Sedat Peker, yeni videosunda Süleyman Soylu'ya seslendi

Peker, ''Şirketin yüzde 5 bin 700 büyümüş. 57 kat büyümüş. Yargılanacaksın. Yüce divana gideceksin. Ben yurtdışına gitmeden önce odanda misafir ettiğini anlatacağım'' diye konuştu.

Sedat Peker, yeni videosunda Süleyman Soylu'ya seslendi

Ülkücü mafya lideri Sedat Peker, sosyal medyadan yayınladığı 9. videoyu “Yaşadıkça ve yaşlandıkça değil, direndikçe büyürüz” başlığıyla yayınladı. Peker, belediyelerdeki rüşvet sistemine dair bildiklerini anlattı. Ülkede bilinen pek çok simanın ismini de anarken; onlara dair ciddi iddialarda bulundu.

Türkiye’de devlet-mafya ilişkilerini yeniden tartışmaya açan suç örgütü lideri Peker, yeni videosunda belediyelerdeki ve devletteki taşeron sistemi üzerinden alınan rüşvetleri anlattı.

Soylu’nun sigorta şirketine de değinen Peker, ”Şirketin yüzde 5 bin 700 büyümüş. 57 kat büyümüş. Yargılanacaksın. Yüce divana gideceksin. Ben yurtdışına gitmeden önce odanda misafir ettiğini anlatacağım” diye konuştu.

Peker’in yeni iddiaları şöyle:

“Ben size ülkede nasıl para çalınıyor, belediyelerdeki rüşvet sistemi, alt dernekler var anlatacağım kafayı yiyeceksiniz böyle profesyonel hırsızlık mı olur diye

Şimdi bir belediye başkanına rüşvet vermeye gittiğinde adam senden parayı almıyor ya bir kelek yaparsa ya gizli kayıt yapıyorsa diye. Diyor ki bizim bir derneğimiz var. Oraya şu kadar yardım yap, 1 milyon, 3 milyon. Sen gidip oraya parayı yatırıyorsun ‘hayır işi’ için. Sen gidiyorsun parayı yatırıyorsun, kaçak kat çıkıyorsun, artık ne yapmak istiyorsun onu yapıyorsun. E para belediye başkanına gitmedi. O ne yapıyor? 100 bin liralık bir iş var, en güvendiği arkadaşı diyor ki 1 milyon liraya fatura kes diyor.

Sonra o 1 milyon liralık işi alıyor ama 100 bin liraya yapıyor. Bir 100 bin de diyor vergi filan çıkarsa 800 bin lirayı kılçıksız alıp cebe indiriyor. Ve hiçbir polis takibinden ceza almıyorlar. Sistem bunun üstüne. Bakın şaka yapmıyorum. Hiçbir polis takip altında neden ceza almıyor, sonunda beraat ediyorlar, sistem bunun üzerine.

Taşeron sistemi nasıl onu da anlatacağım. Bunlar bir ufak hamleyle değişilir. İnsanın karısına, çocuğuna zaafı olur, onu etkileyip seni yönlendirebilirler. Sistem kuracaksınız siz. Bana aslan avını bana yaptıracaksınız ben de size anlatacağım.”

BEŞLİ ÇETE, ONLU ÇETE

“Siz hep diyorsunuz ya, beşli çete, onlu çete, onlara ihaleyi veriyorlar. 1 milyar dolar, bunlar siz zannediyor musunuz, bunların işçileri var, yok. Bunlar alt taşeron sistemi var. Bunlar taşeronlara veriyorlar. 400 bin dolar taşerona veriyor, 600 milyon dolar kılçıksız bu tarafta. Alt taşeronun da alt taşeronu var. Samimi söylüyorum, rezalet, komedi. Tüm sistem bu şekilde çalışıyor. O alt taşeron ne yapıyor? En son o taşeronun da bir altı var, onlar kamyonların filan sahipleri var ya, onlar da yolunu buluyor da, emeğinin karşılığını buluyorlar.

