Türkbank skandalı

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çeşitli skandallar, yolsuzluklar sık sık boy göstermiştir. Üst düzey bürokratların, devlet yöneticilerinin isimlerinin de defalarca karıştığı yolsuzluk olayları ya hasıraltı edilmek istenmiş ya da halkın hafızasını küçümseyerek unutturulmaya çalışılmıştır. Bir dönemin başbakanı Mesut Yılmaz’ın da ilişkili olduğu Türkbank ihalesinin arkasında yatan alengirli olaylar da karşımıza çıkan yolsuzluk örneklerinden yalnızca bir tanesidir. Her ne kadar bugün bu olaylar unutulmaya yüz tutmuş olsa da biz bir kere daha hafızaları tazeleyelim.

Türkbank skandalı

Ayhan ÖZTÜRK

Nasıl başladı Türkbank ihalesi, kimler girdi işin içine, iş nasıl Yüce Divana kadar uzandı? Bir tarafta inşaat projelerinden, televizyon kanallarına birçok sektörde eli olan “iş insanı” Korkmaz Yiğit, bir tarafta mafya babası Alaattin Çakıcı. Daha nice isim girip çıkıyor olayların içerisine. Hepsi kendi sermayesini katlama derdinde kimi zaman iş birliği yapıyorlar kimi zaman birbirlerini sırtlarından vuruyorlar. Türk Ticaret Bankası’nın, yaşanan bir kriz sonrası Hazine’ye devrinin gerçekleştirilmesi ardından bankanın büyük bir hissesin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından kamu ihalesiyle satışa çıkarılmasıyla birlikte olaylar sirayet ediyor. Bu tarz büyük ihalelerin içine fesat karışmamasını beklemek hayal olur fakat mafya babalarıyla iş birliği yapan başbakanlara kadar büyümesi bu kadar da olmaz dedirtiyor. Biraz geriye gidelim; Alaattin Çakıcı’nın Türkbank ile ilgilenmeye başladığı zamanlara. Olaylar bir mafya filmiymişçesine gelişiyor. Alaattin Çakıcı ile de tanışıklığı olan bir iş adamı banka açmak istiyor ve Türkbank’a göz koyuyor. Banka açmasına izin vermeyen yetkililer Alaattin Çakıcı tarafından tehdit ediliyor. Fakat banka açılmasına yine de izin verilmiyor. Daha sonra yeni bir isim Korkmaz Yiğit giriyor işin içerisine. Korkmaz Yiğit ise mafya ile yakın iş dünyasında birçok sektörde kendini göstermek istiyor paragöz bir adam. Alaattin Çakıcı ile bir takım suç teşkil eden olaylar sayesinde tanışıyorlar. Yine bu dönemler içerisinde Korkmaz Yiğit ayrıca Genç TV’nin hissedarlarından biri oluyor fakat borçlarını ödeyemiyor ve hisseleri devraldığı kişi Bank Ekspress hisselerine haciz işlemi başlatıyor. Bank Express’in sahibi Korkmaz Yiğit. Yine bu olaylar sırasında Alaattin Çakıcı aracılığıyla Korkmaz Yiğit zaman zaman tehdit edildiğinden bahsediyor.

Korkmaz Yiğit kendini kurtarabilmek için devlet içerisindeki insanlardan yardım istemeye başlıyor. Devlet Bakanı Güneş Taner ile görüşüyor ve olayı anlatıyor. Güneş Taner ile tanışıklığı da buradan geliyor. Kısa bir süre sonra da Türkbank ihalesi başlıyor tabi bu süreç içerisinde Korkmaz Yiğit ile Güneş Taner ile ilişiği devam ediyor. 4 Mayıs 1998’de Türkbank ihalesine teklif verme süreci başlıyor. Mayıs 18’de ise İstanbul polisi Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne başvuruyor ve Korkmaz Yiğit’in organize suç örgütleri ile irtibatlı olduğunu belirterek cep telefonunu dinleme izni istiyor. İhale 4 Ağustos’ta yapılıyor.

