Prof. Dr. Saltık, iktidarın yurttaşlardan gizlediği verileri açıkladı: Dünyadaki her 100 hastadan 8'i Türkiye'de

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, AKP iktidarının ve Sağlık Bakanlığı’nın aksine çok çarpıcı verileri Manifesto TV izleyicileriyle paylaştı.

Prof. Dr. Saltık, iktidarın yurttaşlardan gizlediği verileri açıkladı: Dünyadaki her 100 hastadan 8'i Türkiye'de

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, Manifesto TV’de yayınlanan Manifesto’nun Gündemi’ne konuk olurken, AKP iktidarının ve Sağlık Bakanlığı’nın aksine çok çarpıcı verileri Manifesto TV izleyicileriyle paylaştı.

Prof. Dr. Ahmet Saltık, “dünyadaki dünden bugüne tanı konulan her 100 hastadan 8’i Türkiye’de” diyerek durumun vahametini gözler önüne serdi. AKP’nin “normalleşme” kararını eleştiren Saltık, “28 Şubat’tan bu yana toplam olgu sayısı 2.7 milyondan 3.5 milyona tırmandı; yani son 5 haftada 800 bine yakın yeni olgu eklendi havuza. Bu korkunç bir dalga” diye konuştu.

Prof. Dr. Saltık, yoğun bakım yataklarındaki doluluğa ve bu doluluğun artışına ilişkin şu değerlendirmeleri paylaştı:

“Erişkin yoğun bakım yataklarımızın yüzde 66.5’inin dolu olduğunu görüyoruz. Bu rakam dün 3 puan daha eksikti. Bir günde erişkin yoğun bakım yataklarında 3 puan dolayında artış nasıl oldu? Ayrıca toplam yatak kullanımında da yüzde 55.7 gibi bir oran görmekteyiz.”

“11 BİN İNSANIMIZ DAHA 4 HAFTA İÇİNDE HAYATINI KAYBEDECEK!”

Saltık, vaka sayılarına ilişkin hesaplarını da Manifesto TV izleyicileriyle paylaşarak şöyle konuştu:

“-Bu rakamlar birbiriyle korkunç çelişkili. Türkiye’de son verilerle birlikte, 3 milyon 529 bine ulaşmış toplam olgu sayımız, bunlar “resmi” rakamlar. Dolayısıyla gerçek rakamlar bundan daha fazla.
3 milyon 131 bin insan iyileşmiş, farkını aldığımızda 398 bin küsür… Ölen 32 bin 556 insanımızı da düştüğümüzde 366 bin buluyoruz. 366 bin rakamı, halen Türkiye’de hasta olan insan sayısı.
AKP tarafından 1 Mart’ta başlatılan “ikinci açılım-saçılım” kumarı öncesi, 98 bin 938 hasta vardı havuda. Bugün bu rakam geldi 366 bine! 3.5 katından daha fazla bir artıştan bahsediyoruz, 4 hafta içerisinde. Yani havuz doluyor! Havuzda aktif hasta sayısı korkunç bir hızla tırmanıyor.

-Salgınla baş etmenin, salgını sönümlendirmenin en temel göstergelerinden biri günlük hastalanan hasta sayılarının iyileşenlerden daha az olması. Dolayısıyla havuzun boşalması. Ancak bizdeki hasta havuzu korkunç bir hızla dolmaya devam ediyor.

-Ölümler, ne yazık ki 66 idi 28 Şubat’ta; yani gevşemeden hemen sonra. En son veri 193 oldu. Bunlar ‘resmi’ rakamlar. Ağır vakalar ise bin 191’den 2 bin 407’ye çıktı; yani 5 haftada ağır vaka sayısı ikiye katlandı. Bu havuzdaki 366 bin hastamızın, (dünya pratiğine göre 130 milyonu aşan olgu sayısı, bunların yüzde 3’ünün öldüğünü gösteriyor) yüzde 3’ü önümüzdeki dört hafta içinde aramızdan ayrılacak. Türkiye bunu duysun ve bu gerçekle yüzleşsin! Bu rakam 10 bin 980 oluyor.

-Ben bu hesabı her gün yapıyorum, her gün bu rakam yükseliyor. Önümüzdeki dört hafta içinde 11 bin insan daha ne yazık ki aramızdan ayrılacak. Ve tabii, havuz sabit durmuyor, bir yandan da önümüzdeki dört haftada her gün yeni hastalar gelecek. İyileşenler olmakla birlikte… Örneğin bugün 25 bin hasta iyileşmiş; ama 42 bin hasta havuza eklenmiş. Yani 17 bin dolayında bir şişme oldu havuzda.

