Kartal'da sınıfın kürsüsü kuruldu: Bu düzen değişecek, işçilerle değişecek!

İstanbul Kartal Meydanı'nda düzenlenen "Yeter Söz İşçinin!" buluşmasında sınıfın kürsüsü kuruldu. Birçok sektörden emekçilerin konuştuğu buluşmada, "İşçi sınıfına öncülük edecek yeni, genç bir kuşağın oluşması, birikmesi ve ayağa kalkması" çağrısı yapıldı.

Kartal'da sınıfın kürsüsü kuruldu: Bu düzen değişecek, işçilerle değişecek!

İstanbul Kartal Meydanı’nda, Sınıf Tavrı Derneği’nin çağrısıyla “Yeter Söz İşçinin!” buluşması düzenlendi.

Tekstilden metale, bilişimden eğitime, sağlıktan perakendeye çok sayıda sektörden emekçilerin katılımıyla gerçekleşen buluşmada Türkiye Komünist Hareketi (TKH) üye ve dostları da yer aldı.

Program öncesinde, işçi sınıfının kavgasında yaşamını yitirenler adına saygı duruşunda bulunuldu. Program daha sonra Sınıf Tavrı Sözcüsü Kemal Parlak’ın açış konuşmasıyla başladı.

İŞÇİ SINIFI İNSANLIĞI DA KURTARACAK

Parlak, konuşmasında ülkede mafya liderlerinin, dincilerin, liberallerin, patronların sürekli konuştuğunu ancak konuşmayanın ve susturulmak istenenin ise hayatı yaratan işçiler olduğunu belirterek “Emekçiler konuşmadığı için başına binbir türlü bela geliyor. Yıllardır işçi sınıfına yönelik olarak çok büyük saldırılar var. Bu saldırılar AKP’yle birlikte katmerlenerek büyüdü. İşçi sınıfının yüzlerce yıllık mücadelesi sonucunda elde edilen kazanımlar bir bir ellerinden alınıyor. 8 saatlik iş günü bugün işçi sınıfının büyük bir çoğunluğu için geçersiz hale gelmiştir. Hele hele pandemiyle birlikte neredeyse 24 saat haline geldi. Emeklilik hakkı olanaksız hale geldi. Milyonlarca emeklinin emeklilik hakkı da yaşa takılmış olmasından dolayı verilmiyor. Emekçilerin üç kuruş almasına ‘çift dikiş’ gerekçesiyle karşı çıkıyorlar.” dedi.

Son dönemde mafya-siyaset-devlet ilişkilerini ortaya seren ifşaatları hatırlatan Parlak, “Nasıl bugün ülkenin zenginliklerin üzerinde tepindiklerini anlatıyorlar. Emekçiler açlıkla boğuşurken utanmadan bunları söylüyorlar. İçişleri Bakanı kendi içlerine işaret ederek 10 bin dolar maaş alan birisinden bahsediyor. Bütün üzerine çöktükleri zenginlikleri işçi sınıfının alınteriyle yarattığı değerlerdir. İşte bunları ancak işçi sınıfı susturacak. İşçi sınıfının sözünü söylemesi için birleşmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Sınıf Tavrı olarak işçi sınıfının bütün dostlarına, sendikacılarına çağrıda bulunduklarını belirten Parlak, “İşçi sınıfına öncülük edecek yeni, genç bir kuşağın oluşması, birikmesi ve ayağa kalkması gerektiğini söylüyoruz. Bu çalışmaları derinleştirmemiz gerekiyor. Çünkü işçi sınıfı mücadele etmeye başladığı zaman kendisiyle birlikte insanlığı da kurtaracak yegane güçtür. Bu köhne, bu insanları açlığa mahkum eden sistemi ancak işçi sınıfı tarihin çöplüğüne gönderebilir” diye seslendi.

https://twitter.com/sinif_tavri/status/1406257568503275520

AYSEL TEKEREK: SİLKELENMENİN TAM ZAMANI!

