Peker’in evine düzenlenen operasyonda neler yaşandı?

Peker'in videolarında bahsettiği iddialarına ilişkin soruları aralarında hükümet yetkililerinin de bulunduğu bazı AKP kaynakları yanıtladı. Hükümet yetkilisi, Peker’in iddiasıyla ilgili "Soylu’nun o yayında söyledikleri doğru değil. O operasyonda Peker’in çocuğuna silah doğrultmak gibi aileyi rencide edici olayların yaşandığı aslında biliniyor" ifadelerini kullandı.

Peker’in evine düzenlenen operasyonda neler yaşandı?

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in, 9 Nisan 2021’de evine yapılan baskında, küçük kızına silah doğrultulduğunu ve eşinin bir polis memuru tarafından tüfekle duvara itildiğini söylüyor ve hemen her videosunda bu olaydan bahsediyor.

İçişleri Bakanı Soylu ise geçen hafta katıldığı bir televizyon programında, Peker’in evinin arandığı baskının görüntülerini paylaşarak, “Yok kızıma şöyle yaptılar, kızıma böyle yaptılar. Gösterin bakalım videoyu, kızına ne yapılmış. Türk polisi ne yapacağını falan iyi bilir. Karısının iç çamaşırına sığınan acizler, edepsiz” demişti.

Bir hükümet yetkilisi ise Peker’in iddiasıyla ilgili, “Soylu’nun o yayında söyledikleri doğru değil. O operasyonda Peker’in çocuğuna silah doğrultmak gibi aileyi rencide edici olayların yaşandığı aslında biliniyor” ifadelerini kullandı.

YALIKAVAK MARİNA

Sedat Peker’in iddialarının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendisi hakkındaki iddiaların araştırılması için 17 Mayıs’ta Ankara Cumhuriyet Savcılığına başvurdu.

Soylu, avukatı aracılığıyla savcılığa verdiği dilekçede, Sedat Peker’e karşı Nisan ayında başlatılan soruşturma yüzünden, Peker’in bu videoları çekerek, kendisine karşı asılsız iddialar ortaya attığını öne sürdü. Öte yandan Sedat Peker, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı, FETÖ bağlantısı olduğuna ilişkin suçlamasıyla ceza alıp tahliye edilen, Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na kumpas kurmakla ve Mansimov’a ait Yalıkavak Marina’yı ele geçirdiğini söylemişti. BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk’ün haberine göre, hükümet yetkilisi bu iddiayla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Ağar’ın bu tarz işlerle malına mal kattığı sürekli kulağımıza çalınıyordu. Çok değerli olan o limanla ilgili iddialar doğru. Burada Aliyev’in başlattığı bir operasyonla limanın alındığı ve FETÖ iddiasının asılsız olduğu zaten dillendirilen, parti içerisinde konuşulan bir şeydi. Bu iddia doğru. Limana el koymak için yapmışlar.”

Hakkındaki bu iddiaları reddeden Ağar, “Biz orada olmasaydık, oraya (marinaya) mafya çökecekti” demişti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu açıklama nedeniyle Ağar’a tepki göstermişti. Tepkiler ardından Ağar, 13 Mayıs’ta bu sözleri “dil sürçmesi” olarak nitelendirerek hem Soylu hem de Emniyet Teşkilatı’ndan özür dilemişti. Sedat Peker ayrıca Soylu’nun, ‘operasyon ekibi’ olarak nitelediği bir ekip tarafından, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanının eşi hakkında “asılsız bir FETÖ soruşturması başlatarak”, MASAK Başkanı’nın “elini kolunu bağladığını” iddia etmişti.

Hükümet yetkilisi bu iddiayla ilgili olarak ise, “O dönem MASAK Başkanı ve eşinin asılsız yere soruşturmalara maruz kaldığı ve kendilerine baskı yapıldığı, adamı tabiri caizse ‘mahvettikleri’ bilinirdi. MASAK, o dönem (Berat) Albayrak’ın bakanlığına bağlı olduğu için iki bakan arasındaki gerilimin bir parçasıydı ve bunun böyle olduğu bilinirdi” dedi.

