“Ulu önder” Erbakan!

Laikliğin savunucusu olduğu iddiasındaki CHP, Erbakan için methiyeler diziyor! Batıdan kopuyoruz diyen Deva’cıların Milli Görüşçü olmalarına ne demeli! Avrupa Birliği’ne girmeyi savunan ve bununla övünen Davutoğlu’nun vurgulu konuşma tarzıyla “bu zih-ni-yet batı tak-lit-çi-li-ği-dir” diyen Erbakan’ı anma toplantısına katılmasına ağlamalı mı gülmeli mi? BBP ve HDP’yi ortak bir zeminde buluşturan neydi acaba?

Başlığın kışkırtıcı olabileceğini kabul ediyorum, ama Erbakan’ı Atatürk’le eşitlemek/benzeştirmek gibi bir gayemiz yok. Kaldı ki, tarihsel olarak Erbakan’ın böylesi bir ağırlığı taşıdığını düşünmüyoruz ve ayrıca Erbakan’ın temsil ettiği siyasetin aynı zamanda Cumhuriyet ideolojisiyle temelden karşıtlık içinde olduğunu savunuyoruz.

Erbakan, kendisine atfettiği “milli görüş”ü değil, siyasette doğrudan ve adlı adınca dinciliği temsil etmiştir; “milli görüş”, kendi kendine yakıştırması. Sadece ülkemizde değil Ortadoğu ülkelerinde de görülen İslamcı siyasetin bir versiyonu ve ülkemizdeki siyasal İslamcılığın ilk figürüdür! İslamcıların partileşmiş ilk geleneğidir. Siyasal İslamcılıktan bahsedilecekse Erbakan ismi başa yazılmalıdır. “Milli mi dinci mi?” diye sorarsanız, dincilik başa yazılır. Erbakan, siyasal İslamcılığın ve dinci siyasetin temsilcisi olarak eskide kalmış bir figürdür. Bundan da öte değildir.

Kimse kıvırmasın, tarihi, el çabukluğuyla, yeniden yazmaya girişmesin. Dinci bir siyasal figürü milli diye sunmanın ve göklere çıkarmanın manası yok!

Erbakan, siyasal İslamcı ya da dinci bir siyasal figür olarak, sınıfsal olarak Anadolu eşrafının (burjuvazinin) çıkarlarını savunan, sermaye sınıfının bir kanadını temsil eder.

Din ve siyaset arasındaki ilişkiler konusunda laiklik savunusu yapanlar başta olmak üzere dinin siyasete kurban edilmesine karşı çıkanlar da dahil herkesin bugün Erbakan güzellemesi yapması işin başka bir çelişkisi!

Ülkemiz tuhaf. Örneğin, Kenan Evren, cuntanın lideri olarak cumhurbaşkanlığı yetkilerini darbeye dayanarak artırıp tek adam yönetimi kurarken, bugün başkanlık rejimiyle bütün yetkileri elinde toplayan Erdoğan, “darbe anayasasına karşı sivil anayasa” sözünü kolayca söyleyebilmektedir! Özünde aynı siyaseti, karşıtmış gibi sunmak ne büyük maharet!

Saadet Partisi tarafından düzenlenen Erbakan’ı anma toplantısı da, sıradan bir toplantı olarak görülmemeli. Toplantıda herkes var. Millet İttifakı’nın iki unsuru CHP ve İyi Parti. AKP’den kopan Deva ve Gelecek. DP dışında zıt kardeşler HDP ve BBP de var. Hatta Erdoğan mesaj gönderiyor, AKP’nin çok yetkili bir ismi doğrudan toplantıya katılıyor. Birçok parti, genel başkan düzeyinde katılarak Erbakan posteri önünde boy gösteriyorlar. İran büyükelçisi ile Pakistan büyükelçisi de! İşte, ülkemiz tuhaf!

“Milli görüş gömleğini çıkardım” diyen Erdoğan şimdi ‘94 ruhu diyebiliyor!

Laikliğin savunucusu olduğu iddiasındaki CHP, Erbakan için methiyeler diziyor!

