İmar Bankası'ndan vurgun dersleri

"Bir söylentiye göre Uzanlar bankanın batmaya başladığı haberlerini kendileri yayıyor. Dünyada bankalarda bulunan sanal parayı karşılayacak kadar kağıt para bulunmuyor, Merkez Bankası da bu kadar nakit parayı basamaz. Bankanın battığı söylentilerinin yayılması insanların paralarını bankadan çekmesini de beraberinde getiriyor. Yani aslında bir bankanın en son isteyeceği şey bankanın batacağı söylemlerinin yayılması ve elindeki kağıt paraları kaybetmesi olur. "

İmar Bankası'ndan vurgun dersleri

Bilge Kızıl

Türkiye İmar Bankası, ülkemiz ekonomik kriz tarihinde önemli bir yere sahiptir. 1975 yılında Doğuş Grubu kurucu Ayhan Şahenk tarafından satın alınmış, 1984 yılında ise Uzan Grubu kurucusu Kemal Uzan tarafından satın alınmıştır. Bankanın Uzan Grubu’na geçmesinde sonra o dönemde %13 gibi yüksek faiz oranlarıyla çalışması tartışmalara yol açmış ardından batışı ve açılan İmar Bankası davası ile birlikle adından çokça söz ettirmiştir. 2001 krizinin akabinde yapılan seçimlerde Cem Uzan’ın kurucularından olduğu Genç Parti’nin de seçime girmesi, bu süreci daha da sansasyonel hale getirmiştir. Nitekim Cem Uzan’ın partisi, seçim çalışmalarına seçime son 66 gün kala başlayıp iki milyon gibi yüksek bir oy alması (%7’nin üzerinde) akademik makalelere konu olmuştur. Şimdi İmar Bankası hikayesine biraz yakından bakalım.

1984 yılında Uzanlar tarafından satın alınmasına rağmen bankanın asıl atılımı 90’lı yıllarda yapılıyor. 1994 yılında yaşanan kriz, İmar Bankasını çok etkilemiyor. Buna dayanarak insanların hem bankaya olan güveni artıyor hem de banka yüksek faizle verip mevduat toplamaya rahatlıkla devam edebiliyor. Fakat yine aynı dönemde bankanın batmaya başladığı söylentileri de yayılmaya başlıyor. Bir söylentiye göre Uzanlar bankanın batmaya başladığı haberlerini kendileri yayıyor. Dünyada bankalarda bulunan sanal parayı karşılayacak kadar kağıt para bulunmuyor, Merkez Bankası da bu kadar nakit parayı basamaz. Bankanın battığı söylentilerinin yayılması insanların paralarını bankadan çekmesini de beraberinde getiriyor. Yani aslında bir bankanın en son isteyeceği şey bankanın batacağı söylemlerinin yayılması ve elindeki kağıt paraları kaybetmesi olur.

İmar Bankası’ nın en büyük atılım hareketlerinden bir tanesi Cem Uzan’ın söylemiyle yatırdığınız 1 liranın gelecek yıl faizle 2 liraya yükselmesiydi. Yani bankaya yatırdığınız para bir yıl sonra ikiye katlanacaktı. Bankada çokça mevduat hesabı açılmasına rağmen o dönem kredi çekmek çok da yaygın bir davramış değildi. İmar Bankası %100’e varan faiz vermesine karşın planladığı gibi %120’lerden kredi veremedi. Bu durumda ortaya, faize yatırılan paraların banka içerisinde kağıt para olarak ödenemeyecek durumda olması çıktı. Yapılabilecek tek şey eldeki parayı devlet tahviline yatırmaktı fakat bu durumda da şöyle bir sorun ortaya çıktı. Devlet tahvilleri %45 oranında faiz veriyordu fakat mevduat hesabına %100 faiz vaat ediliyordu. Doğalında bu hareketin sonucu batmak olacaktı. Bu tabloda bir şekilde müşterilerin faizlerinin düşürülmesi gerekiyordu ve yavaş yavaş İmar Bankası’nın battığı söylentileri yayılmaya başladı. Bunu duyan vatandaşlar vadeli hesaplarını bozup ana paralarını geri aldılar. Daha öncesinden bu paraları kullanıp devlet tahviline yatıran ve %45 faizle elinde bulunan parayı arttıran İmar Bankası, müşterilerine de vadeli hesabı da bozdurtup vaat ettiği faizi vermek zorunda kalmadı. Yani müşterilerinin parasını ücretsiz şekilde kullanıp devlet tahvili üzerinden kazanç elde etti ve herkese parasını geri iade etti. Banka batıyor söylemlerine rağmen iflası gerçekleşmeyince halkın bu bankaya olan güveni iyice arttı ve devam eden süreçte daha az faiz verebilmiş oldu.

