Komünistler Beşiktaş'tan haykırdı: Sivas'ta yakanlar, AKP'yi kuranlar!

Türkiye Komünist Hareketi, Sivas Katliamı'nın 28. yılında Beşiktaş Barbaros Meydanı'nda anma eylemi düzenledi.

Komünistler Beşiktaş'tan haykırdı: Sivas'ta yakanlar, AKP'yi kuranlar!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İstanbul Beşiktaş’ta yaptığı eylemle, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Oteli’nde gericiler tarafından katledilen 35 yurttaşı andı.

“Sivas’ta yakanlar, AKP’yi kuranlar” ve laiklik vurgulu sloganların atıldığı eylemde basın açıklamasını TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek okudu.

Açıklamada, “bugün Sivas katliamına yol verenlerin, provoke edenlerin, sessiz kalanların, aydınlarımızı yakanların, gericilerin ve yobazlarının yollarının mafya ve çete düzeni ile iç içe olduğunun ortaya çıkması hiç de şaşırtıcı değildir” denildi, “Ne Sivas’ın unutulmasına ne de ülkemizin geleceğinin bu gerici zihniyetin elinde yok edilmesine izin vermeyeceğiz! Ülkemizin karanlığa hapsolmaması için canla başla mücadele etmeye devam edeceğiz. Laiklik istiyoruz, aydınlık bir Türkiyeyi kazanacağız.” vurgusu yapıldı.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“28 yıl önce 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta, günlerce önceden başlayan provokasyonlar sonrasında gerçekleşen gerici bir kalkışmayla, 35 aydın ve yurttaşımız dünyanın gözleri önünde yakılarak katledildi.

28 yıl önce Sivas Madımak Oteli’ni tekbirler ve sevinç çığlıklarıyla ateşe veren zihniyet ile bugün memleketimizi sarıp sarmalamış olan karanlığın siyasal ilişkisi gün gibi ortadadır.

Bakan ve milletvekili koltuklarında gericiliğin temsilcileri olarak karşımıza çıkan ve katliamcı yobazların avukatlığını üstlenen AKP kurucularını unutmadık. Unutturmayacağız!

Sivas’ta yakanlar memleketi satanlardır demiştik. Ne kadar haklı olduğumuz gün gibi ortadadır. Ülkemiz talan edilmiş, emperyalizme tam anlamıyla diz çökülmüş, sömürü alıp başını gitmiştir.

Artık gelinen noktada Cumhuriyet’e dair ne varsa son kırıntıları dahi ezilmekte, başta laikliğin ortadan kaldırılması gibi toplumsal sonuçları çok ağır olacak adımlar atılmaktadır. “Dağa taşa imam hatip açacağız” diyenlerin, dindar ve kindar nesil peşinde koşanların, tüm eğitimi dinselleştirenin, kadına dönük şiddet, taciz, tecavüzü meşrulaştıran ve çocuk yaşta evliliklerin önünü açanların, “aile yapımız bozuluyor” söylemine sığınarak İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldıranların,  insanların yaşam tarzlarına müdahale eden ve yeri geldiğinde şehirlerarası otobüslerin molalarını bile namaz saatlerine göre düzenlemeyi gündeme getiren ve bugün gericiliğin kalesi halini alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nda cisimleşen zihniyetin köklerine baktığımızda 2 Temmuz Sivas katliamını göreceğimiz açıktır.

Bunları yapanların 12 Eylül’den önce yeşil kuşak projesinin memleketimizdeki uzantıları olduğu, Amerika’nın 6.filosunu kendilerine kıble ettiklerini, devrimcileri, aydınları ve yurttaşlarımızı katledip başta ABD olmak üzere emperyalizm ve sermayenin desteğiyle 12 Eylül’ün çocukları olarak büyütülüp bugünlere geldiklerini biliyoruz. Unutmayalım, bugün iktidarda yer alanlar da ülkemizdeki sermaye sınıfının onayı ve başta ABD olmak üzere emperyalistlerin desteği ile iktidara gelmiştir.

İçinde yaşadığımız sermaye düzeninin bu noktalara kadar gelmesinde  Sivas katliamı ile birlikte gericiliğin ve karşı devrim hattının dizginlerinden boşanarak tüm toplumun üzerine bir karanlık gibi çöktüğü açıktır.

Geçmişte olduğu gibi bugün, din siyasete alet edilmekte, siyasi iktidar her sıkıştığında “din, ezan, bayrak, Ayasofya, cami açılışları” gibi gündemlere sarılarak kendini kurtarmaya çalışmaktadır. Suriye’de emperyalizm işbirlikçiliği ve mezhepçiliğin ülkemizi getirdiği nokta Suriye’nin bölünme politikalarına ortaklıktan başka bir şey olmamıştır. Komşularla sıfır sorun politikasından, yeni Osmanlıcılığa; Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığından Suriye’de cihatçı çetelerin hamiliğine yürüyenlerin yolları Sivas katliamı ile açılmıştır. Bunları unutmadık.

Bugün salgın ve ekonomik kriz ile mücadele veren emekçi halkımız, Türkiye’nin tüm değerlerinin yerli ve yabancıya sermayeye peşkeş çekilmesinin ceremesini çekmektedir. AKP, iktidarı döneminde ne var ne yoksa satıp savmış, emekçilerin maaşlarından yapılan kesintilerle oluşan işsizlik fonunu halka “pandemi yardımı” olarak dağıtarak büyük bir riyakârlığa imza atmış, 128 milyar dolar değerinde devlete ait bir para AKP iktidarı eliyle buharlaşmış, ihtiyat akçesi bile harcanmıştır. Bugün ülkemizdeki elektrik idaresinin bile bu yolda özelleştirme kapsamına alınmış olması şaşırtıcı değildir. Sivas katliamının açtığı yolla iktidara gelenler bugün emekçilerin alınterine ve kamusal zenginliklere göz koymuş durumdalar.

İşte bugün Sivas katliamına yol verenlerin, provoke edenlerin, sessiz kalanların, aydınlarımızı yakanların, gericilerin ve yobazlarının yollarının mafya ve çete düzeni ile iç içe olduğunun ortaya çıkması hiç de şaşırtıcı değildir.

2 Temmuz 1993 günü Madımak otelinin önünde biriken ve 35 insanımızı katledenler, ellerindeki benzin bidonlarıyla sadece Sivas’ı değil bir ülkeyi, bir ülkenin geleceğini de yakmaya başlamıştır.

Kimler olduklarını biliyoruz: Sivas’ta yakanlar AKP’yi kuranlardır.

Kimlerle birlikte olduklarını biliyoruz: Sivas’ta yakanlar mafyaya, çeteye çanak tutanlardır.

Ne yaptıklarını biliyoruz: Sivas’ta yakanlar memleketi satanlardır.

Ne Sivas’ın unutulmasına ne de ülkemizin geleceğinin bu gerici zihniyetin elinde yok edilmesine izin vermeyeceğiz! Ülkemizin karanlığa hapsolmaması için canla başla mücadele etmeye devam edeceğiz. Laiklik istiyoruz, aydınlık bir Türkiyeyi kazanacağız.

Sivas’ta katledilen 35 insanımızın ışığı bizlerin ellerinde “Emek, laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm” mücadelesinin meşalesi olmaya devam ediyor ve ülkemizin dört bir köşesini aydınlatacağı güne kadar da öyle olmaya devam edecektir.”