Ama ortadaki para ne kamyon, ne o ne bu. Taşeron sistemini kaldırdım diyeceksin. İhaleyi açacaksın, telefondan bile ihaleye girecek, tüm evrakları hazırlayacak. Madem taşeron bunu yapabiliyor, maliyeti bunu 200 milyon niye devletten 1 milyar çekiyor. Bu para nereye gidiyor? Bu para sizde kalınca, asgari ücret 2,5 bin lira, 10 bin lira para olacak.”

KORKU İKLİMİ KIRILDI

“Siz benim için ne yapacaksınız? Namuslu gazeteciler var ya, ben boşa konuşmam, bir şey konuşuyorsam bana inanın. Beni size, sizi de başkasına mahcup etmem. Diyorlar ki, ‘Sedat Peker’in her dediği doğru çıkmaya başladı’ diyorlar. Bir tanesi yanlış çıksın elimi keseceğim diyorum ya anlamıyor musunuz?

Siz gazeteciler, korku iklimi var ya, kırıldı gerçi de. O korku iklimini aşmaları için gazetecilere cesaret vermeniz ama namuslu olanlara. Siz onlara cesaret verince muhalefet partilerinin içinde atarlı yürekli tipler var, onlara da coşkuyu verince, baskıyı kurunca, oy vermeyiz, gidecekler, iktidar. İktidar keşke açsaydı, bütün her şey ortaya çıkacak.”

SOYLU, YÜCE DİVAN’A GİDECEKSİN

“Engin Sigorta. Süleyman diyordu ya, ‘Ben o poliçe o sesi çok seviyorum’ Lan şirketin yüzde 5 bin, 7 bin, 57 kat büyümüş. Dünyanın neresinde böyle bir şey var. O poliçenin sesinde ben de uyurum, herkes uyur. Yargılanacaksın. Yüce divana gideceksin. Ben yurtdışına gitmeden önce odanda misafir ettiğini anlatacağım.

Sülü, fındık kadar beyninle Cumhurbaşkanı olmaya kalkıyorsun bu ülkede, beni satmasaydın olurdu

Erdal Baba’ya araba, 20 sene evvel sana getirip sigortalattığında Erdal Baba diyordun. Şimdi Erdal Baba lazım değil ki. Bütün holdingler sende, poliçe sesi. E uyursun tabii. Sülü Allah’a yemin olsun, iğnenin deliğinden geçireceğim seni kibrit kutusundan alıp. Bugün senin son günün. Sen Yüce Divan’a gideceksin, yargılanacaksın, hiçbir şansın yok. Anlattıklarımın altlarını da hazırladım, delilleri de bende, sen bitireceğim.”

AKİT TV İLE PEKER’İN MUHABBETİ

“Akit medya grubuna makara yapmayacağım. Beraber sofra kurduk yemek yedik. Ama söyleyecek kelamlarım var onlara. Bu Akit TV’nin Yazı İşleri Müdürü var; Murat Alan. İyi bir adam, genç bir arkadaş. Kardeşim sen saldırıya uğradığında hastaneye ilk gelenlerden biri ben değil miydim? En sevdiğim silahım 45’lik sana verip, “Seni çocuğunun yanında dövdüler. Bir baba çocuğunun yanında daya yememeli, bir daha gelirlerse hepsini vur, sana cezaevinde ben bakacağım” demedim mi kardeş. Biz göz göze baktık, o kadar muhabbet ettik seninle. Bu olayı buraya ben mi getirdim. “Suç örgütü”. Göreceksiniz, sen hariç Murat. Ama diyebilirdin ‘Bu adam her şeyi yapardı, ajanlık ne’ diyebilirdin. Bu nasıl bir ayıp. Bu haberi yapıyorsunuz. Elinizde bir tane delil var mı benim ajanlık yaptığıma dair. Şevki hocam çocukluğumdan beri senin kasetlerini dinliyorum. Çoluğumun çocuğumun parasını yolladım. Diyemedin mi bu adam ajan değil diye. Bir özür beklemiştim. Olayı buraya siz getirdiniz.”