İmar Bankası o dönem off-shore adı verilen, vergiden muaf ya da çok az vergisi olan, ana paranın kaybedilme riskine rağmen faiz getirisinin yüksek olduğu hesap tipiyle de çalışıyordu. 2001 krizinden sonra bu sistem sorun oluşturmaya başlayınca Bankacılık Kanunu ile yasaklanmıştır. İmar Bankası da 2003 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmiştir. Off-shore sisteminin Türkiye’de yasaklanmasından sonra İmar Bankası’nın muhbir bankası olan İmar-bank Off Shore, bu tipte hesabı bulunanlar için bir ilan vererek faaliyetlerine devam ettiğini söyledi. 2003 yılında BDDK, İmar Bankası’ndaki hesaplardan, sadece birkaç kişinin kullanım yetkisi bulunan özel bir programla ters kayıt yapılıp paranın off-shore hesaba aktarıldığını, böylece kayıt dışı mevduat soygunu yapılmış olduğunu açıkladı. Aynı zamanda İmar Bankası, izinsiz şekilde hazine bonosu da satmaktaydı ve gazetelerde sıkça reklamlarına rastlanmaktaydı. 2003 yılına kadar bu satışın BDDK’nin gözünden kaçması ise durumu epey ilginçleştiriyor.

El konulana bankanın sadece 12 Haziran 2003’ten sonra 616 trilyon lira, 17.5 milyon dolar ve 9.4 milyon euroluk mevduatı off-shore hesaptan tasarruf mevduatına dönüştürdüğü, devlet tahvili ve hazine bonosu satışıyla toplanan paranın ise 728.4 trilyon lira olduğu bildirilmiştir. Gizlenen mevduat sayesinde 2003’ün ilk beş ayında kaçırılan verginin de 125 trilyon lira olduğu açıklanmıştır. Halk arasında İmarzede olarak adlandırılan mağdurların kayıpları devlet tarafından Ziraat Bankası aracılığıyla ödenmiştir. Bugün devletin bu tip mağduriyetlerde ödeyebileceği üst sınır 150 bin lira olmasına karşın toplam 22 bin 145 hak sahibine 914.174.801 liralık ödeme yaptığı bildirilmiş ve ödemeler halen devam etmektedir.

Cem Uzan’ a İmar Bankası’nın neden battığı sorusu yöneltilince bu hikayeden bahsetmiyor. Zararın sadece 2 milyar civarında olduğunu, bunun kendisine dönemin maliye bakanı Kemal Unakıtan tarafından söylendiğini, ters kayıt olayının uydurulduğunu açıklıyor. Ayrıca TMSF’nin bankadan müşterilerin listesini alıp mağdurlarla karşılaştırma yaptığını ve sorun görmediğini ancak mağdurların listesini hiçbir şekilde açıklamadığını söylüyor. Açılan İmar Bankası davasında Cem Uzan kendisisin 1994’ten itibaren bankayla tek ilişiğinin herhangi bir kişi kadar olduğunu iddia ediyor. İmar Bankası davası 26 Şubat 2003 tarihinde zaman aşımı nedeniyle düşmüştür. Cem Uzan ise 2. Ergenekon iddianamesinde, Şener Eruygur’u askeri darbeye teşvik etmekten yargılanıyor. 2009’da gizli yollarla Türkiye’yi terk eden Uzan, siyasi sığınma talebiyle gittiği Fransa’da yaşamaktadır.