Sosyalist Küba kadınların umudu olmaya devam ediyor

Eşitlikten, özgürlükten, kadından, çocuktan, halktan yana olan sosyalistlerin bayrağını Küba halkı onurla taşımaya devam ediyor. Sadece Küba’da değil dünyanın dört bir yanında sosyalizm mücadelesi veren tüm kadınların umudunu taşıdığı için Yaşasın Küba! Yaşasın Sosyalizm!

Sosyalist Küba kadınların umudu olmaya devam ediyor

Gizem Berber Öksüz 

Küba’ya emperyalizmin saldırıları yıllardır devam ediyor. Her dönem emperyalistlerin desteği ile semiren çetelerce başlatılan provokasyonların sonuncusunu da dün izledik. Bu saldırıların en insanlık dışı olanı ABD ve destekçilerinin ambargosu… Bu ambargoyla kuşatmaya çalıştıkları Küba, sermaye iktidarlarının ipliğini pazara çıkaran pandemi karşısında direngenliğini sürdürürken insanlığı korumaya devam ediyor. Kapitalizmde insan yaşamının piyasa kalemi haline geldiği, aşı gerçeği ile ortaya çıkarken yıllardır bütün saldırılara karşı Küba’nın onurlu halkı bıkmadan usanmadan gereken cevabı veriyor. İyi ki veriyor.

Kadın mücadelesinde de Küba bizlere örnek olmaya devam ediyor.

Yılladır emperyalist-kapitalist sistem içerisinde ve özelde günümüz Türkiye’sinde gericilikle, sömürüyle kadınlar giderek artan baskıyla yok sayılmaya çalışılıyor. Laikliğin tasfiyesiyle birlikte İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ve son olarak AKP’nin Meclis’e sunduğu 4. Yargı Paketi’nde yer alan ve cinsel istismar suçlarında tutuklama için ‘somut delil’ şartını öngören 13. maddenin TBMM’den geçmesi durumu yeterince özetliyor. Kadınların işgücüne katılımı gün geçtikçe düşerken, katliamlar, şiddet ve çocuk istismarları artıyor.

İşte böylesi bir dönemde sosyalizmin kadına tanıdığı hakları, kadının durumunu sosyalizme karşı savaş açanlara tekrar hatırlatmak gerekir. Günümüzün en güzel ve aslında yegâne örneği ise tabii ki Küba’da yaşanıyor…
Devrim sonrasında sosyalist Küba insanı gözetmeyi ilk sıraya yazdı. Bütün toplum içerisinde hak, sorumluluk, olanak ve fırsatların cinsiyet ayrımı dahil, hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit olması gerekliliği anayasanın

43.maddesiyle, eşit işe eşit ücret hakkı ise 42. madde ile güvence altına alındı.

Kapitalizmin yarattığı cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması sürecini hızlandırmak üzere, 1960 yılında ilk görevi okuma yazma oranını arttırmak olan Kübalı Kadınlar Federasyonu (FMC) kuruldu. Bugün 4,5 milyona yaklaşan FMC, Küba’nın en büyük toplumsal örgütlerinden biri. Bunun sonucunda okuma yazma oranı Küba’da yüzde yüze yaklaştı. FMC’nin ikinci görevi ise kadınların üretime katılması ve toplumsal yaşamın eşit bir parçası olmasıydı. Bu doğrultuda her yerellikte kreş, çamaşırhane ve yemekhaneler kuruldu. Kapitalizmin dayattığı rollerden arınmaya başlayan kadının, kendisine yüklenen aile içi tüm sorumluluk ve görevleri sosyalist devletin planlamasına bırakılıyordu.

Bu pratiklerin ardından Küba’da kadın nüfusun iş gücüne katılımının ciddi bir biçimde arttığını görmek gerekir. Küba’da kadınlar toplam iş gücünün %60’ını oluşturuyor. Bunun dışında çok çarpıcı verileri de not etmek ve hatırlatmak yerinde olacaktır: Meclisteki milletvekillerinin yüzde 53,21’i, Devlet Konseyi üyelerinin yüzde 48,4’ü, öğretim üyeleri, öğretmenler ve bilim insanlarının yüzde 81,9’u kadın.

Sosyalist Küba’da kadının toplumun her alanında varlığını artırmak ve güçlendirmek için çalışmalar devam ederken kapitalizm koşullarında yaşayan biz kadınlar sömürüye, gericiliğe ve eşitsizliğe direnmeye devam ediyoruz.
Kapitalizmin fırsat adı altında bir piyasa kalemi olarak sunduğu yüksek fiyatlı kreşlere parası yetmeyen kadınlar olarak, çalışma hayatından çekilerek evlerimize mahkûm ediliyoruz. Yalnızca aile içinde kendine eş ya da anne olarak kimlik bulan kadın toplumsal yaşamdan bilinçli olarak uzak tutulmaya da devam ediyor.

FMC’nin tüm başarıları elbette sosyalist bir sistemde gerçekleşebilirdi ve gerçekleşiyor. Bu nedenle Küba’daki kadınların tek görevi toplumsal eşitliği sağlamanın çok ötesine geçiyor; Devrimi korumak ve devamını getirmek…
ABD emperyalizmi, kendisine tehdit olarak gördüğü sosyalist Küba devletine karşı tüm aygıtlarını kullanarak sosyalizmi boğmaya çalışırken buna ortak olanlar da karşılarında devrimin öncü kadınlarını buluyor. Sadece Kübalı Kadınlar Federasyonu’nda değil, bütün ülkenin mahallelerindeki Devrimi Savunma Komiteleri’nde, Küba Komünist Gençler Birliği’nde örgütlü olan devrimin yetiştirdiği Kübalı kadınlar ise “Sokaklar devrimcilerindir” diyerek mücadeleyi sürdürüyor. Ve bizlere adeta ders veriyorlar: Emperyalizmi ve onun beslediği çeteleri ancak örgütlü bir halk yenebilir!

Emperyalizmin ve sermayenin beslemeleri yıllardır Ortadoğu’da anaların gözyaşlarını akıtanların, çocukların ölümlerine göz yumanların, savaşların, gericiliğin, patronların, dünyanın en büyük terör örgütü NATO’nun bayrağını taşımaya devam etsinler. Karşılarında eşitlikten, özgürlükten, kadından, çocuktan, halktan yana olan sosyalistlerin bayrağını Küba halkı onurla taşımaya devam ediyor. Sadece Küba’da değil dünyanın dört bir yanında sosyalizm mücadelesi veren tüm kadınların umudunu taşıdığı için Yaşasın Küba! Yaşasın Sosyalizm!