“Batıdan kopuyoruz” diye veryansın eden Deva’cıların Milli Görüşçü olmalarına ne demeli!

Avrupa Birliği’ne girmeyi savunan ve bununla övünen Davutoğlu’nun, vurgulu konuşma tarzıyla “bu zih-ni-yet batı tak-lit-çi-li-ği-dir” diyen Erbakan’ı anma toplantısına katılmasına ağlamalı mı gülmeli mi?

BBP ve HDP’yi ortak bir zeminde buluşturan neydi acaba?

Atatürk zemininde bile yan yana gelmeyenlerin Erbakan zemininde yan yana geldiğini görmek burjuva siyasetinin kaypaklığı ve omurgasızlığı kadar, bugün düzen siyasetinin “merkez ekseninin” nasıl sağa kaydığının da ispatıdır. Erbakan posteri altında düzen partilerinin temsilcilerinin yan yana dizildiğini gösteren fotoğraf, düzen partilerinin aynılaşmasının yansımasından başka bir şey değildir.

Düzen siyasetinde “merkez eksen” sağa kaymıştır. Artık bu eksen Erbakan’ın temsil ettiği siyasal İslamcı siyaset olmuştur.

Çok yazık! Bu ekseni kabul edenlerin yan yana gelip oluşturduğu Millet İttifakı’nın hala Erbakan’ın öğrencisi olan Erdoğan tarafından kurulan düzeni değiştireceğini düşünüyoruz, öyle mi?

“Rektörler türbanlılar önünde eğilecek” diyerek gericiliği temsil eden Erbakan’ın Susurluk skandalına tepki olarak “sürekli aydınlık için 1 dakika karanlık” eylemleri için “gulu gulu dansı yapıyorlar” sözlerini unutmamız isteniyor.
Şaşırtıcı ama; bugün akademik özgürlüğü ve liyakati hiçe sayarak yandaş rektörler atayan ve Gezi Direnişi’ne “tencere tava hep aynı hava” diyen Erdoğan, ne kadar Erbakan’a benziyor değil mi?

Erdoğan’a karşı Erbakan’a sarılmak nasıl bir akıl tutulmasıdır! “İttifaklar siyasetinin gereği” diye yutturulan aslında ilkesizlik, omurgasızlık, pragmatizmdir.

Şimdi gelelim meselenin bam teline: Laik cumhuriyetin temellerine dinamitleyen siyasal İslamcı Erbakan, ülkenin milli ölçü birimi midir? Peki laikliğin ölçüsü, demokrasinin ölçüsü, aydınlığın ölçüsü, bilimin ölçüsü, kadın haklarının ölçüsü, eşit yurttaşlık ölçüsü nasıl belirleniyor?

AKP eliyle kurulan rejimin, merkez ekseninin Erbakan olduğu bir tabloyu içimize nasıl sindirebiliyoruz? 1923 Cumhuriyeti’ne karşıtlık üzerine kurulan liberal-gerici-Amerikan-sermaye ortaklığı İkinci Cumhuriyet rejiminin yaratmış olduğu zemini karşıya almadan bu rejimle hesaplaşmak mümkün değildir.

Bugün siyasal ittifaklar için her türlü taklayı atan burjuva siyasetin ilkesizliği en çok sol değerleri likide ettiğinden Erbakan üzerinden millicilik oynanmasını da elimizin tersiyle itmemiz gerekiyor.

Ümmet fikrine dayanan İslamcılığın milliliği ile Hitler Nazizm’inin ve sonrasında emperyalizmin enstrümanı işlevi gören siyasal İslamcılığın milliciliği tartışmalıdır. Arkasında emperyalizm bulunun Suudilerin rabıta örgütlenmesinin Türkiye temsilcilerini Meclis’e sokanları, bir ayağı Suudi Arabistan’da olanlarla yolu Odalar Birliği’nde kesişenleri, Faysal Finanslarla Al Barakalarla içli dışlı olanları bize milli diye yutturmayın!