Kurdele makinesi

17.yüzyılın başlarında Avrupa’nın hemen her yerinde kurdele makinesi yeniden görülmeye başlandı ve ardından birçok kentte ayaklanmalara, makinelerin parçalandığı saldırılara yol açtı. Hollanda’nın Leiden kenti şehir meclisi ise makinenin kent sınırları içerisinde kullanımını resmen yasakladı. Sonrasında yasak, Avrupa’nın bütün tekstil merkezlerine yayıldı. Yaklaşık yirmi yıllık sessizliğin ardından kurdele makinesi ciddi bir karşı çıkış olmadan yeniden kullanıma girdi. Üstelik daha gelişmiş şekliyle.

Gerek bilim gerekse toplumsal değişim tarihinde özel bir önemi vardır kurdele makinesinin. Önce Karl Marks’ın Kapital, cilt 1, “İşçi ile makine arasındaki çekişme” bölümünden çokça yararlanarak anlatayım:

16. yüzyılın ortalarında o zamanlar Almanya’ya bağlı olan Danzig kentinde aynı anda 4-6 parça şeridi dokuyabilen bir makine geliştirilmişti. Makineyi kullanmak için özel bir bilgi ya da beceri gerekmiyordu; herhangi bir kişinin kullanabileceği basitlikteydi. Şerit dokuduğu için, eninden dolayı ‘kurdele makinesi’ adı verilen cihaz, başlangıçta çok ilgi görse de, kısa sürede dokuma atölyesi sahiplerinin ve çalışanlarının tepkisini çekmişti. Her iki kesim de bu makinenin işlerini bozacağının farkındaydı. Olaylar daha büyümeden, henüz homurdanma aşamasındayken, kentin belediye başkanı makineyi parçalatıp, mucidini de öldürtmüş ve sorunu bir süreliğine ötelemişti.

17.yüzyılın başlarında Avrupa’nın hemen her yerinde kurdele makinesi yeniden görülmeye başlandı ve ardından birçok kentte ayaklanmalara, makinelerin parçalandığı saldırılara yol açtı. Hollanda’nın Leiden kenti şehir meclisi ise makinenin kent sınırları içerisinde kullanımını resmen yasakladı. Sonrasında yasak, Avrupa’nın bütün tekstil merkezlerine yayıldı. Yaklaşık yirmi yıllık sessizliğin ardından kurdele makinesi ciddi bir karşı çıkış olmadan yeniden kullanıma girdi. Üstelik daha gelişmiş şekliyle.

Marks şöyle söylüyor: “Avrupa’yı temelinden sarsan bu makine, aslında buharlı iplik ve dokuma tezgahının ve 18. yüzyıl sanayi devriminin öncüsüydü. Bu makinede, hiç deneyimi olmayan bir çocuk, yalnızca bir kolu ileri-geri çekerek bütün makineleri harekete geçirebiliyor ve gelişmiş şekliyle aynı anda 40-50 parçayı birden dokuyabiliyordu.”

Bilimsel devrimlerin ve toplumsal değişimlerin birbiriyle koşut hareket ettikleri herkesin bildiği bir gerçek. Öyle ki, köleci-feodal-kapitalist toplum dizgesi, el-yel-buharlı değirmen buluşlarıyla eşleştirilebiliyor. Burada hangisinin öncül, hangisinin takipçi olduğu geçmişte çok tartışılmış ama net bir sonuca ulaşılamamıştı. Zaten birini öncüllemek, diğeri açısından ataleti (hareketsizlik, uyuşukluk) getirecektir. Yani, eğer bilimsel gelişme öncülse, o zaman toplumsal mücadeleye, dönüştürücü bilimsel gelişmenin ipuçları görünene dek girişmeme sonucu çıkar ki, zaten egemen gücün istediği de budur. Tam tersi durum da bilimsel çözüm arayışlarının beklemesi anlamına gelir ki bu da yine anlamsızdır. Tarihin her döneminde her iki süreç de neredeyse eşzamanlı ilerlemiştir.

Bu açıdan bakıldığında kurdele makinesi kimi doğruları göstermesi açısından çok önemlidir. Öncelikle Marks’ın da vurguladığı gibi kapitalizmin kuruluşunun simgesi kabul edilen buharlı makinaların öncülüdür. Bu tür mekanik cihazlar olmasaydı, buharla çalışan makinelere geçilmesi olanaksızdı.

İkincisi, kurdele makinesinin icadı, Avrupa’da feodal düzene karşı huzursuzluğun arttığı bir döneme denk gelmişti. Demek istediğim toplumdaki hareketlilik, buluşu getirmişti. Zaten, sonrasında makine kırıcılığına, mucidin öldürülmesine kadar giden olaylar, toplumsal gerilimin geldiği noktayı göstermektedir.

Üçüncüsü, kurdele makinesi sonrası, makinenin bir süre yasaklanmasına karşın toplumsal muhalefet durulmamış hatta daha da ilerlemiş ve sonunda feodal düzen yıkılmıştır. Yani, kurdele makinası bir tür pandoranın kutusuydu, açıldıktan sonra artık dönüş yoktu.

Özetle, toplumsal gelişme kurdele makinesini ortaya çıkartmış, kurdele makinesi toplumsal mücadeleyi ilerletmiş, sonrasında buharlı sistemlere geçilmiş ve geriye dönüşü olanaksız bir biçimde feodal sistem yıkılmıştır. Bilimle toplumsal değişim arasında böylesine güçlü bir bağ vardır.

O zaman soru şu: sosyalizmin geriye dönüşü olanaksız kılacak kurdele makinesi ne ola ki?