TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer: Borsayı kapatacağız, faiz düzenine son vereceğiz

TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer "Borsayı kapatacağız, varlık fonu uygulamasına son verip, halkın malını halka iade edeceğiz, ülkemizin madenlerine, limanlarına, yollarına, ormanlarına, fabrikalarına çöreklenen emperyalist şirketleri kovacağız!Faiz düzenine, yani kapitalist sömürü düzenine son vereceğiz!" değerlendirmesinde bulundu.

TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer: Borsayı kapatacağız, faiz düzenine son vereceğiz

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) haftalık basın toplantısı TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer’in katılımıyla gerçekleşti. TKH YouTube kanalında canlı olarak yayınlanan basın toplantısında Kılçer, komünistlerin ekonomik krize karşı programlarının belli olduğunu belirterek, ülke ve dünya gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.

“ERDOĞAN’IN TEK ADAMLIĞI SÖZDE DEĞİL, GERÇEK”

Kılçer, AKP’nin ülkede gündem değiştirmek için bulduğu her fırsatı kullanan bir parti olduğunu ifade ederek “sözde Cumhurbaşkanı” tartışmalarına ilişkin şunları kaydetti:

“AKP, ülkede gündem değiştirmek için bulduğu her fırsatı kullanan bir parti… Fırsatçılık genlerinde var. Bu sözde cumhurbaşkanı tartışması üzerinde tepinmeye çalışan AKP, ne diyor: ‘Ne demek sözde cumhurbaşkanı’ Bu lafa çok içerlemişler! ‘Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sözde olur muymuş!’ diye bağırıyor, çağırıyorlar! Evet, Erdoğan’ın tek adamlığı sözde değil, gerçek… Ama ülkemizde; laiklik sözdedir, Meclis iradesi sözdedir, yargının bağımsızlığı sözdedir, Anayasa sözdedir, Anayasa Mahkemesi kararları sözdedir, basın özgürlüğü sözdedir, akademik özgürlük sözdedir, bugün cumhuriyet rejimi de sözdedir!

“ERDOĞAN KUZU GİBİ OLDU”

Erdoğan’ın “ey Amerika, ey Avrupa” sözlerinin bıçak gibi kesildiğini vurgulayan Kılçer, AKP’nin emperyalizm ile işbirliğine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Erdoğan kuzu gibi oldu. AKP genel başkanı Erdoğan’ın “ey Amerika, ey Avrupa” sözleri bıçak gibi kesildi.  Son 1 aydır, Avrupa Birliği ülkelerine çiçekler gönderip duruyor. Avrupa Birliği’nin ekonomik yaptırımı tehdidine karşı Erdoğan’ın sergilediği uyumlu tavır, bir kez daha AKP’nin nasıl pragmatist bir parti olduğunu, işine geldiği gibi davranan bir çıkarcılığın daniskasını sergilediğini bizzat göstermiştir. Daha düne kadar ‘100 yıldır bize başkalarının hikayesini anlatıyorlar’ dediği Avrupa Birliği’ne, daha düne kadar ‘almazsanız almayan, biz kendi yolumuza gideriz’ diye horozlanarak tavır alınan Avrupa Birliği’ne, bugün şirin gözükmek için bin takla atılmaktadır. ‘Yerimiz Avrupa Birliği, Biden’ı destekleme zamanı’ diyen AKP’nin 180 derece çark etmesi, sabah akşam emekçilere anlattığı milli ve yerli söyleminin yalandan ibaret olduğunu fazlasıyla göstermiştir.”

“KİMSE HESAP VERMİYOR”

KIlçer ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krize ilişkin kimsenin hesap vermediğini  ifade ederek şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kimse hesap vermiyor, fakat bir gün hesap soran çıkacaktır. Bu ülkenin emekçileri, bu yağma ve soygun düzeninden bir gün mutlaka hesap soracaklardır!

Değerli yurttaşlar,

Biz komünistlerin bu tabloda programı belli.

1.Borsayı kapatacağız, varlık fonu uygulamasına son verip, halkın malını halka iade edeceğiz, ülkemizin madenlerine, limanlarına, yollarına, ormanlarına, fabrikalarına çöreklenen emperyalist şirketleri kovacağız!

2.Faiz düzenine, yani kapitalist sömürü düzenine son vereceğiz!”

