Mustafa Sarıbaş sonsuzluğa uğurlandı

"Mustafa yoldaş sadece İstanbul'da değildi; Adana'da örgütlediği bir gençti. Mustafa yoldaş, Adana'da bir avukattı, Ağrı'da bir noter yardımcısıydı, İzmir'de bir gençti, başka bir yerde tarihsel TKP'liydi..."

Mustafa Sarıbaş sonsuzluğa uğurlandı

Geçtiğimiz hafta rahatsızlanan ve bir haftadır yoğun bakımda tedavi gören Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Parti Konseyi Üyesi Mustafa Sarıbaş, dün sabah saatlerinde hayatını kaybetti.

12 Eylül öncesinde Türkiye Komünist Partisi saflarına katılan Mustafa Sarıbaş, öğretmenlerin örgütlü mücadelesinde ön saflarda mücadele ederken, 69 yıllık yaşamının neredeyse tamamını komünist mücadeleye ve işçi sınıfına adamış emektar bir komünistti.

Mustafa Sarıbaş, bugün ailesi, yoldaşları ve sevenleri tarafından Kartal Kurfalı Mezarlığı’ndan sonsuzluğa uğurlandı.

Sarıbaş’ın mezarı başında yapılan konuşmada ilk olarak TKH  MK üyesi Kemal Parlak söz aldı. Parlak, “Mustafa hocamız toplumun, insanlığın çıkarını her şeyin üzerinde tutan bir insandı. Bu mücadeleyi verirken ne bir kibir ne bir sinir aynı zamanda mütevazılığıyla da bilinen bir abimizdi. Aynı zamanda disiplinli, yorulmayan da bir insandı. Mustafa abi, kendi inandığı değerler için sabahın altısından gecenin on birine kadar mücadele eden bir insandı. Mustafa yoldaşımız her daim bize örnek olmuştur, ışık tutmuştur.”

Kemal Parlak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Büyük bir mücadeleden geliyor Mustafa yoldaşımız. Gençlik yıllarında insanlığın kurtuluşu için mücadeleye başladı. Eğitimci oldu, çünkü insanlığa en faydalı şeyin insanların aydınlanması, insanların eğitilmesi olduğunu biliyordu. Onun için hukuk fakültesini yarıda bıraktı, öğretmen olmaya karar verdi ve öğretmen oldu. Öğretmen olduktan sonra insanlığın aydınlığı için mücadele ederken aynı zamanda eğitimin toplumsal sorunlarıyla da ilgilendi.

Daha genç bir öğretmenken, Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın büyük grevini Malatya’da örgütledi. Hatta bu grevi örgütlediği için önce görevden alındı; sonra da sürgüne gönderildi. Ama sürgün onun için bir ödüldü. O Sivas’ın bir köyünde öğretmenlik yaparken bununla mutlu oldu. O, hakir görülen köy çocuklarına bir şeyler öğretmenin mutluluğunu ömür boyunca taşıdı. Boş durmadı, öğretmenlerin sendikası kapatılınca TÖB-DER’i orada da kurmaya, Anadolu’nun ücra köşelerinde kurmaya devam etti Mustafa hocamız.

Sevgili dostlar, yoldaşlar; Mustafa hoca toplumun dönüşümünün, değişiminin ancak ve ancak sömürülenlerin örgütlenerek bu asalak sınıfın iktidarına son vermekle olacağını biliyordu. Onun için Mustafa hoca her dönem bu mücadeleyi ön planda tuttu. Genç bir öğretmenken yoldaşlarıyla birlikte Birlik Dayanışma Hareketi içinde Parti’sinin öncülüğünde, Parti’sinin saflarında mücadele etti.

Hocamız 12 Eylül’ün o ağır şartlarında da aydınlanmacı, ilerici kimliğiyle onun da baskısını gördü, yılmadı. Yeniden toplumun ayağa kalkması için mücadele etti Mustafa hocamız. Kendi arkadaşlarıyla birlikte eğitim hareketinin ayağa kalkması için ABC dergisini kuranlardandı. Eğit-Der’i Eğitim-İş’i arkadaşlarıyla beraber kurdu ve örgütledi.