İNTERPOL PEKER HAKKINDA KIRMIZI BÜLTEN ÇIKARDI MI?

İsmini vermek istemeyen bir hükümet yetkilisi, Peker hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına ilişkin tüm resmi yazışmaların tamamlanarak Uluslararası Polis Teşkilatı’na (Interpol) iletildiğini ancak sürecin Interpol’de tıkandığını belirtiyor. Yetkili, Interpol’den resmi bir kırmızı bülten çıkarılmamasına rağmen, İçişleri Bakanlığı’nın Peker’in bulunduğu ülkelerle resmen temasa geçerek Peker’in iadesini istediğini söylüyor.

Peker ise yayımladığı son videoda, bir ülkeden diğerine kaçmasına neden olan süreci anlatırken, Türk hükümetinin büyükelçiliklerin aracılığıyla bulunduğu ülkelerin hükümetleri nezdinde baskı kurduğunu öne sürüyor. Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’ndeki evine operasyon düzenlendikten sonra İstanbul’a giden bir uçağa bindirilmek istendiğini ancak Türkiye’de başının siyasi nedenlerle derde gireceğini iddia edince, üzerinde sadece pasaportu ile Kosova sınırına bırakıldığını söylüyor. Bu şekilde önce Arnavutluk’a, oradan Fas’a gittiğini ancak Fas’ta da baskıya maruz kalınca BAE’ye geçtiğini belirtiyor. Başvurduğu her ülkeden hakkında sınır dışı kararı çıkmaya başladığını söyleyen Peker, bu süreci “Bir insana bu kadar zulüm edilir mi? Uyuyan devi uyandırdınız” diyerek anlatıyor.

AKP’den Süleyman Soylu’ya yönelik güçlü bir destek açıklaması gelmediği; Soylu’nun, hem AKP hem de MHP tarafından “yalnız bırakıldığı” yorumları Ankara’da sıklıkla dile getiriliyor.

AKP’den bir kaynağa göre, bu görüntünün en önemli nedeni, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda henüz herhangi bir işaret vermemiş olması. Bu sürecin başlangıcı ve varabileceği noktayla ilgili olarak Ankara’da birden fazla senaryonun öne çıktığını söyleyen aynı kaynak, “Parti için çok ciddi bir kriz söz konusu. Herkes Cumhurbaşkanı’nın takınacağı tutumu bekliyor. Parti içerisinde Tayyip Bey’in daha fazla suskun kalmaması isteniyor. Çünkü bu iddialar doğrudan Cumhurbaşkanını hedef almasa bile hem ona hem de AK Parti’ye zarar veriyor” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın bu konuda net tavır almasını zorlaştıran başlıklardan biri Cumhur İttifakı’nda kriz potansiyeli, diğeri de Soylu ve Albayrak arasındaki gerilim olduğunu öne süren AKP kaynağına göre, “Cumhurbaşkanı’nın Cumhur İttifakı ile ittifak koşulu olan Soylu’dan ve onun ile Albayrak arasında yaşananlardan rahatsız olduğu, ittifakın AKP açısından çok bağlayıcı olduğu ve bunun rahatsızlık yarattığı zaten biliniyor. Bu süreç, Soylu’yu hükümet içerisinde daha pasif bir pozisyona çekmekle ya da doğrudan istifasıyla sonuçlanabilir. Bunu bizzat ‘devletin’ kendisi yapıyor olabilir. Bu kriz, Soylu’nun gitmesi ve Cumhur İttifakı’nın zorunlu koşullarının ortadan kalkmasına neden olabilir.

Soylu bir anda görevden alınarak parti dışında bırakılamaz belki ama daha önce de partide istenmeyen kişilere yapıldığı gibi parti içerisinde etkisiz hale getirilmesinin taşlarını döşeyen bir süreç olabilir. Ya bu savaş giderek çirkinleşir ve iddialarda adı geçen aktörlerin sayısı artar ya da Soylu istifaya zorlanır.”