Şüpheli asker ölümü hakkında takipsizlik kararı verildi

İzmir'de askerliğini yaparken şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Osman Özçalimli'nin davasında mahkeme takipsizlik kararı verdi.

Şüpheli asker ölümü hakkında takipsizlik kararı verildi

İzmir Aliağa Kapalı Cezaevi’nde askerliğini yapan, 1 Ağustos 2020 tarihinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Osman Özçalimli’nin davasında yargılanan 26 askerden 25’i hakkında takipsizlik kararı verilirken 1 asker de görevi ihmal suçundan yargılanacak.

20 yaşındaki Jandarma Er Osman Özçalimli’nin ölümüne ilişkin soruşturmaya yapan Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığı, Er Özçalimli’nin öldürüldüğüne ilişkin somut deliller bulunmadığını öne sürdü. ‘İhmali davranışla kasten öldürme’ suçunun oluşmadığını belirten savcılık, “Osman’ın psikolojik sorunlarının ölümünden önce sabit olduğunu ancak amirleri tarafından muayenesinin bayram sonrasına bırakılması” nedeniyle görevi ihmal suçunun oluştuğunu ve konuyla ilgili soruşturmanın sürdüğünü ifade edildi.

ÖLÜMLE TEHDİT EDİLİYORDU

Soruşturmada, Tabur Komutanlığı’nda uzman jandarma olarak görev yapan A.U.’nun, Özçalimli’nin ölümünden önce hazırladığı iddia edilen belgenin ölümden sonra hazırlandığı ortaya çıktı. Savcılık, takipsizlik kararının verildiği gün mülkiye müfettişlerinin raporu ve Aliağa Kaymakamlığı’nın soruşturma izni vermesi üzerine A.U. hakkında ‘görevi ihmal’ suçlamasıyla iddianame hazırladı. Dava 7 Temmuz’da görülmeye başlanacak.

Jandarma Er Osman Özçalimli’nin babası Ahmet Özçalimli takipsizlik kararını ve iddianameyi BirGün’e değerlendirdi. Oğlunun ölümünün en başından beri şüpheli olduğunun altını çizen Baba Özçalimli, şüpheli askerlerin ifadelerindeki çelişkilere dikkat çekti. İfadeleri hatırlatan Özçalimli, “Madem oğlumun psikoloji bozuktu niye ailesine söylemediniz ya da neden hastaneye götürmediniz?” diye sordu. Baba Özçalimli şöyle devam etti: “Nasıl yargılanacaklar? Oğlum beni aramıştı. ‘Ölümle tehdit ediyorlar’ dedi, bu ifadeleri savcılığa vermiştik ama bizim ifadelerimizi ne kadar ciddiye alıyorlar bilmiyorum. Olay günü bizi oyaladılar, ‘Bekleyin bakalım’ dediler. Oğlumu tehdit edenlerin kim olduğunu sordum, anlaştıklarını söyledi. Meğer akşamı beklemişler. Aynı günün akşamı benim oğlum saat 20.00-21.00 arasında öldürüldü. ‘1 Ağustos’ta öldürüldü’ diyorlar ama oğlum 31 Temmuz’da öldürüldü. Çünkü saat 10’da bir komutan bana ulaşıp bölük uzman çavuşu A.U. olduğunu söyledi. Ben de tehdit edildiğini söyledim ‘Ufak bir problemdi hallettim’ dedi. Meğer o adam benim oğlumu öldürmüş de telefon etmiş.”