‘DOĞU PERİNÇEK İLE GÖRÜŞTÜM’

“Bizim bir Doğu Perinçek var. Konuşunca filan çok nezaketli ama psikolojisi bozuk. Biz bunun yanına ne zaman gitsek oturur bir şey ikram eder. Siz de saygısından dolayı ona saygı gösterirsiniz. İşte CIA şöyle yaptı, böyle yaptı.

Yaşı büyük, diyor ki işte ‘MOSSAD’ın kucağına oturmuş…’ O yaşında utanmayacak mısın? Ben sana laf… Akademisyen çocuğun var, 80 yaşındasin git torun torba sev. Ne bu hırs, hırt; ‘CIA yaptı’ bırak CIA’yı. Ya bir dur. Dava açmış ‘ülkücü katili’ demişim diye. E sen gazetende ülkücüleri manşet yapmıyor muydun Doğu ağabey. 3 gün sonra hepsini şehit ediyorlardı. Diğer sol fraksiyonlardakini gazetende manşet yaptığında kaç gün yaşıyorlardı. Ev adreslerine kadar veriyordun, hepsini öldürüyorlardı. Hangi yüzle dava açıyorsun sen?”

METİN AĞABEY…

“Benim her ay 10 bin dolar yolladığım bir milletvekili yok ama daha çok yolladıklarım var. Bir de çok acı, bana 10 bin doları nasıl yakıştırdınız siz. Ya ben aç kalırım açıkta kalırım yine herkesten çok para veririm. Beni herkes bilir. Kaşar Süleyman var ya, hani tak tak tak Veysi geliyorum… 10 bin dolar da yalan, vallahi yalan. Hani diyorlar ki bunu açıkla. Ben kimseye böyle bir para yollamadım ama daha çok yolladım.

Şimdi Metin Külünk’ten konuşacağız, Metin ağabeyden. Metin abi beni telefondan aradı, Biden beni Erdoğan’a karşı… Ya dedim abi ne diyorsun sen, Biden işi gücü bırakmış Sedat Peker’i mi bekliyor, hepten delirdik, vallahi delirdiler. Adamlar dünyayı yönetiyor, onun devlet başkanı Sedat Peker’i mi bilecek. Benim kendi meselem var. Beni sakinleştirdi, konuştu konuştu. Sonra benim yanımdan ayrıldı, beni itibarsızlaştırmak için kurulan mafyalar var, tecavüz hikayelerini kurgulayan puştlar var ya, onlar var, vekiller var, devletten adamlar var. Özel adamları ama fındık kadar beyinleri var. O yüzden Metin ağabeyi konuşacağız.

Beni yolda bırakanı rezil edeceğim, ha Metin ağabeyi rezil etmeyeceğim, ne yaşadık onu anlatacağım.”

ARABALARINA PARA BIRAKIRDIM

“Bana pislik mafya diyorlar ya, Ak Parti’nin seçim zamanı dağıttığı kahveler var ya, seçim zamanı. Hepiniz içtiniz, Tarihi Beyoğlu Kurukahvecisi, benimdi o, hani ben pislik mafyaydım. Ulan onlarca milyon liralık kahveyi benden siz alıp dağıtmadınız mı her yerde. Lan bir lira mı verdiniz, verdiyseniz hani fatura. Lan size yazıklar olsun.

Metin ağabeyle, Ömer Külünk diye bir yakını var mesela, nasıl ilişkimiz onu anlatayım. Tefeciler benim yeğenimin yerini almış, o zamanın parası bugünün 1,5 milyon lirası, tefecilerle bir konuşsan şey yapsa. Ya dedim Metin ağabey, ben ismimi unutturmaya çalışıyorum, o onu arayacak, o onu arayacak sanki ben tahsilat yapıyormuşum gibi. Dedim ağabey kaç para ben vereyim. O konuda ismi geçen bir iki işadamı arkadaş var, biz ödeyelim dedik. İş para ödemeye gelince bir tek ben ödedim, tapuyu aldık verdik. Biz para verdik mi böyle veririz. Almanya’daki o dernekler var ya, onlara rica ederdi para yollar mısın diye, el altından onlara para yollardım.