“MELİH BULU DERHAL İSTİFA ETMELİDİR”

Kılçer, Boğaziçi Üniversitesi gündemine ilişkin ise, Melih Bulu’nun meşruiyeti olmayan bir rektör olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Melih Bulu meşruiyeti olmayan bir rektördür.  Melih Bulu’nun, seçilmiş değil atanmış bir rektör olarak meşruiyeti yoktur! Melih Bulu bu göreve layıkıyla ve başarısıyla değil, torpille, siyasi yandaşlıkla gelmiştir.  Melih Bulu, AKP il yöneticisi olarak Boğaziçi Üniversitesi’nin başına getirilmiştir!  Vesayet rejimi diyenlerin ülkeyi kayyumlarla, atanmışlarla yönetmesi manidardır. Buradan öğrencilerin ve toplumun yükselttiği sese bir kez daha kulak verilmelidir. Melih Bulu derhal istifa etmelidir!”

“SADAT KAPATILMALI, YÖNETİCİLERİ DERHAL YARGILANMALIDIR”

SADAT’ın “suikast ve gayri nizami harp teknikleri eğitimi” gündemine de değinen Kılçer, SADAT’ın derhal kapatılması ve yöneticilerinin yargılanması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Erdoğan’ın eski başdanışmanı olan Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ve dönemin AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduğunu açıkladığı SADAT’ın ‘suikast tekniği’ ve ‘gayri nizami harp’ hizmetleri vermesi suçtur. Derhal harekete geçilmelidir! SADAT kapatılmalı, yöneticileri derhal yargılanmalıdır! Kendilerine İslamcı diyenlerin gerçek yüzleri bir kez daha açığa çıkmıştır!

Bir de bütün Müslüman ülkelerden müteşekkil İslam konfederasyonu kuracaklarmış! Yani Pan-İslamizm çağrısı yapmaktadırlar! Siyasal İslamcılığın son 10 yılda Ortadoğu’yu nasıl kan gölüne çevirdiğini halkımız çok iyi görmüştür, çok iyi bilmektedir!”

“BIRAKIN SEÇMELİ DİN DERSLERİNİN ZORLA KABUL ETTİRİLMESİNİ, ZORUNLU DİN DERSLERİ KALDIRILMALIDIR”

Kılçer din dersleri zorlamasına ilişkin ise, “Bırakın seçmeli din derslerinin zorla kabul ettirilmesini, zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır” diyerek şunları kaydetti:

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), ortaokul ve liseler için seçmeli ders tercihlerinin 4-22 Ocak’ta yapılacağı açıklamasının ardından okul idareleri tarafından öğrencilerin dini dersler seçmeye yönlendirilmesi, zorlanması ve fiili durum yaratılarak dayatılması kabul edilemez! 12 Eylül cuntasının darbe uygulaması olan din derslerinin zorunlu tutulması ile birlikte şimdi de seçmeli din derslerine öğrencilerin kayıt ettirilmek istenmesi, eğitim özgürlüğünün ayaklar altına alınmasıdır! Bırakın seçmeli din derslerinin zorla kabul ettirilmesini, zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır!

“AKP SERMAYE PARTİSİDİR”

Kılçer, AKP’nin bir sermaye partisi olduğunu vurgulayarak emeğe yönelik saldırılara ilişkin şunları kaydetti:

AKP sermaye partisidir. Onlar patronların çıkarını düşünür. İçerideki patronlara girişimci, yabancı emperyalistlere ise yatırımcı diyerek sermayeyi şirin göstermeye çalışır.

Cargill işçileri sendikalı oldukları için işten çıkarılmışlardı. Direnişlerinin 1000. Gününde Ankara’ya vardılar, Tarım ve Orman Bakanlığı önünde basın açıklaması yapmak istediler. İzin verilmedi. Kendi sendika binaları önünde basın açıklaması yapmak istediler, önleri kesildi, gözaltına alındılar.  Tek Gıda İş üyesi, 14 Cargill işçisi ifadeleri alındıktan sonra akşam geç saatte serbest bırakıldılar. Ama AKP devleti işçilerden intikam alırmışçasına bu sefer sokağa çıkma yasağını ihlal ettiler diye ceza kestiler.

“KANUNİ HASTANESİ EMEKÇİLERİ YALNIZ DEĞİLDİR”

Kılçer basın toplantısının sonunda, Kanuni Hastanesi’nde haksız yere işten çıkartılan işçilerin yalnız olmadığını vurgulayarak şu çağrıda bulundu:

“İstanbul Halkalı’da Kanuni Hastanesi’nde haksız yere işten çıkarılan 66 işçiye buradan dayanışmamızı iletmek istiyoruz. Pandemi koşullarında işten çıkarmalar yasak olmasına rağmen yemekhane emekçisi 66 işçinin işten çıkarılmasına karşı bütün parti üyelerimizi ve dostlarımızı dayanışmaya çağırıyoruz. Kanuni Hastanesi emekçileri yalnız değildir.”

Basın toplantısını izlemek için: