Gel vatandaş gel! Partiler pazarında neler var neler?

Gel vatandaş gel! Partiler pazarında neler var neler?

18-04-2021 09:31

2020 yılında kurulan yeni siyasi parti sayısında patlama yaşandı. Şu an Türkiye’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na kayıtlı 105 siyasi partinin 28 tanesi 2020 yılı başından bugüne kadar kurulmuş durumda.

Neşe Deniz Babacan

Türkiye’de siyasetin hızının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Özellikle 2020 yılı bu hızın kesilmediği ve hatta beraberinde pandemiye rağmen bir dizi gelişmenin yaşandığı herkesin dikkatini çekmiştir.

Bu noktada 2019 yılından 2020’ye devreden önemli başlıklardan bir tanesinin, AKP içinden yaşanan kopuşlar; bir diğerininse gündemden düşmeyen erken seçim tartışmaları olduğunu söylemek gerekmektedir. Dolayısıyla karşımızda erken seçimden medet uman ve bunun için pozisyon alanlar olduğu kadar, AKP ya da MHP’nin çevresinden nemalanmak için “siyasete atılan” çevreler olabileceğini söyleyebiliriz. 2020 yılında kurulan ve belki de kamuoyunun bir kısmının adını bile bilmediği bu partilerin bir kısmının para ve siyaset denkleminde bir yere oturmaya çalıştığını öngörmek mümkündür.

Nereden çıktı bu kadar parti?

2020 yılında sol örgütlerin kurdukları partiler, DEVA Partisi ve CHP’den kopan Öztürk Yılmaz ve Mustafa Sarıgül’ün partileri ile henüz partileşmemiş olan Muharrem İnce’nin Memleket Hareketi gibi oluşumlar dışında, isimlerinde bolca millet, devlet ve Türkiye kelimeleri geçen bir dizi parti kurulmuş. Bu kavramlar daha fazla kullanıldığında Türkiye siyasetinde ve toplumda kabul görüleceği düşüncesinden hareketle alınan bu isimlerin yeri geldiğinde para karşılığında satılabilir olması ise işin kirli yüzünü oluşturuyor. Bu kadar çok parti kurulmasını tetikleyen bir diğer olgu ise barajı geçen bir parti ile ittifak kurarak buradan Meclis’e milletvekili sokmak hülyası. İttifaklar sisteminde, kurulan ittifakın toplamının yüzde 10’u geçmesi durumunda ittifak bileşenleri de bu barajı geçmiş sayılıyor. Dolayısıyla her aklına esen bundan istifade ederek siyasete atılmış durumda.

Aynı zamanda son yerel seçimlerde AKP’nin bir dizi belediyeyi kaybetmesi özellikle sağ cenahta yerel düzeydeki bir dizi ismin yerel seçim hazırlığı olarak da değerlendirilebilir. Kısacası özellikle AKP’nin içinden kopuşlar ve önümüzdeki seçimlerde iktidardaki olası değişiklik merkez sağda oluşması muhtemel boşluğun doldurulması düşüncesini de beraberinde getirmiş görünüyor.

Sonuçta karşımızdaki tablo gerçek anlamda siyaset yapmak ve topluma seslenmenin ötesinde burjuva siyasetinin içerisinde rol kapmak ve kabaca siyasetten rant elde etmek olarak ifade edilebilir. 2020 yılındaki parti kuruluş patlamasındaki temel dinamiklerin en önemlisi bu gibi görünmektedir.

Partiler pazarında kimler var?

Öncelikle hangi partilerin kurulduğuna göz atalım. 2020 yılının başından itibaren günümüze kadar kurulan 28 siyasi parti ve kuruluş tarihleri şu şekilde:

ANADOLU BİRLİĞİ PARTİSİ (ABP) 02.01.2020

AYDINLIK GELECEĞİN PARTİSİ (AYGİP) 10.02.2020

MERKEZ ANA PARTİSİ (MAP) 10.02.2020

BARIŞ VE EŞİTLİK PARTİSİ (BEP) 10.02.2020

GÜÇ BİRLİĞİ PARTİSİ (GBP) 24.02.2020

DEMOKRASİ VE ATILIM PARTİSİ (DEVA) 09.03.2020

TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PARTİSİ (TÖP) 09.03.2020

YENİDEN BİRLİK PARTİSİ (YBP) 31.03.2020

UMUT PARTİSİ (UMUT PARTİSİ) 14.04.2020

YENİ YOL PARTİSİ (YYP) 04.05.2020

DEĞİŞİM VE DEMOKRASİ PARTİSİ (DDP) 03.06.2020

YENİLİK PARTİSİ (YP) 20.07.2020

CUMHURİYET VE İSTİKLAL PARTİSİ (CİP) 10.08.2020

GÜZEL PARTİ 10.08.2020

CESUR DÜŞÜNCE PARTİSİ (CESUR DÜŞÜNCE) 10.08.2020

KUVAYİ MİLLİYE PARTİSİ (KMP) 20.08.2020

DOĞRU PARTİ (DOĞRU PARTİ) 26.08.2020

BİZİM PARTİ 16.09.2020

MİLLİ PARTİ 27.10.2020

DEVLET PARTİSİ 12.11.2020

MİLLİYETÇİ CUMHURİYET PARTİSİ 12.11.2020

DEVRİM HARAKETİ 18.11.2020

UYANIŞ PARTİSİ 04.12.2020

TÜRKİYE DEĞİŞİM PARTİSİ 17.12.2020

VATAN VE HÜRRİYET PARTİSİ 24.12.2020

TÜRKİYE’M PARTİSİ 24.12.2020

TÜRKİYE YAŞAM PARTİSİ 24.12.2020

GELİŞİM VE DEMOKRASİ PARTİSİ GDP 08.02.2021

Bu partilerin kurucuları ya da genel başkanları içerisinde özellikle Adalet Partisi ve DYP başta olmak üzere sağ siyasetten gelenler, zamanında AKP ya da MHP içerisinde bulunmuş figürler de bulunuyor. Bir kısmı aynı zamanda birer patron ve aslında siyaset ile kapitalist ekonomi arasındaki köprüyü kurdukları partiler aracılığı ile kapatmaya çalışacak gibi görünüyorlar.

Örneğin Anadolu Birliği Partisi bunlardan bir tanesi. Bedri Yalçın’ın başkanı olduğu Anadolu Birlik Partisi parti kuruluşu için yaptığı başvurunun 2 Ocak 2020 tarihinde onaylanmasıyla 2020 yılında kurulan ilk siyasi parti oldu. Geçmişte AKP’de de siyaset yapan Yalçın, 2014 yılında yapılan yerel seçimlerinde Doğru Yol Partisi’nden Antalya Kemer Belediye Başkan adayı olmuştu. Yalçın aynı zamanda çeşitli işletmelerin sahibi olan bir patron. Sağ siyasetteki bir dizi çözülme Yalçın’ın ilgisini çekmiş gibi görünüyor.

Bir diğer örnek, Yeni Yol Partisi. 4 Mayıs 2020 tarihinde kurulan partinin başkanlığını Doğru Yol Partisi’nde bir dönem genel sekreter ve genel başkan yardımcılığı yapan Hasan Güral yürütüyor.

Yine sağdan çıkan bir diğer oluşum Cesur Düşünce Partisi. Partinin genel başkanı Abdulsamed Elçi daha öncesinde Türkiye Toplumcu Kardeşlik Partisi kuruculuğu ve genel başkan yardımcılığı, Büyük Birlik Partisi Genel Merkez delegeliği yapmış bir isim. Elçi bunun dışında Pendik Belediye Başkanlığı’na bağımsız adayı olmuş.

Adalet Partisi kökenli sağ siyasetçilerden bir tanesi olan Rifat Serdaroğlu’nun kurduğu Doğru Parti de yine bu dönem ittifaklar siyaseti üzerinden kendine alan açmaya çalışanlardan bir tanesi. Serdaroğlu Türkiye’deki sağın geleneksel aktörlerinden bir tanesi olarak 1970’lerde Adalet Partisi’nde başladığı siyasete DYP ve ANAP’ta devam etmiş ve 1990’lı yıllarda milletvekilliği, Sağlık ve Devlet Bakanlıkları yapmış bir kişi. Serdaroğlu partisi hakkındaki görüşleri şöyle: “AKP’nin oylarının en az yüzde 25’i bizim oylarımızdır. Doğru Parti ile merkez sağ doğacak, yok olan ise AKP olacak.”

ANAP ve 2000’ler sonrasında Adalet Partisi’nde yer almış bir dizi ismin kurduğu diğer bir parti ise Güç Birliği Partisi. 2020 yılı Şubat ayında kurulan partinin genel başkanlığını yapan Ali Karnap madencilik sektöründe ticaret ve patronluk yapan bir kişi. Siyasete, 2016 yılında Adalet Partisi’nde Teşkilat Başkanı olarak başlayan Karnap, 2018 yılında Adalet Partisi’nden ayrılarak Anavatan Partisi Teşkilat Başkanı olarak göreve ediyor. Daha sonra buradan istifa ederek Güç Birliği Partisi’ni kuruyor. Karnap’ın ticari hayatına paralel ilerleyen siyasi hayatının özeti kurduğu partinin geleceğini göstermesi açısında yeterli.

