Kanlı Pazar 1969’un TBMM’deki yansımaları

Bugüne kadar Kanlı Pazar 1969 olayları çeşitli yönleriyle ele alındı, yazıldı, çizildi anlatıldı. Biz de Kanlı Pazar 1969’un gerçekleştiği gün ve sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan parti temsilcilerinin olaylara nasıl baktıklarını, değerlendirdiklerini ve yorumladıklarını kısaca derledik.

Kanlı Pazar 1969’un TBMM’deki yansımaları

Cengiz Kılçer

16 Şubat 1969 Pazar günü ABD Deniz Kuvvetlerinin 6. Filosunu protesto etmek üzere yurtseverler, solcular Beyazıt Meydanı’nda toplanıp Taksim’e doğru yürüyüşe geçtiler. 30 bin kişiye ulaşan kitlenin bir kısmı Taksim alanına ulaştığında kalkanlı polisler kitlenin arasına girerek gerideki kalan kitlenin alana girişini engellediler. Alanda sıkışsan devrimcilere gerici ve faşistler sopa, şiş, bıçak, çivili ve uçları kancalı sopalarla saldırıya geçtiler. TİP üyesi Ali Turgut Aytaç işçi Duran Erdoğan gerici faşistler tarafından bıçaklanarak katledip yaklaşık 200 kişiyi de yaraladılar.

Bugüne kadar Kanlı Pazar 1969 olayları çeşitli yönleriyle ele alındı, yazıldı, çizildi anlatıldı.  Biz de Kanlı Pazar 1969’un gerçekleştiği gün ve sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan parti temsilcilerinin olaylara nasıl baktıklarını, değerlendirdiklerini ve yorumladıklarını kısaca derledik.

Olayın yaşandığı 16 Şubat günü, TİP grubu adına konuşan Yunus Koçak, İstanbul’da gençlere bu kadar zalimane saldıran toplum polisinin, Konya’da valiliğin ve emniyetin gözleri önünde üç saat süreyle birtakım teşekküller, birtakım dernekleri basacaklarını, birtakım partileri yıkacaklarını ve birtakım insanları öldüreceklerini açıkça beyan ederek ve herkesçe bilindiği halde toplandıklarını ve bu toplantılara emniyet kuvvetlerinin kayıtsız kaldığını anlatıyor.

Koçak’ın sözünü ettiği Konya’daki gerici faşist saldırılar 23 Temmuz 1968’de yaşanıyor. Aslında Kanlı Pazar’ın bir provasıdır bu; o gün Konya’da emperyalizmi lanetlemek için yapılması kararlaştırılan miting yapılmasına karşı çıkan gerici faşistler gece vakti ellerinde sopalar ve başlarında yeşil sarıklar olduğu halde yürüyüşe geçiyorlar.  Öğretmen Derneği Lokalini, TİP İl Merkezini, üç kitapçı dükkânını, Yeni Konya gazetesi binası ve matbaasını, Yeni Kitap basımevini, bazı pavyonları, Alettin Tepesindeki bir gece kulübünü ve iki içkili lokantayı basarak tahrip ediyorlar. Gerici faşistlerin saldırısı sonucu 14 kişi yaralanıyor, yaralananlar arasında gazeteci ve öğretmenler de bulunuyor.

17 Şubattaki Oturum

Yine TİP milletvekili Yunus Koçak, olayların olacağını yani üniversiteli gençlerinin yasal izin aldıkları ve o izne göre yaptıkları yürüyüşleri birtakım kuruluşların baltalamak için hazırlık yaptıklarını ve bunların tabanca, bıçakla, sopa ile silahlandıklarını ve cinayetler olacağını Cumhuriyet Gazetesi İstanbul Valisine ihbar ettiğini ifade ediyor. Koçak aylardan beri camilerde yapılan ve camilere sokulan politikayla toplu namazların, öldürün, vurun yolundaki sağcı gazetelerdeki tahrik ve teşviklerinin sonucu olduğunu söylüyor. “Memlekette bağımsızlıktan yana, halktan yana, toprak reformundan yana olan gençlerin yaptıkları bu toplantılar, hem de valiye haber verildiği halde, toplum polisinin seyirci, zaman zaman sözde müdahaleci fakat ilgisiz bakışları altında gençlerin bıçaklanmasına, öldürülmesine meydan vermiştir.” diyerek sözlerini tamamlıyor.