Parlak’tan sözü Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı Aysel Tekerek aldı. Konuşmasına bugün İstanbul’da Kartal merkezli yaşanan depremden söz ederek başlayan Tekerek, “Bilim insanları beklenen İstanbul depremi üzerine bas bas bağırıyor. AKP doğal olan ve olmayan afetlerle halkı baş başa bırakıyor, tıpkı pandemide olduğu gibi. Deprem vergilerini amaç dışı kullandıklarını zaten itiraf ettiler.  Yandaşları zengin ettiler. Şimdi bununla yetinmiyor, Kanal İstanbul’u yapmak istiyorlar. Buradan haykırıyoruz. Deprem vesilesiyle de birçok vesileyle de, Kanal İstanbul’u yaptırmayacağız sizlere!” dedi.

Tekerek şöyle devam etti:

İster son 20 yıla bakın, ister son 1 buçuk yıla, ister son bir buçuk aya bakın. Hepsinde de gördüğümüz şey şudur; bu düzenin sahipleri, yani mimarları yani AKP’si gericisi, faşisti, patronu, mafyası aslında büyük bir ortaklık içinde. 20 yılda ülkede rejim değişirken birbirlerini alkışlamadılar mı? Bu 20 yılda zenginliklerine zenginlik katarlarken birbirlerinin sırtlarını sıvazlamadılar mı? Bu 20 yılda AKP’nin çizdiği yol haritalarının en kritik duraklarında AKP’nin arkasında durmadılar mı?

Patronlar daha 2 yıl önce Berat Albayrak’tan çok umutlu olduklarını söylediler. Mafyası, çetesi AKP için miting düzenlemedi mi? Gericisi zaten AKP için hazır olda bekliyor, Faşistler ne iş olsa yaparız diyorlar. Daha 2 gün önce HDP İzmir bürosunda gencecik bir kadını bir HDP’liyi Deniz Poyraz’ı katlettiler. Lanet olsun demekle kalmak mümkün olabilir mi, olmaz değerli kardeşler. İşte bu buluşma işte işçi sınıfının mücadelesi bu nedenle daha önemlidir.

Bakın hala bir salgın sürecindeyiz. Ne oldu bu süreçte? Patronlar konuştu, yalılarından poz verdiler. Hiç utanmadan işçi sınıfına, halka ‘evde kalmak çok eğlenceli’ dediler. Ama aynı zamanda aynı patronlar Kod-29 uygulaması ile işçileri yoksulluğa, bazılarını intihara sürüklediler.

Bu süreçte ne oldu devam edelim. AKP tabii ki konuştu ama hep yalan söyledi. Aşıda, salgın verilerinde, halk sağlığında yalan söyledi; tek bir şeyi doğru söyledi o da halka utanmadan verdikleri IBAN numarası.

Sadece ülkemizde değil tüm dünyada sermaye sınıfı, en çok pandemi döneminde kârını 5’e 10’a 15’e katladı. Bir kez daha görüldü ki bu kapitalist düzen konu halkın sorunları olunca çare bulamıyor, bulamaz da zaten. Bu kapitalist düzen ‘aynı gemideyiz, pandemi herkesin sorunu’ derken bu çaresizliği bu yalanla örtmeye çalıştı. Ama bizlerin bu yalanlara karnı tok. Başka yalanlara da karnımız tok.