Ama öyle her ay giden 10 bin yok, seçim zamanı geldiğinde arabasına para bırakırdım.

Ya şimdi ben böyle deyince bizim diğer milletvekili tanıdıklar, lan bizi de, lan oğlum biz kimseyi söylemeyiz. Ama Biden miden gel film yap, sonra beni karalama kampanyasına abilik yap. İstesem gömmek için evet verdim derdim ama 10 bin değil çok daha fazlasını verdim.”

BİNALİ YILDIRIM…

“Binali Yıldırım beyefendi bir adam. ‘O uyuşturucu işinde değil’ dedim. Oğlunu korumak için o çıkmış meydana. Sayın Başbakan senin oğlunu korumak için ortaya çıkmana gerek yok ki… Adam 15 senede kaç milyar dolarlık servet yapmış. Biz sadece Hollanda ayağını biliyoruz, onu da Hollanda devleti açıkladı. Diğer ülkelerde kaç milyar dolar daha var? Bu adam süper dahi olmaza milyar dolarları nasıl kazansın? Bırak senin çocuğun kendini savunsun. Kit getirmiş.

Hele o Abdulkadir. Yahu sen gerçekten delisin. 150 kiloluk bir adam Venezuela’ya giderken Cumhuriyet gazetesi gümrük kayıtlarını patlattı, kit gitmemiş. Torbayla getirdi nasıl dersin. Bu nasıl bir onursuzluk, bunu kim diyebilir? Hiç utanmadın mı bunu yazarken? Sen şerefi, onuru öldürdün. Bunu yaz deyip kafama gülle vursalar yazmam. Ben suç örgütü lideriyim tamam ama siz insan değilsiniz. 150 kiloluk adam pazar filesiyle… Bir de bu da diyor; MİT kafasına sıkar. Sıkıyorsa Süleyman’la gelin. O konuşmacıların hepsi asker, hadi siz gelin.”

YILDIRIM DEMİRÖREN İDDİASI

“Şimdi bu devletten 750 milyon dolar kredi aldı kaç sene önce. Bu 750 milyon doların hiçbirini ödemedi biliyor musunuz bu sahtekar. Ana parayı bırak, faizlerini bile ödemedi. Çiftçi kredisini ödemeyince traktörünü haczediyorlar, bizim Kanal D’yi haczeden var mı hiç, duydunuz mu? Yok. Hürriyet’i duydunuz mu hiç haczeden. Ödemedi parasını. Parasız mal olur mu? Faizini ödemediler.””

“SÜLEYMAN PARALI FETÖ’CÜLERİ SEVER”

“Bir de bizim avukatların ve tüm yakınlarının pasaportlarını iptal ettiler. Mahkeme kararı olmadan iptal ettiler. Süleyman paralı FETÖ’cüleri sever… Bir kanun çıkardılar, İçişleri Bakanlığı’nın yetkisiyle pasaportlar iptal ediliyor. Yurtdışı yasağı demiyorum, pasaport iptal ediliyor. Mahkemeden daha güçlü bir yetki. Yasağı kendi koyuyor, kaldıracak yerde de kendi adamı var. İçişleri’nden koyduruyor bölge idareden kaldırıyor” diye konuştu.

5 Aralık Resul Holoğlu, Organize Suçlardan Sorumlu Emniyet Müdür yardımcısı telefon açıyor Korkmaz’a. Bu adamı arıyor, İçişleri Bakanlığı’na çağırıyor. Saat 10.30, 12.30 çıkış. Sezgin Baran Korkmaz 45 milyon dolar bir iş adamından alacağı var. Süleyman buna ‘Senin hakkında tahkikat yapıldı, yurtdışına çık. Yukarının haberi var, bu parayı da sil, sorun çıkacak’ diyor. Yukarısı da Tayyip abi. Amerika’dan da büyük para gelmiş diye herkes biliyor ya.. Bütün kayıtlar çıkacak. Sezgin Baran Korkmaz, 6 Aralık’ta yurtdışına gidiyor.