17 Şubat 1969 günkü oturumda CHP grubu adına söz alan Şevket Asbuzoğlu yaşanan kanlı olaylara imkân hazırlayan Bugün gazetesinin 16.2.1969 tarihli ve Şevket Eygi imzasını taşıyan “Cihada Hazır Olunuz” başlıklı gerici bir makalenin daveti üzerine gerçekleştiğini belirtiyor. Konuşmasının devamında ise “Bazı camilerde önce namaz kılıp sonra da izni alınmış miting yapan işçi ve gençliğin üzerine saldırıda bulunan gerici faşist zümrenin saldırması ve bu saldırının önceden hissedildiği halde tedbir alınmaması yüzünden pek çok kanlı olaylara sebebiyet verilmesi gibi emsali çok hâdiseler zikredilebilir.” diyor.

Adalet Partisi Antalya Milletvekili Osman Yüksel Serdengeçti İçişleri Bakanı Faruk Sükan’a “Efendim, bizim tespit ettiğimize göre, son hâdiselerde ölen iki vatandaşımız milliyetçidir. Bir tanesi de bizim partidendir. Esas elleri sopalı, taşlı, bıçaklı saldıranlar solculardır. Bu hâdise de bunu göstermiştir. Sayın İçişleri Bakanının bundan haberi var mıdır?” diye alay eder gibi soruyor. Osman Yüksel Serdengeçti, Hasan Ali Yücel’e yönelik “Yüksek Vekâletin Alçak Vekiline” başlıklı bildiriyi yazan ve Sabahattin Ali’ye fiziki saldırıda bulunan, Irkçılık-Turancılık Davasında (1944-1945) yargılanan tescilli faşist Osman Yüksel, Adalet Partisi’nden milletvekili olmuştur.

Lakabı “Çarıklı” olan Adalet Partisi Antalya Milletvekili İhsan Ataöv’ün, Ankara’da düzenlenen Milliyetçi Öğretmenler Derneği kongresinde [23 Mayıs 1965], “Milliyetçi öğretmenler ayaklandığı gün içim müsterih olacaktır” sözüyle bilinir.  “Çarıklı” İhsan Ataöv 12, 13, 14, 15 ve 16. dönem [1961–1980] Adalet Partisi Antalya milletvekiliydi. Kendisi Süleyman Demirel kadar “muzip” bir siyasetçidir ve en çok da İsmet İnönü ile Bülent Ecevit’e amansız bir düşmanlık beslemesiyle bilinir. Ekim 1970’te Adalet Partisi’nin kongresinde kürsüden anlattığı akıllara ziyan hikâye bunun kanıtıdır: “İstanbul’da. Taşlık’ta bir arsa varmış. Yüzük taşı gibi. Kıymetli mi kıymetli… Komünist Rus büyükelçisi bu arsaya göz koymuş. Defalarca istemiş. Fakat Sultan Abdülaziz vermemiş. Komünist Rus elçisinin ısrarı devam etmiş. Bunun üzerine Sultan Abdülaziz emir vermiş: ‘O arsaya hemen bir cami temeli atın. Bu komünist büyükelçi o arsayı artık isteyemez.’ Sonra imparatorluk sona erdi. Gazi Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşı. Cumhuriyet. Ve bu arada İsmet İnönü ne yaptı, biliyor musunuz? Sultan Abdülaziz’in cami temeli attığı arsanın tapusunu, kendi üzerine çevirdi. Ve köşk yaptırdı. İşte CHP Genel Başkanı İsmet İnönü budur.” Olaylar, tarihler tutmuyor. Abdülaziz 1870’ten önce padişahtı. Rusya’da komünist ihtilalı 1917’de yapıldı. Rus elçisi nasıl komünist olsun.[1]

Adalet Partisi Antalya Milletvekili “Çarıklı” İhsan Ataöv, İçişleri Bakanı Faruk Sükan’a “Son birkaç yıl içerisinde Türkiye’de vuku bulan toplum hareketlerinde, yürüyüşlerde ve anarşist davranışlar içerisinde suçlu olarak adliyeye sevk edilenlerden komünist olup sosyalist kisvesi altında harekette bulunan partilere mensup suçlular var mıdır?” sorusunu yöneltiyor.

