''Türkiye’nin verilerinde büyük bir tutarsızlık var, yüzbinlerce insanımız kayıp görünüyor''

Sağlık Ekonomisi Uzmanı Prof. Dr. Onur Başer, açıklanan verilerin gerçeği yansıtmadığını söyledi.

''Türkiye’nin verilerinde büyük bir tutarsızlık var, yüzbinlerce insanımız kayıp görünüyor''

MEF Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Onur Başer’in salgın süresince meydana gelen vefatları analiz ettiği araştırmasına göre, Türkiye’de ilk ölümün açıklandığı 17 Mart 2020 tarihinden itibaren bir yıl içinde koronavirüs kaynaklı gerçek ölüm sayısı 89 bin 315’e ulaştı.

Prof. Dr. Onur Başer, ”Belediyelerden alınan resmi veriler üzerinden Türkiye geneline ulaştığımızda, vaka-ölüm oranlarının yüzde 3.02 civarında olduğu sonucuna ulaştık. Türkiye, Meksika, Peru ve Macaristan’dan sonra en yüksek vaka-ölüm oranı olan ülkedir” ifadelerini kullandı.

Başer tarafından yapılan çalışma kapsamında, daha önce Health Policy Dergisi’nde yayımladığı akademik makalesinde kullandığı metotlar kullanılarak ölüm verilerine ulaşılamayan illerdeki yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi veriler diğer iller ile eşleştirildi ve tahmini fazla ölüm oranları hesaplandı. Analize göre toplam 9 şehirde (İstanbul, Kahramanmaraş, Konya, Bursa, Kocaeli, Bursa, Sakarya, Denizli, Malatya ve Tekirdağ) 17 Mart 2020-16 Mart 2021 tarihleri arasında gerçekleşen ölüm sayısı 36 bin 267 oldu. Önceki yıllar ile kıyaslandığında ise bu süreçte Türkiye’deki fazla ölüm sayısı 133 bin 972 olarak belirlendi.

Ajans Bizim’in haberine göre, akademik yayın olan Jama’da geçen hafta yayımlanan analize göre tüm dünyada ölümlerin üçte ikisinin direkt Kovid-19 ile ilgili, diğer üçte birinin ise koronavirüs nedeniyle hastaneye gitmeyen veya tedavisini erteleyen insanların ölümü olarak nitelendirildiğini belirten Prof. Dr. Başer, “Bu hesaplama yöntemi baz alındığında koronavirüs sebebiyle Türkiye’de bir yılda 89 bin 315 kişinin hayatını kaybettiği sonucuna ulaştık” ifadelerini kullandı.

ABD’de koronavirüs sonucu 549 bin, Brezilya’da ise 310 bin kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Prof. Dr. Başer, şunları söyledi:

“Sadece İstanbul’da koronavirüsün başladığı günden beri 17 bin 232 ölümün önlenmesi mümkündü. 16 Mart 2021 tarihinde 29 bin 623 kişinin vefat ettiği açıklanmıştı. Maalesef ki açıklanan ölüm oranları gerçeğin çok azını gösteriyor. Vaka-ölüm oranlarına bakıldığında 16 Mart’ta açıklanan rakamlar, Türkiye’deki 2 milyon 911 bin 642 vakanın yaklaşık yüzde 1’i düzeyinde ve Türkiye diğer ülkelere göre en düşük oranda olarak raporlanıyor. Oysa belediyelerden alınan resmi veriler üzerinden Türkiye geneline ulaştığımızda, vaka-ölüm oranlarının yüzde 3.02 civarında olduğu sonucuna ulaştık. Bu da şu anlamı taşıyor: Türkiye, Meksika, Peru ve Macaristan’dan sonra en yüksek vaka-ölüm oranı olan ülkedir. Bu da Türkiye verilerine olan güveni sarsıyor. Bu virüs tüm dünyaya yayıldığı için başka ülkeler ile kıyaslamalar yaparak vaka-ölüm oranlarını çıkartabiliyoruz. Aynısını Dünya Sağlık Örgütü de yapıyor. Türkiye’nin verilerinde büyük bir tutarsızlık var, bu da uygulanacak politikalarda eksik veya yanlış kararlar vermemize sebep oluyor ” diye konuştu.

Aynı tutarsızlığın TÜİK nüfus verilerinde de görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Başer, Türkiye’de son 30 yılda en az nüfus artışının ‘yüzde 1.25’ olarak belirlendiğini, 2019-2020 arasında nüfus artış oranının ise sadece ‘yüzde 0.55’ olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Başer, “Doğan bebek sayılarında ise bir değişiklik yok, bu süreçte ülkeden yüksek miktarda göç de olmadı, nüfus sayma sistemimizi değiştirmedik ve Kovid-19 dışında ülke genelinde ölüm sayısını artıracak herhangi bir doğal afet de yaşamadık. Yüzbinlerce insanımız TÜİK verilerine göre kayıp görünüyor. Bütün bunlar, koronavirüs ölüm sayılarındaki tutarsızlığı gözler önüne seriyor. Belediyeden alınan veriler ile uyumsuzluklar, diğer ülkelerdeki vaka-ölüm oranları arasındaki uyumsuzluk ve nüfus artışımızdaki uyumsuzluk bizi bu araştırmaya yönlendirdi” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Başer, yaptığı araştırmada doğrudan ve dolaylı olarak 2020-2021 dönemindeki fazladan ölüm sayılarını hesapladı. Kovid-19’un sağlık sistemine getirdiği yükün insan ölümlerine etkisini göstermek amacıyla yapılan çalışmada, 2017-2018-2019 yıllarındaki ölümlerin ortalaması alındı.