, özgürlük, laiklik ve sosyalizm vardır. Sosyalist Güç Birliği ilkeli siyaset ve gerçek sol değerlerin çevresinde örgütlenmektedir.

“2023’TE YENİ BİR CUMHURİYET MÜCADELESİ KAZANACAK”

Basın toplantımıza son verirken buradan tüm emekçi halkımıza bu düzeni değiştirmek için canla başla çalışacağımıza dair söz veriyoruz. 2022 yılında yaşanan bazı olayları bir daha yaşamak istemiyoruz. Bunlar ülkemizin kaderi değildir.

Taksim saldırısını unutmayın! Ülkemiz bombalı katliamlardan ve terör saldırılarından çok çekti. Henüz geçtiğimiz ay içerisinde Taksim’de yaşanan saldırı, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadele edilmediği sürece terörle mücadelenin mümkün olmadığını bir kere daha gözler önüne sermiştir. Ülkemizde terör saldırılarının ve katliamların son bulmasını istiyorsak bu düzeni değiştirmeliyiz.

Amasra’da yaşanan maden katliamını unutmayın! 42 madencinin toprak altında ölüme terk edilmesinin tek nedeni asalak patronların ve siyasi iktidarın eliyle devam eden kapitalist düzendir. İş cinayetlerinin olmadığı bir ülkeyi kurmak boynumuzun borcudur. İşte bunun için bu düzeni değiştirmeliyiz.

Enes Kara’yı unutmayın! Tarikatların pençesinde yok edilmeye çalışılan gençlik aslında ülkemizin karanlığa itilmeye çalışılan geleceğidir. Bu yüzden intihar eden tıp fakültesi öğrencisi kardeşimiz bütün Türkiye’nin yüzüne bir ayna tutmuştur. İşte bu yüzden var mısınız bu düzeni değiştirmeye?

Geçtiğimiz günlerde Eskişehir’de altı yaşında açlıktan ve bakımsızlıktan yaşamını yitiren Nur Elif isimli evladımızı unutmayın! Unutmayın ki, 2014 yılında Van’ın Gürpınar ilçesindeki bir mezrada sağlık hizmetine ulaşamadığı için 3 yaşında yaşamını yitiren, cansız bedenini babasının köye sırtında çuvalla taşıdığı küçük Muharrem’i de hatırlayın! Muharrem’i unutursanız, Nur Elif’i unutursunuz, Enes Kara’yı unutursunuz, iş cinayetlerini ve kadın cinayetlerini unutursunuz…

2023 yılı eşitsizlikleri, sömürüyü, gericiliği ve baskı rejimini yeneceğimiz bir dönemin başlangıcı olsun.
2023’te aklımız, emeğimiz, vicdanımız, insanlığımız ve yeni bir Cumhuriyet mücadelesi kazanacaktır!