İçişleri Bakanı Faruk Sükan için düşman hazırdır“Anarşist hareketlerin büyük bir kısmında, işgal gibi, kanun dışı yürüyüş gibi birçok hareketlerde maalesef TİP mensubu çoktur” yanıtı veriyor.

Kanlı Pazar’ın nedeni 1961 Anayasası ve Bizim Radyo

İçişleri Bakanı Faruk Sükan ilginç bir tipolojidir siyasi tarihimizde. Şair Cemal Süreya’nın çizdiği Faruk Sükan portresi önemli: “Faruk Sükan. 1965’te Demirel kendisine Dışişleri Bakanlığı’nı önerdiği zaman kabul etmemiş, dâhiliye mütehassısı olduğu için İçişleri Bakanlığı’nı yeğ tutmuştur. Elinde stetoskop, sürekli olarak komünistlerin ve herkesin nefes alışlarını dinlemiştir. Büyük Millet Meclisi’nde arama yaptırtmıştır. Hepsi de devletin bekası için. Faruk Sükan’ın, devletin bekası için çalmayacağı kapı, almayacağı armağan, girmeyeceği cennet yoktur.”[2]

CHP grubu adına söz alan Kemal Satır, Kanlı Pazar saldırısı ve önceki saldırıların AP Hükümetinin içindeki ahenksizlikten, beceriksizlikten ve ehliyet noksanından ileri geldiğini, AP iktidarının bütün bu olayların 1961 Anayasasının getirdiği hürriyet düzeninden ileri geldiği zannını yaratmaya çalıştığını dile getiriyor.

İçişleri Bakanı Faruk Sükan 1969 Türkiye’sinin 1960 Türkiye’siyle, hatta 20 sene önceki Türkiye ile aynı olmadığını söylüyor.  1961 Anayasasının getirdiği yeni hak, özgürlükler ve kuruluşların bulunduğunu, meydana gelen bazı hâdiselerin ve bazı fikir hareketlerinin ortaya çıkması zannediyorum ki, emniyet ve asayişin yurt çapındaki değerlendirilmesinde mühim yer işgal eder.” sözleriyle Konya’daki ya da Kanlı Pazar olaylarının sebebini 1961 Anayasasının getirdiği hak ve özgürlüklere bağlıyor. Zira 15-20 sene önce komünizm kelimesini kullanan, propagandasını, en küçük şekliyle açıklamasını yapmaya kalkan insanlar o günkü anlayış ve o günkü anlayış içerisinde cezalandırıldıklarını “Bugün Mao’nun bütün kitapları, Nâzım Hikmet’in bütün kitapları vitrinlerde aleni şekilde satılmaktadır.” diye buyuruyor.

Sükan’a göre, Konya’daki ya da Kanlı Pazar gibi olaylar eskiden hiç yoktur hiç olmamıştır, yeni Anayasa ile ortaya çıkmış yepyeni hâdiselerdir. Hiç kimse alışık değildir ve bu hâdiselerden herkes tedirgindir. Aslında Sükan sadece bu olaylardan değil o günlerde yapılan grevlerden de rahatsızlık duymakta ve tedirgin olmaktadır, ona göre “Grev hâdisesi olunca herkes huzursuzluğa giriyor(…)Grev olunca, gayrikanunî grev hareketleri de oluyor. Meselâ üç sene zarfında 233 tane grev olmuş, 45 tanesi kanun dışına çıkmış, 777 tane suçlusu da yakalanmış, adalete verilmiş. Diğer toplum hareketlerinden üç sene zarfında 401 olay cereyan etmiş, bunun 76 sı gayrikanunî şekil almış ve 847 suçlusu da yakalanmış”tır.

CHP milletvekili Ali Karcı “Cuma günkü Beyazıt toplantısında parola Taksim’de buluşalım Allahını seven Taksim’e gelsin şeklinde idi (…) ilçelerden bindirilmiş kıtaat getirilmiş diye bugünkü gazeteler yazıyorlar, ilgililer ve Sayın Bakan bunu biliyorlar mı? (…) Pazar günü toplu namaz kılmaları yapıldı. Bunun amacının da, “Mukaddes cihada çağrı” olduğu tevatür olarak yayıldığı bilinmektedir. Sayın Bakan bundan haberdar mıdır?” sorusuna ise sıkı bir anti-komünist olan “komünizm, insanlığın felâketi, en korkunç ve en büyük tehlike” olarak gören AP milletvekili Mevlüt Yılmaz: “Artık namaz da mı kılmayacaklar?” diye gayri ciddi yanıt verir.