Likidasyonları, likidatörleri gördü Mustafa hoca. Kızgındı ama umutsuz değildi; hiçbir şey Mustafa hocanın azminin, Mustafa hocanın eşitlik, özgürlük mücadelesinin önünde engel olamadı. Disiplinliydi Mustafa hoca, 2000’li yıllarda Parti’sinin siyaset sahnesine dönmesinden gururlandı, saflarında yer aldı. İlkeliydi Mustafa hoca, kendi inandığı değerlerden zerre kadar sapmadı. Birileri yenilik adına savrulurken, hoca o bildiği değerlere, o berrak bilince zerre kadar ihanet etmedi; onun için genç kuşaklara örnek oldu.

Tarihten gelen koca bir çınar, aynı zamanda Türkiye’de Parti’sinin yeniden örgütlenmesi için o ilerlemiş yaşına bakmadan mücadele etti; disipliniyle, yaptıklarıyla örnek oldu. Bu söylediklerim hocanın yaptıklarının binde biridir. Böyle anlarda konuşmak çok zor, kelimeler insanın boğazına düğümleniyor…

‘Yapacak çok işimiz var enseyi karartmayın’ diyordu. Hainlere karşı da ‘boşverin biz yolumuza, önümüze bakalım’ diyordu. Sapanlara ‘giden gitsin, biz yolumuza bakacağız’ diyordu. Daha 10 gün önce konuştuk.

Sevgili hocam rahat uyu, inan ki senin o hedeflerinin yaşama geçmesi için senin izini süren genç kuşaklar yerine getirecektir, rahat uyu. İnan, senin Parti’nin bayrağı bu ülkenin her yerinde, fabrikalarda, okullarda yeniden dalgalanacaktır. Buna inan ve rahat uyu. Bıraktığın yoldan genç kuşaklar yürümeye devam edecektir.”

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek ise, Mustafa Sarıbaş’ın ardından şunları söyledi:

“Buradaki herkes gibi çok üzgünüz. Her komünisti kaybetmek, o devrimi görmeden kaybetmek büyük bir acı. Kemal yoldaşım tarif etti, ne söylesek az ve eksik kalacak. Ne söylesek Mustafa yoldaşın yaptıklarını anlatmanın yanından bile geçmeyecek.

Mustafa abi adına konuşacak olursam; ‘Benim yokluğumu siz doldurursunuz’ yoldaş derdi. Komünistlerin, Parti’sinin aklına çok güvenirdi; ‘bugün olmazsa yarın olur; ama aşarız’ derdi. Mustafa yoldaşın boşluğunu doldurmaya çalışırız ama dolduramayız. Onun Partisiyle yaratmış olduğu, geçmişiyle yaratmış olduğu o değer, o birikim o kadar büyük ki. Mustafa hocayı aramamak, bir eylemde ‘nerede?’ diye bakmamak; bir konuşmada ‘Şimdi Mustafa hoca çıkacak ve bir şey daha öğretecek bizlere’ dememek mümkün değil bundan sonra.

Parti içindeki görevleri, etkisi, örnek olması; bizim önümüzü bundan sonra da açacak. O bir miras devralmıştı, sosyalist mücadelenin bir sıra neferiydi, öncüsüydü. Mustafa yoldaş sadece İstanbul’da değildi; Adana’da örgütlediği bir gençti. Mustafa yoldaş, Adana’da bir avukattı, Ağrı’da bir noter yardımcısıydı, İzmir’de bir gençti, başka bir yerde tarihsel TKP’liydi…

Ne söylesek eksik kalacak, biz Mustafa yoldaşın öğrettikleriyle onun boşluğunu doldurmasını bileceğiz. Buraya her gelişimizde, seni her ziyaret edişimizde sosyalist mücadeleyi daha da güçlendirmiş olarak geleceğiz. Gözün arkanda kalmasın. Ne mutlu bize seni tanıdık.”