Adına ve amblemine baktığınızda Kemalizmi yeniden ayağa kaldırmak gibi bir misyonu olduğunu düşüneceğiniz ama rant siyaseti için kurulduğu açık olan bir diğer parti Cumhuriyet ve İstiklâl Partisi. Bunu anlamak için partinin genel başkanının biyografisindeki satırlara bakmak yeterli gibi görünüyor. Biyografi’de özellikle Suudi Arabistan ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile yürütülen ticari faaliyetler ve ABD’nin dört bir köşesinde yapıldığı söylenen akademik çalışmalar dikkatleri çekiyor. Bu partinin “Cumhuriyet ve İstiklâl”i nerede aradığını gösteren biyografideki ilgili bölüm şu şekilde: Cumhuriyet ve İstiklâl Partisi Genel Başkanı Atakan Bozyayla, üniversiteyi bitirdikten hemen sonra ekonomi, toplum bilimi ve ülke ekonomisi üzerinde projelerde ve faaliyetlerde bulundu. Ekonomi dalında Amerika’da eğitim ve seminerlerde bulundu. Amerika’da, Newyork, Washington, Denver, Texas, Colorado, New Mexico, Virginia, Arkansas, Arizona, Utah, Indiana, Las vegas, California’ da mesleki ve idari eğitimini tamamlayıp ülkesine dönmüştür. 2012 yılında kurduğu ve yöneticiliği yaptığı Karatlı İnşaat Yatırım A.Ş. ile iş dünyasında yükselmiş ve 2015 yılında lojistik, inşaat, turizm ve finans sektöründe büyük bir başarı elde ederek Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni ile yönetim kurulu başkanı olduğu Bozyayla Holding Anonim Şirketi’ni kurmuştur.

Suudi Arabistan, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bölgesinde Erbil ve Musul’da ticari ortaklıklar kurmuş ve çalışmalar yapmıştır. Avrupa’da özellikle İtalya, Almanya, Avusturya’da, Almanya asıllı büyük sınai firmalar ile ticari ilişkiler yürütmüştür.

Sağdan gelip bu dönem arayış içerisinde olan ve kendilerini merkez sağın temsilcisi olarak lanse eden Bizim Parti de 2020 yılında ortaya çıkan oluşumlardan bir tanesi. Genel Başkanı Hüseyin Durmaz 1994 yılı MHP Aliağa Belediye Başkan adaylığında, 1995 yılı MHP İzmir milletvekili aday adaylığında, 2015 yılı Adalet Partisi kurucu ve GİK üyeliği ile DYP genel başkan yardımcılığı ve teşkilat işleri başkanlığı görevlerinde bulunmuş. “Biz merkez sağ partiyiz” diyen Bizim Parti’nin “Yaşasın Türk milleti”, “Yaşasın Vatan” gibi hamaset içeren söylemleri de mevcut olmakla birlikte partinin gerçekten “vatan ve millet” için mi yoksa önümüzdeki seçimler için mi kurulduğu soru işaretleri barındırıyor.

Milli Parti gibi iddialı bir isimle kurulan bir diğer partinin genel başkanı eski bir BBP’li ve Muhsin Yazıcıoğlu döneminde aktif görevlerde bulunmuş olan Muhammet Uzun. Türk İslâm sentezinin faşist hareket içerisindeki temsilcisi olan BBP’den çıkmış olduğunu söyleyebileceğimiz bu partinin “Milli” ismini almış olması aslında bir çelişki gibi görünse de, burada da amacın aslında hamaset ve rant siyaseti olduğu açık gibi görünüyor. Partinin başkanı Uzun, partinin amblemini tanıtırken söylediği şu sözlerle aslında milli kimlikten ziyade İslâmi kimliği önemsediklerini ifade ediyor: “Parti logomuzdaki yumruk tamamiyle vücudu temsil ediyor. Sağ yumruğun olması sünneti seviye ifadesidir. Beş parmağın olması İslamın beş esas kuralıdır, Türk bayrağı ile konsept yapılması güçlü Müslüman Türk Devletinin gücünü Dünya’ya göstereceğimiz ifadesi olarak toplanıyor.”

Acaba hangi partiler satılığa çıkarılacak?

Son bir yılda kurulan ve “Partiler Pazarı” olarak niteleyebileceğimiz yeni partiler furyasında yer alan partilerin bir kısmı bu şekilde. Bununla birlikte EYT’lilerin partisi olarak görülen Uyanış Partisi ve Romanların partisi olarak kurulan Güzel Parti de 2020’de kurulan partiler arasında yerini aldı.

Türkiye’nin geleceğindeki ilk seçimler bu kurulan partilerin neye hizmet edeceğini bir kere daha Türkiye toplumuna gösterecek. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz üzere bunların bir kısmı milletvekili pazarlığı yapmak isteyen sağ siyasetçilerin ya da patronların kendilerini “başkan” olarak tanıtabilmelerinin aracından başka bir anlam taşımıyor. Başkanlık rejimi ile birlikte gelen ittifaklar ve bunun seçimlere yansımasının yarattığı sonuçlardan biri parti kuruluşlarında çoğalma olarak karşımıza çıkmıştır. Kimin partisini satılığa çıkaracağını, kimin nereye kapağı atacağını, kimin kime karşı koz olarak kullanılacağını ise zaman gösterecek.

İsimlerinde ve amblemlerinde “vatan, bayrak, millet, devlet, Anadolu, birlik, Türkiye” vb… kavramlara bolca yer verenlerin konu seçimler olunca ne yapacaklarını şimdiden tahmin etmek ise çok da zor olmasa gerek…