Yine CHP milletvekili Ali Karcı “Kanunî yürüyüşü engellemeye çalışanların ellerinde binlerce sopa, şiş, bıçak, çivili ve uçları kancalı sopalar bulunduğunu ilgililer biliyor muydu? İçişleri Bakanlığının bundan haberi var mıydı?(…)Mehmet Şevki Eygi ve diğer gazeteler devamlı olarak mukaddes cihada çağırıyorlar, ölümden bahsediyorlardı. Bu olayın olacağı galiba belli idi. ilgililerin bundan haberi var mıydı, içişleri Bakanı bundan haberdar mıydı?” sorusuna İçişleri Faruk Sükan’ın yanıtı dikkat çekicidir: “Efendim, bunlar takdir edersiniz ki, adlî cihazın vazifeleridir. Onlar olduğu gibi, komünist, “Bizim Radyo”nun bültenlerinden ilham alan neşriyat da verilir savcılığa.”[3]

Kanlı Pazar’dan yaşandıktan sonra 3 Mart 1969 tarihinde yapılan meclis oturumunda CHP’li milletvekili Reşit Ülker, hâdiseleri önceden sezmek, haber almak ve önlemek İçişleri Bakanı Faruk Sükan’ın görevi olduğunu, Sükan’ını sebebiyet verdiği bu olayın (Kanlı Pazar) ilk olay olmadığını belirtiyor. Bakan Sükan’ın göreve başladığından beri 43 vatandaşın hayatına mal olan Kayseri-Sivas; Konya, İstanbul Teknik Üniversitesi(…)Gaziantep’teki olaylardaki yaşandığını; vatandaşların öldürülüp, karakolların yakıldığını, memleketi bir iç badireye götürebilecek bir tertibe ve mukateleye (öldürüşmeye) bilerek sebebiyet verdiğine dikkat çekiyor. Reşit Ülker, Sükan’ın Türk Ceza Kanununun 228. maddesi gereğince cezalandırılması için Meclis soruşturması açılmasını, soruşturma sonunda muhakeme edilmek üzere, yüce divana sevkini arz ve talep etse de hiçbir sonuç alınamıyor.

Gerici faşist Mehmet Şevki Eygi’nin, “Bugün” gazetesinde kaleme aldığı Kanlı Pazar’ın gerçekleşmesinde provokatif yazısının bir bölümüne bakalım: “Büyük fırtına patlamak üzeredir, müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekûn savaş kaçınılmaz hale gelmiştir. Müslüman kardeşim sen bu savaşta bitaraf kalamazsın(…)Komünizm küfrüne karşı derhal silâhlan, islâmda askerlik ve cihat ihtiyari değildir, mecburidir(…)Onlarda taş, sopa, demir Molotof kokteyli mi var? Biz de aynı silâhları kullanmaktan aciz değiliz… Komünistler ve onları destekleyen hain şahıs ve müesseseler kahredilsin(…) Ey müslümanlar, inanınız, tehlikede dininiz, tehlikede Kuran’mız, tehlikede camiler… Din iman elden gidecek, kalkın ey ehalî islâm, davranın. Ezanlar susturulmasın, müslümanlar Komünizmle çarpışan Devlet kuvvetlerine yardımcı olsunlar.”

2021 yılındayız 1969 Kanlı Pazar’ından bu güne hiç değişmemiş gibi parti adları ve yüzleri farklı olsa da gerici ve faşistler hala aynı meclis çatısı altındalar, Mehmet Şevki Eygi’ler yine benzer gazetelerinde halk düşmanlığına devam ediyorlar.

[1]https://medium.com/@mervannazim/siyaset-i%CC%87%C5%9Fte-b%C3%B6yle-bir-%C5%9Fey-29bd82121156

[2] Cemal Süreya (2010), 99 Yüz: İzdüşümler- SözSenaryosu, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Yayıncılık

[3] https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tbmm_internet.anasayfa#