Üniversite ne zaman üniversite olur?

"Amaç, ODTÜ’yü değerlerinden koparma ve faşistleştirmeydi. Buna karşı öğrenciler, öğretim üyeleri, üniversite çalışanları ve hatta öğrenci aileleri dokuz ay boyunca direndi. Çok sayıda öğrenci ve akademisyen saldırıya uğradı, darp edildi, yaralandı. Öğretim üyelerinin evleri, arabaları bombalandı. Bir öğrenci öldürüldü, çok sayıda öğrenci hapse düştü. Sonuçta dokuz aylık mücadelenin sonunda Hasan Tan istifa etti ve ODTÜ gerçek bir üniversite olduğunu kanıtladı. "

Soru biraz garip gibi duruyor ama değil. Bir bina bulup, tabela asmakla üniversite olunamayacağını artık aklı başında herkes gördü. O zaman üniversitenin öncelikle altyapısını, kütüphanesini, akademik kadrosunu tamamlaması gerekiyor. Ama bu da yetmez; üniversitenin belirli bir düzeyin üzerinde eğitim ve araştırma yapması da gerekir. Elbette hem bunları gerçekleştirebilmek, hem de kalıcı hale getirebilmek için üniversitenin özgür¹ olması gerekir. Ancak bu özgürlük de başkalarının ‘ihsanı’ ile olmaz; üniversitenin bunu hak ettiğini göstermesi gerekir. İşte bunu gösterdiği gün üniversite, üniversite olmuştur.

Duke üniversitesi 1838 yılında ‘Trinity College’ adıyla eğitime başlamıştı. Kuruluşundan yaklaşık 70 yıl sonra, 1903 yılında tarih bölümü profesörlerinden John Spencer Bassett yazdığı bir makalede Güneydeki ırk ayrımın eleştirmiş ve Afrika kökenli bir yazar olan Booker T. Washington’ın “Güneyin son yüz yılda yetiştirdiği en önemli kişi” olduğunu söylemişti. Tahmin edilebileceği gibi, sadece Kuzey Carolina’da değil, tüm Güneyde kıyamet kopmuş ve özelikle politikacılar Bassett’in üniversiteden kovulmasını talep edip, aksi takdirde halka çocuklarını üniversiteden alma çağrısı yapacaklarını söylemişlerdi. Yoğun kamuoyu baskısı üzerine Bassett de istifasını Mütevelli Heyetine vermişti. Bu arada üniversite öğretim üyeleri de boş durmamış ve çok sayıda imzayla, Bassett’in istifasının kabul edilmemesini istemişti. Sonuçta, Mütevelli Heyeti istifayı kabul etmemiş ve kararlarında “akademik özgürlüğü yok etme veya sınırlama girişimlerine boyun eğmeyeceklerini” belirtmişlerdi. Duke Üniversitesi, 1903’ten beri gerçek bir üniversitedir.

Oxford’un resmi kuruluşu 1167’dir ama gerçek anlamda üniversite olma süreci ise 1209 yılında başlar. Öyküsü şöyledir: Oxford’un bir süredir yerel otoriteyle müfredat yüzünden yaşadıkları gerilim o yıl iyice yükselmişti. Anlatılanlara göre bir öğrencinin, şehirdeki bir kadını öldürmesi sonrası başlayan olaylarda iki üniversite öğrencisi de asılarak öldürülmüştü. Bunun üzerine üniversite yönetimi bir karar alıp, öğrencileri ile Oxford’u terk edip, yakınlarda, pek de önemi olmayan, Cambridge’e gidip orada eğitime başlamışlardı (bu olay tarihe “Oxford Boykotu” olarak geçmiştir). Geride çok az eğitici ve öğrenci kalmıştı. Sorun ancak beş yıl sonra, 1214 yılında çözülebilmiş ve belirli ödünler karşılığında Oxford’a geri dönülmüştü. Ödünler önemliydi: öncelikle kimse üniversitenin eğitim programına karışamayacaktı. Ek olarak, Oxford’da kalan, yani boykota katılmayan, eğiticiler bir yıl ders vermeme cezası almışlardı. Şehirde yaşayanlar da cezasız kalmamıştı; iki öğrencinin öldürülmesi olayına doğrudan karışanlar, cenazeleri yeni yerlerine taşımışlar ve bu işi yaparken hiçbir şey giymemiş, şehrin içinden çırılçıplak geçmişlerdi. Ayrıca şehir bütçesinden her yıl 52 şilin üniversiteye verilecekti (bu ceza hala sürmekte ve aynı miktar ödenmeye devam edilmektedir)². Resmen kuruluşu 1167 olsa da Oxford’un üniversite olması 1209’dur.

ODTÜ 1956 yılında kurulmuştu. Ancak 1977 yılındaki olaylar ODTÜ tarihinde bir dönüm noktasıdır. Süleyman Demirel’in başbakanlığındaki Milliyetçi Cephe hükümeti, ODTÜ Mütevelli Heyeti’ni değiştirmiş, onlar da MHP’li Hasan Tan’ı ODTÜ’ye rektör atamıştı. Amaç, ODTÜ’yü değerlerinden koparma ve faşistleştirmeydi. Buna karşı öğrenciler, öğretim üyeleri, üniversite çalışanları ve hatta öğrenci aileleri dokuz ay boyunca direndi. Çok sayıda öğrenci ve akademisyen saldırıya uğradı, darp edildi, yaralandı. Öğretim üyelerinin evleri, arabaları bombalandı. Bir öğrenci öldürüldü, çok sayıda öğrenci hapse düştü. Sonuçta dokuz aylık mücadelenin sonunda Hasan Tan istifa etti ve ODTÜ gerçek bir üniversite olduğunu kanıtladı.

Bugünlerde Türkiye’nin yeni bir üniversitesi daha oldu. Boğaziçi Üniversitesini kastediyorum. Kayyum rektörlere karşı eylemleri sürüyor. Üniversitenin tüm bileşenlerinin ortak mücadelesiyle Melih Bulu’yu gönderen Boğaziçi’nin karşısında bu kez Naci İnci var. Sonuç ne olur bilemem. Ama şunu biliyorum ki artık Boğaziçi gerçek bir üniversitedir. Ve şunu da biliyorum ki, direniş olumlu sonuçlandığında Boğaziçi Üniversitesi uluslararası sıralamalarda çok daha üst sıralara çıkacaktır. Darısı diğer üniversitelerin başına.

¹Özerk sözcüğünü özellikle seçmedim.

²Canbeyli R. Bir Laboratuvar. Boğaziçi Üniversitesi Yay., 2016.