-Salgın bugün durdurulmuş olsa bile, önümüzdeki 30 gün içinde 11 bin insan ölecek diyorum; yani her gün 400 insanımız hayatını kaybedecek. İktidar ise bunun üçte birini verecek. İktidar yüzde 3 değil, yüzde 1 gibi veriyor ölüm rakamlarını. Yani en az günde 130 insan ölmeye devam edecek resmi rakamlara göre.”

TÜRKİYE TIKANDI!

Aşı ve yatak kapasitesine değinen Saltık, “Türkiye tıkandı” değerlendirmesini yaptı:

“-Türkiye tıkandı, elde doğru düzgün aşı da yok. Gürültüsü yapılan 2.8 milyon doz BionTech aşısı da bitecek birkaç gün içinde. Çin’den de aşıların arkası gelmiyor. Almanya’dan gelecek mi belli değil. Dünyada 10’a yakın aşı var; başka aşı sağlayamadı iktidar. ‘Dostum Putin’ diyen Erdoğan, oradan Sputnik V aşısını Türkiye’ye getirtemedi; ne yazık ki yerli aşı da üretilemedi. Nereden tutarsanız elinizde kalıyor.

-Ağır hastalarımız dünya ortalamasının 2 katı aşağı yukarı. Dünyada yüzde 0.4 bizde ise toplam hastaların yüzde 0.7’si ağır hasta. Niçin ağır hasta? Geç mi tanı koyuyoruz; yoksa mutant virüs yüzünden mi? Bunları da tam anlamıyla bilmiyoruz; ama Bakan’ın açıklamasından bildiğimiz şu ki: Bir yıl önce Vuhan’da çıkan o virüs neredeyse azınlığa düştü. Hastaların yüzde 75’i mutant tipler. Dolayısıyla aşı bakımından da ciddi sorunlarımız var.”

‘ŞAHSIM DEVLETİ’ DİNLEMİYOR

Saltık, yatak doluluk oranlarındaki çarpıklığa dair ise şu değerlendirmeleri paylaştı:

“-Türkiye’de yatakların yüzde 55.7’si doluymuş. Türkiye’nin 250 bin dolayında hastane yatağı var. İdeal olanı, yatak kullanım oranlarının yüzde 75’in 80’in altına inmemesidir. Türkiye, bu salgında 366 bin aktif hastası varken; bu hastaların neredeyse yüzde 20’sinin (74 bini) yatıyor olması gerekirken hastanelerde; nasıl oluyor da bu denli düşük bir yatak kullanım oranı çıkıyor? Ya siz yatırmıyorsunuz hastalarınızı, eve gönderiyorsunuz, yatak kapasitesi dolmasın diye sadece ağır olanları yatırıyorsunuz; ancak öyle değil, sahadan öğrendiğimize göre servisler, koridorlar her yer doldu; özellikle İstanbul’da yoğun bakımlar tıkanmak üzere.

-Hasta sayısı 28 Şubat’ta 610’a denk düşmüştü; bugün 1706 oldu. Hasta-hasta olmayan ayrımı da Türkiye’ye özgü. Normalde PCR testi pozitif çıkan herkes hasta kabul edilir; bir de PCR testi negatif olsa da klinik olarak Covid düşünülen insanları da ayrıca hasta olarak bildirmek gerekir. Dünya Sağlık Örgütü’nün kodlarını da ‘şahsım devleti’ dinlemiyor; kendi bildiği doğrultuda ilerliyor.

-Bugün dünyada toplam 537 bin 212 tanı konuldu. Bunların Türkiye’den bildirilenlerini oranladığımızda yüzde 7.8 oluyor. Yani dünyadaki dünden bugüne tanı konulan her 100 hastadan 8’i Türkiye’de.
Türkiye’nin nüfusuna bakınca bu rakamlar daha anlamlı hale gelecek. Türkiye nüfusu dünya nüfusunun yüzde 1’i! Ama 100 hastadan 7.8’ine sahip.

-Erdoğan 11 Mart’ta “salgın yönetiminde destanlar yazdık” demişti; acaba yanıltılıyor mu, önüne yanlış bilgiler mi konuluyor; yoksa siyaseten, bile bile gerçek dışı bildirimlerde mi bulunuyor?

-Dolayısıyla bu verilere rağmen Türkiye’de yatakların hala yüzde 55.7’si dolu ise muazzam bir yatak kapasitesine sahip demektir; oysa ki gerçek bu değil, Türkiye’de 10 bin kişilik nüfusa düşen hastane yatağı sayısı 28 ve OECD ülkeleri arasında Türkiye sonlarda yer alıyor. Dolayısıyla hala yoğun bakım birimlerinin üçte birinin boş olduğunu söylemek inandırıcı olmuyor.