İhale sürecine kadar birtakım olaylar, konuşmalar gelişiyor. Korkmaz Yiğit’in Genç TV hisselerini aldığı dönemden kalan borçlarının da üstü kapatılmak isteniyor. Bayındır Holding Sahibi Kamuran Çörtük, dönemin başbakanı Mesut Yılmaz ile görüşüyor ve daha sonra Korkmaz Yiğit’e “380 milyon ver, Türkbank’ı al” diyor. Tabi bu esnada Türkbank talibi Zorlu holdinge bağlı Denizbank’ın fiyatı yükselttiği öğrenilir. Fakat Korkmaz Yiğit’in yalnızca 380 milyon doları olduğu için Kamuran Çörtük, Korkmaz Yiğit’e “üstünü tamamlarız” şeklinde teşvik edici sözler söyler. Zorlu holdingin son teklifi 595 milyon dolardır. Korkmaz Yiğit ise 600 milyon dolar ile son teklifi yapar ve ihaleyi alır. Aynı gün içerisinde Türk Mevduat Sigorta Fonuna Emniyet Genel Müdürlüğünden ”İhaleye katılan grupların, halen yurtdışında bulunan ve aranan organize suç liderleri tarafından tehdit edildikleri, ihalenin Korkmaz Yiğit lehine sonuçlanması için diğer firmaların baskıya maruz kaldıkları, bazı firma sahiplerinin bu kişilerle yakın ilişkiler içinde oldukları” bilgileri yer alıyordu.

Sonuç: Soruşturma tamamlanıncaya kadar hisse devri işlemleri durdurulmalıdır” içerikli bir yazı gelir, diğer firmaları tehdit eden kişinin de Alaattin Çakıcı olduğu söylenir. Sonuç olarak Emniyet Genel Müdürlüğünün bu hamlesi ihalenin iptal edilmesine neden olur. Korkmaz Yiğit 12 Kasım’da polise yazılı ifade verir ve tüm bağlantılarını itiraf eder. Mesut Yılmaz ve Güneş Taner’in de işin içine karıştığı belgeli bir şekilde ortaya çıkar. Bu süreçte tüm mal varlığını kaybeden Korkmaz Yiğit’in kendisini ihale için Mesut Yılmaz’ın teşvik ettiğini dile getirdiği demeçlerini gündeme düşer. Dönemin başbakanı Mesut Yılmaz ile Korkmaz Yiğit iş yapmışlardır. Mesut Yılmaz bankanın özelleştirilmesine destek olup Korkmaz Yiğit’e destek çıkmıştır. Aynı zamanda Mesut Yılmaz’ın ihale içerisindeki haksızlık ve fesatlara göz yummuş olduğu ve paragözler ve mafya babaları ile bizzat ortaklık yaptığı aşikardır.

Tüm bunların ardından Mesut Yılmaz ve kabinesinin düşmesi de pekâlâ normaldir. TBMM’de Mesut Yılmaz’a karşı soruşturma komisyonu kuruldu. Ardından ise Mesut Yılmaz ve kabinesi 11 Ocak 1999’da düştü.

Meclis komisyonu olayı irdelemeye devam etti ve Mesut Yılmaz işin içine fesat karıştırdığına dair rapor hazırladı. Birkaç sene sonra Türkbank meselesini çözme kavuşturmak isteyen AKP ve CHP mecliste yeni bir komisyon oluşturdu ve 2004’te hazırlanan raporda da Mesut Yılmaz ve Güneş Taner suçlu bulunuyor, fakat bu sefer Yüce Divan’da yargılanmaları isteniyor. İki isimde Yüce Divan’da değil Anayasa Mahkemesi’nde yargılandılar, mahkeme iki ismi de suçlu buldu ancak cezaları ertelendi.