Navalniy neyin nesidir?

Gorbaçov’un ardından Yeltsin, Yeltsin’in ardından Putin, Putin’in ardından Medvedev... şimdi de Putin’in ardından Navalniy mi? Değiştirilmesi gereken tekil unsurlar değil, sistemin bütünüdür. Bizim mücadelemiz, sosyalizm içindir!

Navalniy neyin nesidir?

HABER MERKEZİ – Rusya Komünist İşçi Partisi’nin açıklamasının Rusça’dan çevirisidir.

Sistemin elemanı

Rusya çapında “Yolsuzlukla Mücadele Vakfı”nın kurucusu Aleksey Navalniy’i savunmak için, medyanın “ülkenin ana muhalefeti” olarak adlandırdığı bir protesto dalgası yükseliyor. 23 Ocak’ta, 100’den fazla şehirde düzenlenen eylemlere, çeşitli tahminlere göre yaklaşık 150 bin insan katıldı ve bu eylemlere polisle yaşanan çatışmalar eşlik etti. 3 ila 5 bin kişi gözaltına alındı ve düzinelerce ceza davası açıldı. Eylemlerin daha da sürdürülmesi planlanıyor. Bu konuya nasıl yaklaşılmalı?

Ülkede gözle görülür eşitsizlik, lüks içinde yüzen burjuvazinin küstahlığı, devlet memurlarının hırsızlığı karşısında öfkeye kapılan bir sürü insan olduğu gerçeğini ele alarak yaklaşılmalı tabii. İnsanlar öfkeleniyorlar, ama ülkede düzenin değişmesi için ne yapmak gerektiğinin farkında değiller. Geçtiğimiz eylemlerde “Hırsızlar ve soyguncular, toplama kampına beş dakikanız var!” diye slogan attılar, ancak bu soyguncuları gerçekten “toplama kamplarına” göndermek için neyin yerine getirilmesi gerektiğinin bilincinde değiller. Navalniy ve şürekası ise, faaliyetlerini yolsuzlukla mücadele propagandasına dayanarak inşa ediyor ve bu karşılık buluyor. İkinci konu, Gelencik’teki sarayın kime ait olduğu. Asalakların yiyiciliği ve bir garantörün de bilgisi dahilinde olmaksızın böyle bir şeyin imkânsız olduğu kesinlikle doğrudur. Ve Peskov ve Solovyov’un ne sözünü ettikleri ne de açıkladıkları bu asalaklar arasında Putin’in ahbaplarının en ön sırada yer aldıkları da şüphesizdir.

Rusya Federasyonu Komünist Partisi lideri Gennadiy Züganov, Navalniy’yi “yeni Papaz Gapon” olarak nitelendirdi. Gapon’a haksızlık etmeye gerek yok; o her ne kadar polisin denetiminde olsa da işçi sınıfının sömürüden kurtuluş mücadelesi için oldukça içten biçimde vaaz vermişti. Kendisini ne anlama geldiği belli olmayan “sivil milliyetçilik taraftarı” diye ifade eden Navalniy ise sömürüden kurtuluş için hiç kimseye herhangi bir çağrıda bulunmamaktadır. Onun talepleri; sermayedarları vergiden daha da muaf tutmak, devletin ekonomideki varlığını azaltmak, merkez ve bölgeler arasında geliri eşit dağıtmak, zorunlu askerliği kaldırmak gibisinden pekâlâ Putin’in veya Mişustin’in ağzından da işitilebilecek olan şeylerdir. Bu da göstermektedir ki karşımızdaki, kapitalist sisteme hiç ilişmeyen ve onunla aynı burjuvazinin karnından doğmuş bir hareketten ibarettir. Navalniy ise, sistemin bir elemanıdır ve onun mevcut düzene sözde “ana muhalefeti”, zamanında Yeltsin’in ayrıcalıklara karşı mücadele adı altında Moskova içinde tramvayla seyahat etmesi, poliklinikte kuyrukta beklemesi vb. türündendir.

Bugünkü Rusya Federasyonu’nda Aleksey Navalniy, sözde “liberal burjuvazinin” lideri ve sözcüsü haline gelmiştir. Yani, egemen sınıfın daha da “keskin” özelleştirme arayışında olan ve “Putin’siz Rusya!” sloganını öne çıkaran, sermaye üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılmasını hayal eden kesiminin.

Burjuvazinin bu kesiminin en ayırt edici özelliği, bizim “emperyalist çelişkiler” olarak adlandırdığımız çerçeve içerisinde, Batıyla en yakın bağlar içerisinde olması ve Batının doğrudan desteğini almasıdır. “Ukrayna Meydan”ının Rus versiyonunun başlatılmasına kadar varacak bir yardım.

Genel itibarıyla, bu tür bir muhalefetin varlığı çok da hoş olmasa bile yine de Kremlin’in işine gelmektedir, çünkü bunun arka planında Vladimir Putin ve şürekası vatansever, Rus halkının ve geleneksel değerlerin koruyucusu gibi görünebilmektedir. Bir diğer akıl yürütme de şudur: eğer bir protesto gerçekleşir ise, onu önceden hazırlanmış bir “çepere” hapsetmek gerekir. Liberallerin ruhanî merkezi, kolektif organizatörü ve propagandisti “Rusya’nın Sesi” adlı radyo ve web sitesinin, Rusya’nın en Putin yanlısı şirketi olan Gazprom’a ait olduğunu söylememiz yeterlidir.

Tekrar ifade etmek gerekirse, son zamanlarda toplumsal eşitsizliğe ve egemen sınıfın kötü gizlenmiş yolsuzluğuna karşı artan, Putin’in iktidarı devretme süresinin “sıfırlanması”nın da üzerine tuz biber ektiği öfke nedeniyle toplum içindeki çelişkiler nesnel olarak keskinleşmektedir. Sosyal adalet arayışında olan ama istediklerinin sadece ellerindeki turpu yabanturpuyla, yani burjuvazinin bir kesimini diğer kesimiyle değiş tokuş etmekten ibaret olduğunun farkında olmayanlar, Navalniy’e verilen desteğe giderek daha fazla katılmaya başlamaktadırlar.

Bu protestonun büyümesi ve anti-kapitalist sloganların olmayışı, Rusya’daki komünist hareketin mevcut zayıflığını bize anlatmaktadır. Bu nedenle, bizim görevimiz, gerçek komünistlerin görevi, bu bilinci mücadele edenlerin saflarına taşımak ve emekçilerin mücadelesini kapitalist sistemin kendisine yönlendirmektir, Kremlin’deki bir figürü diğeriyle değiştirmek değil. Biz bunu zaten gördük geçirdik: Gorbaçov’un ardından Yeltsin, Yeltsin’in ardından Putin, Putin’in ardından Medvedev… şimdi de Putin’in ardından Navalniy mi?

Değiştirilmesi gereken tekil unsurlar değil, sistemin bütünüdür. Bizim mücadelemiz, sosyalizm içindir!