İçişleri Bakanı, Organize Suçlar Daire Başkanı’nı telefonla arayıp, hakkında 6 aydır dosya hazırlanan adamı İçişleri Bakanlığı’na çağırıyor ve görüşüyor ve yurtdışına çıkmasını söylüyor. Bu 45 milyonu kabul etti ya Sezgin Baran, ne yapsın devlet var karşısında. Oteli de istediler. Böyle bir namussuzluk olur mu? Siz muhaliflere baskıyı kuracaksınız, 5 Aralık’ta Sezgin Baran Korkmaz İçişleri Bakanlığı’na geldi mi kamera kayıtlarını çıkarın. 6 Aralık’ta yurtdışına çıkmış mı? Sezgin Baran Korkmaz bakıyor her şey elden gidecek, dönmüyor. 28 Aralık’ta operasyon yapıyorlar. 29 Aralık da 45 milyon doların ödenme günü, haciz olacak o gün. Karısını gözaltına alıyorlar. Bu Veysi.. Ben olayı toparlayayım diye arayan da bu Veysi.

Aranan adamın oteline gidip kalıyorsun, onbinlerce, yüzbinlerce euro hesap hiçbiriniz ödemiyorsunuz sonra adamı gasp ediyorsunuz. Mehmet Ağar’dan öğrenmiş bu taktiği. Siz bu adamın arkadaşı değil misiniz? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı izin vermiyor, Cumhurbaşkanına gidiyor, haberiniz varmış. Haberim yok diyor. Hangi savcı hangi hakim kaldı hepsinin listesi bende.”

“Kardeşlerim gazetecilere baskı yapın, direkt Yüce Divan, hiçbir şansı yok. İçişleri Bakanlığı’nda görüşme kayıtları, adam kaçıyor. Ne dediğini kanıtlayamasak bile sen hakkında dosya bulunan, operasyon yapılacak olan, operasyonu da yapacak olan da telefon edip çağırıyor, kesmeye. İstanbul Başsavcısı buna izin vermiyor. Cumhurbaşkanına gidiyor. Bu işte bir karışıklık var, sizin haberiniz varmış diye. O para olayı bilmiyor. Oda diyor ‘benim haberim’ yok. ‘O da diyor ki kanun ne gerektiriyorsa onu yap’ diyor. Sırf içişleri bakanı ile orada görüşmesi bile Yüce Divanlık. Ertesi günü kaçması bile Yüce Divanlık.

Sezgin Baran Korkmaz adayı terk ederse, kayıt yok ama başka bir çok şey var. Dik duracağız. Senin oradakinin bütün listesi de bende. Başka hangi hakim, savcı kaldı listesi de bende. Tek tek anlatacağım bunların hepsini.”

“ÜLKE BÜYÜYOR DİYORLAR YA…”

“Tayyip abiyle konuşurken benle mezara gidecek şeyler var. Pislik olmadığımı herkese öğreteceğim. Pisliklik varsa ben onun azıyım. Ben size nasıl çalınır, nasıl çırpılır tak tak öğreteceğim.

Ülke büyüyor diyorlar ya. Eskiden kendisini arayanların ev ve araba istediğini, şimdi ise çocuk bezi ve mama istediğini söyledi. İnsanların maddi sıkıntılardan dolayı intihar ediyor, ülke büyüyor. Süleyman yüzde 5300 büyüyor. Nasıl dediğim doğru çıktı. Her dediğim nasıl doğru çıkıyor. Namuslu olun ama. Bak Engin Sigorta patladı. Bunlar kolpacı, bunlar sahtekar.”