-ABD nüfusu Türkiye’nin dört katı; onlar 37 bin biz 42 bin hasta açıklıyoruz. Brezilya’da bizim 2.5 kat nüfusumuza sahip bizden az vaka açıklıyor. Hindistan bizim 16 kat nüfusumuza sahip 104 bin olgu açıkladı dünden bugüne. Fransa 66 bin hasta açıkladı, Türkiye’den fazla bir tek Fransa var. Avrupa’da Türkiye Fransa’dan sonra ikinci sırada. Nüfusuna oranlar da bakarsak yine Fransa’dan sonra ikinci sırada. Türkiye ve dünya ikincisi, bazı günler birinci de oluyoruz. ‘Destan yazdık’ sözlerinin gerçek olmadığını bir kez daha görmüş olalım.”

“NORMALLEŞME 800 BİN HASTA GETİRDİ”

Prof. Dr. Saltık, AKP’nin “normalleşme” hamlelerini de sert sözlerle eleştirerek şöyle devam etti:

“Açılım kumarıyla, 28 Şubat’tan 5 Nisan’a dek 3 bin 887 insanımızı kurban verdik; sözümona ‘denetimli’ gevşediğimiz için. ‘Kontrollü normalleşme’ dedikleri süreç sonrası 5 haftada 3 bin 887 insanımızı kurban verdik. Bizler bu açılıma girilmeden evvel uyardık, bir kasırga olur ve ikinci dalgayı da aşar dedik; ancak bizi dinlemediler. Kasım-Aralık dalgasında en fazla olgu 8 Aralık’ta olmuştu ve 33 bin 198 olgu en yüksek rakam olmuştu. Bu kez üçüncü dalgada ise 3 Nisan’da olgu sayısı 44 bin 756 oldu. Göz göre göre, uyarılarımıza rağmen; iktidar bildiğini okumaya devam ediyor. 28 Şubat’tan bu yana toplam olgu sayısı 2.7 milyondan 3.5 milyona tırmandı; yani son 5 haftada 800 bine yakın yeni olgu eklendi havuza. Bu korkunç bir dalga.”

KORKUNÇ RAKAMLAR KAPIDA

Saltık, iktidarın ‘iyimser’ beklentisine karşılık şu gerçekleri paylaştı:

“İktidarın beklentisi bu dalga da yükselir ve inişe geçer, ancak bu varsayımın hiçbir gerekçesi yok. 1 Mart’ta bu yana hızla yükselmeye devam ederken; 5 haftadır süren bu salgın bir 5 hafta daha sürerse ölüm rakamlarını hesaplayabiliyorlar mı?

Ben söyleyeyim, salgın eğer 5 hafta daha bu şekilde sürerse; 11 bin daha ölüm demektir. Zaten halihazırdaki 366 bin hastadan 11 bin kişinin ölümü hiçbir biçimde engellenemeyecek. Salgın devam ettikçe, havuza yeni hastalar eklendikçe 11 bin kişi daha ölecek. Dolayısıyla tırmanan vaka inişe geçer tahmini bilime sığmaz.
Aşı konusunda da çok yavaş gidiyoruz. 14 Ocak’ta başlamıştık aşılamaya, bugün 72. gün. Günlük ortalama aşı performansımız yaklaşık 200 bin dolayında, aşı bulamıyoruz; kapasitemiz yeterli değil vs. Böyle giderse 70 milyonu 350 günde aşılarsınız! Bu hesap da aşı gelirse hesabı ve tek doz için. İki doz aşı için iki yıl gerekiyor. İki yılda aşı olan insanların zaten bağışıklığı sönümlenir, mutant virüslerle yeniden enfekte olurlar.”

NE YAPMALI?

Salgına karşı bilimsel reçeteyi de açıklayan Saltık, dünyadan kısıtlamalara örnekler verirken Türkiye’yi şöyle anlattı:

“Türkiye çok gecikti, dört hafta mutlak kapanma şart! 13 Nisan’da Ramazan’ı beklemeden bu kapanmayı yapmalı. Ramazan ayının bize bir artısı olmayacak; örneğin teravih namazlarına izin verirseniz, Ramazan’ın ne katkısı olacak?
Dolayısıyla dini siyasete alet etmeden ve hiç gecikmeden insanlara duyuru yapmalı (bir iki gün içinde insanlar eksiklerini alsınlar), sosyal devlet sorumluluğunda hareket ederek, para bularak ‘şahsım devleti’ dört hafta mutlak ve çok katı bir kapanma uygulamalı. Bu kapanma dışında neredeyse denetimden çıkmış bu salgını denetim altına alma olanağı kalmadıSalt kapatma değil, aşı da muhakkak bulunmalı. Dört haftalık kapanma sürecinde ulusal bir seferberlik biçiminde aşılama yapılmalı.
Aşılanmamış 50 milyon bu dört hafta içinde birinci ve ikinci doz aşılanmalı. Hem kapanma hem yaygın aşılama tek kurtuluş yoludur.”

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN: