RÖPORTAJ | Eğitim emekçileri forumda buluşuyor: "Çağrımız eğitim emekçisinin birliği içindir"

“Pandemide eğitim ve eğitim emekçileri” başlıklı bir forum çağrısı yapan Eğitimde Sınıf Tavrı 23 Ocak Cumartesi günü 16:00’da online bir biçimde gerçekleşecek.

RÖPORTAJ | Eğitim emekçileri forumda buluşuyor:

Yüz yüze eğitimin ne zaman başlayacağına ilişkin kamuoyunda merak sürüyor. Salgın dönemiyle birlikte eğitim sistemindeki sorunlar ayyuka çıkarken, eğitim emekçilerinin haklarındaki ve kimliğinde erime devam etti. Eğitim emekçisi AKP iktidarının “keyfine” göre iş yapmak zorunda kalırken, mevcut sendikal yapıların da bu süreç içinde yeterli yanıt üretemediği görülüyor. Eğitim emekçilerinin mücadelesinde “yeni bir soluk” olma iddiasında Eğitimde Sınıf Tavrı çalışmalarını hızlandırıyor.

“Pandemide eğitim ve eğitim emekçileri” başlıklı bir forum çağrısı yapan Eğitimde Sınıf Tavrı 23 Ocak Cumartesi günü 16:00’da online bir biçimde gerçekleşecek. Forumu çevrimiçi platform üzerinden yapacak Eğitimde Sınıf Tavrı üyeleriyle hem eğitim, hem de etkinlik üzerine konuştuk. İyi okumalar.

“EĞİTİMİN YÜKÜNÜ ÇEKENLERİ BİR ARAYA GETİRİYORUZ”

Manifesto: Yaz aylarından bu yana Eğitimde Sınıf Tavrı adıyla sıklaşan bir çalışmanız var. Eğitim emekçilerini ilgilendiren pek çok başlıkta faaliyet gösteriyorsunuz. Şimdi de, bir forum çağrısı yaptınız? Neden bir forum yapıyorsunuz?

https://twitter.com/sinif_tavri/status/1352239798271021057

EST: Eğitimde Sınıf Tavrı olarak, sendikalı-sendikasız, kadrolu-sözleşmeli, kamuda çalışan-özelde çalışan ayrımlarını bir kenara bırakarak bütün eğitim emekçilerinin bir araya geldiği, sömürüye, baskıya, piyasacılığa, gericiliğe karşı ortak mücadele zeminini oluşturmak için yola çıktık. Eğitim sektörünü bir kâr odağı, eğitim emekçisini kârın üreticisi, yurttaşları müşteri olarak gören düzene karşı, eğitimcinin kimliğini yeniden inşa edecek yeni bir platform olarak Eğitimde Sınıf Tavrı, pandemi koşullarında eğitimin yükünü sırtlayan, görmezden gelinen, ‘’rahatlığa’’ alıştığı söylenen, yük olarak görülüp her fırsatta niteliği tartışılan eğitim emekçileriyle bu süreci değerlendirmek, eğitim emekçilerinin durumunu, yaşadığı sorunları, hak gasplarını, mücadele pratiklerini paylaşmak tartışmak ve yorumlamak için ‘online’ olarak bir araya geliyor.

“EN BÜYÜK SORUN AKP İKTİDARININ KENDİSİDİR”

Manifesto: Eğitimin pek çok sorunu bulunuyor. Eğitim emekçilerinin de öyle. Kadro sorunları, eğitimin paralılaştırılması, gericilik… Pandemiyle birlikte bunlar da katlandı. Özellikle eğitim bakanının sürekli değişen çizgisi de büyük sorun oldu. Size göre eğitimin en büyük sorunu nedir?

EST: Belirtildiği gibi eğitim sisteminin birçok sorunu vardır. AKP iktidarı döneminde ve pandemi sürecinin de baş göstermesiyle bu sorunlar artmış ve su yüzüne çıkmıştır. Eğitimin piyasacı, gerici, baskıcı bir şekilde düzenlenmesi, eğitim emekçilerinin sömürülmesine, öğrencilerin eğitimden eşit bir şekilde faydalanamaması gerçeğini doğurmuştur. Piyasacı eğitim, sermayedarların eğitim sektöründe daha çok söz sahibi olması gerçeğini doğurmuştur. Eğitim kurumlarının AKP iktidarı ile birlikte yeniden düzenlenmesi hız kazanmıştır.

Öte yandan kamu sektöründe bir yandan kadrolaşma politikaları ile eğitim emekçisinin profili dönüştürüldü. İktidarın bir parçası olarak eğitim kadroları yeniden düzenlendi. Özel sektör ise AKP iktidarı ile gücüne güç katarken, eğitim emekçisi özel eğitim kurumlarının insafsızlığına terk edildi. Bir yandan da ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı yıllar geçtikçe katlanarak arttı. Öğretmen atama sayıları ile eğitim fakültesinden mezun öğrencilerin sayıları arasındaki dengesizlik eğitim alanında ciddi bir işsizler ordusunu doğurmuştur. Bir taraftan da okullardaki eksik normlar ‘ ücretli öğretmenlik’ adı altında güvencesiz ve asgari ücrete dahi ulaşmayan bir maaşla çalıştırılan öğretmenlerle doldurulmuştur. Bu noktada eğitimin en büyük sorunu, tüm bu olumsuzlukları bizlere dayatan AKP iktidarının uyguladığı politikalardır diyebiliriz.

“TAHAKKÜMÜ KIRACAK YENİ BİR PLATFORM ZORUNLU HALE GELMİŞTİR”

Manifesto: Eğitim emekçilerinin işçi sınıfı mücadelesinde önemli bir yeri var. Ancak bir süredir eğitim emekçilerinin sessiz olduğunu görüyoruz. EST bu süreci nasıl görüyor?

EST: Eğitim emekçilerinin örgütlenme çabaları 1960’lı yıllarda Türkiye Öğretmenler Sendikası(TÖS) ve 1970’li yılarda (TÖB-DER)Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği ile tepe noktasına ulaştı. Bu durum örgütlenmenin ve dayanışmanın nedenli önemli olduğunu gösterdi.12 Eylül darbesiyle büyük baskıya maruz kalan eğitim emekçileri 1990’lı yıllarda adım adım kazanılan kamu emekçilerinin örgütlenmesi hakkında Eğitim-iş, Eğit-Sen ve Eğitim-Sen’le önemli bir yer tuttu. Ancak eğitim emekçilerinin bu kimliği yavaş yavaş eridi. Gerek 90’larda elde edilen kazanımların devam ettirilememesi, gerekse de iktidarların eğitimi dönüştüren siyaseti bu kimliği yok etti. Bugün eğitim emekçileri kamuda yandaş sendikaların, özelde ise patronların tahakkümü altındadır. Bu tahakkümü yırtacak ‘yeni’ bir platformu zorunlu hale gelmiştir.

Manifesto: Eğitim emekçileri için başka bir çağrınız var mı?

EST: Eğitim emekçilerine “İnsanca bir yaşam, eşitlikçi bir düzen” mücadelesinin bir parçası olarak, eğitimcinin birliğini, kimliğini yeniden inşa etmek üzere çağrı yapıyoruz. Eğitimin piyasacı, gerici, baskıcı bir şekilde düzenlenmesine, eğitim emekçisini sömürülmesine karşı tüm eğitimcileri Eğitimde Sınıf Tavrı’nda birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

Foruma buradan kaydolabilirsiniz:

https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSfoJWFNz4m4AvYDqdUiCf6R77dsSaR12jsnu2JX2sneg-1hbw/viewform