23 Nisan vesilesiyle; bayramı olmayan çocuklar

Bugün ülkemizde milyonlarca çocuk yoksulluğun, şiddetin, gericiliğin baskısı altında. Çocuk emeğini sömüren, istismarı evlilik kılıfı altında meşrulaştıran, eğitimden koparan, çocukları tarikat ve cemaatlerin insafına terk eden bu düzen değişmelidir. Çocuklarımızın her günü bayram gibi yaşayacakları eşitlikçi bir düzen kurulmalıdır.

23 Nisan vesilesiyle; bayramı olmayan çocuklar

Nuray Yenil

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaklaşırken ülkemizde milyonlarca emekçi, çocuklarının geleceğine ilişkin büyük kaygılar taşıyor. Bir yandan çocuk bayramı kutlanırken öte yandan çocuk işçiliği, istismar vakaları, sokak çocukları gerçeği ve eğitimden koparılan çocukların sayısının arttığı bir tablo ile karşı karşıyayız.

TÜRKİYE’DE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2019 yılında yayımladığı verilere göre ülkemizde 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçi bulunuyor.

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre 18 yaşına kadar her insan çocuk olarak tanımlansa da İş Kanunu’na göre 15 yaşına giren çocukların çalışması düzenlenmiştir. Buna göre çocukların eğitimini engellemeyecek ve tehlikeli olmayan hafif işlerde çalışması ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın kontrolünde olması öngörülüyor.

Yine Türkiye’nin taraf olduğu İLO sözleşmesi kapsamında hazırlanan Çocuk İşçiliği İle Mücadele Ulusal Programı’nda öncelikli üç alanda 2023 yılına kadar çocuk işçiliğinin önlenmesi taahhüt edilmiştir. Bu alanlar, sokakta çalışma, ağır ve tehlikeli işlerde çalışma ve tarımda aile işleri dışında ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışmadır.

TÜİK’in yaptığı çalışmaya göre ise çalışan çocukların yüzde 30,8’i tarımda, yüzde 23.7’si sanayide, yüzde 45.5’i hizmet sektöründe çalışmaktadır. Yine çalışan çocukların yüzde 15,9’u 12-14 yaş aralığında, yüzde 4.4’ünün ise 5-11 yaş aralığında olduğu görülmektedir.

Çocuk işçiliğinin en önemli sonuçlarından biri çocukların eğitimden koparılmalarıdır. TÜİK’in yayınladığı verilere göre çocuk işçilerin yüzde 34,3’ü eğitimine devam edemedi.

TÜİK’in 2019 yılında yaptığı çalışmada ortaya koyduğu verilerin eksikli olduğunu tahmin etmek güç değildir. Özellikle ülkemizde sayıları milyonları bulan göçmen çocukların kayıt dışı olduğu ve korumasız, denetimsiz şekilde çalıştırıldığı, yoksulluğun ve sömürünün pençesinde olduğu bugün biliniyor.

ÇOCUK İŞÇİLER İŞ CİNAYETLERİNDE HAYATINI KAYBEDİYOR

Yine ağır işlerde çalışan, çalışırken hayatını kaybeden, iş cinayetlerine kurban giden çocuk işçilerde var. Geçtiğimiz yıl Mersin’in Tarsus ilçesinde bir narenciye fabrikasında paketleme işçisi olarak çalışan 13 yaşında bir kız çocuğu Ula Kerem eşarbının iş makinesine takılması sonucu hayatını kaybetmiş, onu kurtarmaya çalışan bir başka çocuk ise kolunu makineye kaptırarak yaralanmıştı.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG), 2021 yılında yayımladığı rapora göre 2013-2021 yılları arasında 513 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

PANDEMİ DÖNEMİNDE ÇOCUK İSTİSMARI DAVALRINDA ARTIŞ

Çocukların karşı karşıya kaldığı, yaşamlarında iz bırakan istismar vakaları da artıyor. Özellikle pandemi sürecinde çocuk istismar davalarında ki artış çocukların en güvende olması gereken kendi evlerinde dahi güvende olmadıklarını gösteriyor.

Adalet Bakanlığı’nın 2019 yılı verilerine göre cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, çocuğa yönelik suç kapsamında açılan dava sayısı 22 bin 689 oldu.

İzmir Barosu’nu geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada 2020 yılında çocuk istismarı suçu için 1.078 avukat görevlendirdiğini, bu sayının 2021’de 1.470’e çıktığını belirterek pandemi sürecinde çocuk istismarının arttığını ortaya koydu.

ÇOCUK İSTİSMARININ DİĞER ADI ÇOCUK YAŞTA EVLİLİK

Çocuk istismarının bir başka görünümü ise çocuk yaşta evlilikler olarak karşımıza çıkıyor. Yine TÜİK verilerine göre 2019’da 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarında evlilik oranı yüzde 3.1, 15-19 yaş arasında görülen ergen doğurganlık hızı binde 17 oldu. Ancak TÜİK’in yayınladığı veriler 15 yaş altında ki çocuk evlilikleri ve doğum oranlarını içermiyor.

TÜİK geçen yıllarda 15 yaş altı çocuklarda doğum sayılarına ilişkin verileri de yayımlıyordu. Buna göre 2001-2018 arasında 17 yaş altı çocuklarda doğum sayısı 542 bin 821 olurken bu çocukların 20 bin 392’si 15 yaş altıydı. Verilere göre 2018’de 15 yaş altı 167 çocuk doğum yaptı.

ÇOCUKLAR EĞİTİMDEN UZAKLAŞIYOR

Çocukların en temel hakkı olan eğitim hakkına da eşit şekilde erişimleri mümkün olmuyor. Yoksulluk, taşımalı eğitim, yatılı eğitim olanaklarının sınırlı olması, 4+4+4 eğitim sistemi ve pandemi sürecinde uzaktan eğitim olanaklarının kısıtlı olması gibi pek çok neden emekçi çocuklarının eğitim hakkının kısıtlanmasına neden oluyor.

MİLYONLARCA ÇOCUK TARİKAT VE CEMAATLERİN ELİNDE

Ülkemizde çocukları bekleyen bir başka tehdit ise özellikle yoksul ailelerin eğitim olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle tarikat ve cemaat yurtlarına yönelmeleridir. 2006’da 1723 olan vakıf/dernek yurtları sayısı, 2021 yılı itibarıyla yüzde 93’lük artışla 3 bin 331’e çıktı. Cemaatlere ait olan ve herhangi bir resmi kayıt olmaksızın kaçak faaliyet yürüten yurtların sayısına yönelik kesin bir veri bulunmazken “Merdiven altı” olarak tabir edilen bu yurtların sayısının bini aştığı tahmin ediliyor.

ÇOCUKLARIMIZIN YAŞAMLARINI BAYRAMA DÖNÜŞTÜRECEĞİMİZ YENİ BİR ÜLKE İÇİN…

Bugün ülkemizde milyonlarca çocuk yoksulluğun, şiddetin, gericiliğin baskısı altında. Çocuk emeğini sömüren, istismarı evlilik kılıfı altında meşrulaştıran, eğitimden koparan, çocukları tarikat ve cemaatlerin insafına terk eden bu düzen değişmelidir. Çocuklarımızın her günü bayram gibi yaşayacakları eşitlikçi bir düzen kurulmalıdır.