Bakın AKP iktidarı ya da Cumhur İttifakı diyelim; bir azınlık iktidarına dönüşmüştür yani toplumsal meşruiyetini kaybetmiştir. AKP gemisinin su almaya başladığı doğrudur ama bu gemideki delikten kaçan bir mafya babasının açıklamaları ise bir sır değil ki. Zamanında bu gemiden kendisini atan AKP içinden çıkan diğer iki partinin temsilcilerinin söyledikleri de sır değildir. Ama şimdilerde konuşmayı tercih edenlerin ortak özelliği şudur; hepsi kendi paçasını kurtarmaya bakmaktadır. Mafyasının derdi, ülkeye dönüp tezgahına devam etmek. AKP artıklarının derdi, geçmişten sıyrılıp o büyük suç dosyalarındaki ortaklıklarının üstünü örtmek. Patronlar ise onlar da konuşuyor elbet. Onların da derdi bu sömürü gemisinin ilerlemesini sağlamak. Cumhur İttifakı’nın derdi, bu gemiyi 23’e ve hatta 2073’e taşımak. Düzen muhalefetinin derdi, güçlendirilmiş parlamenter sistem dedikleri ne olduğu belli olmayan projeler ile suya sabuna dokunmadan sırasını beklemek.

Peki bizim derdimiz ne kardeşler? İşçi sınıfının derdi, amacı ne olmalı? AKP’nin gemisi su alıyor diye sevinip kenarda mı bekleyeceğiz, mafya liderlerinden medet mi umacağız, düzen içi kahramanların peşinden mi gideceğiz? Eğer bu olursa değerli kardeşlerim emin olalım ki hem bizler hem de 20 yıl sonra çocuklarımız aktörlerin farklı olduğu ama konunun aynı olduğu bir düzenin altında yine ezilmiş olarak yaşamlarına devam edecekler.

Bugün işçi sınıfının görevi açıktır. İşçi sınıfı sırtına ve ülkeye çöreklenmiş sermayeyi ve onun aparatı olan mafyayı, gericiliği, faşizmi tüm düzen içi aktörleri sırtından atmalıdır. Bu elbette ki büyük bir silkelenme ile mümkün olabilir. Bu silkelenmenin şimdi tam zamanıdır. Herkes konuşuyorsa işçiler de konuşacak. Herkes masaya yumruğunu vuruyorsa işçiler de vuracak. Ve biliyoruz ki; o yumruk masaya bir indiğinde bugün çıkarları birbirleriyle çatışan ya da birbirlerini satışa çıkaranlar birbirlerine sarılacaklar. Su alan geminin deliğini hep birlikte tıkamaya çalışacaklar. Ama ne çare? O yumruk indikten sonra bu bezirgânlara, bu mafyalara, bu patronlara artık geçmiş olsun. Onları sadece sırtımızdan değil, bu ülkeden de kovacağız.

İşte derdimiz budur, işte çaremiz budur, işte mücadelemiz budur. İşçi sınıfı haklıdır ve gücünü de mutlaka kullanacaktır. Zaman tam da bu zamandır. Selam olsun Türkiye işçi sınıfına, selam olsun Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceğine!”

“SÖMÜRÜ DÜZENİ GERİCİ TAHAKKÜMLE SAĞLAMA ALINIYOR”

Tekerek’ten sonra kürsüye gelen İlerici Kadınlar Derneği (İKD) adına İKD Genel Başkanı Nuray Yenil ise konuşmasında, pandemi döneminde işsizlik ve yoksulluktan en fazla nasibini alanın emekçi kadınlar olduğuna dikkat çekerken “Her kriz döneminde olduğu gibi bu kriz döneminde de evlerinin yolu gösterilmiş, kadın daha düşük ücretlere ve güvencesiz çalışmaya mahkum edilmiştir. Peki AKP iktidarı kadınlara ne vaat ediyor. AKP iktidarı kadınları ısrarla aile içinde tanımlayarak geleneksel rollerine dönmesini istiyor. Kayıtdışı, güvencesiz, düşük ücretlerle, esnek çalışma vaat ediyor. Ya da uzaktan, evden çalışma biçimleriyle uzun mesai saatleri ve kural çalışmayla ev işi rollerini de eksiksiz yerine getirmesini bekliyor. Bu düzen krizlerle ve sömürüyle beslenirken bizlerin şükretmesi, itaat etmesi ve kaderimize razı olması bekleniyor. Kurdukları sömürü düzenini gerici tahakküm ile sağlama almaya çalışıyorlar. Bu nedenle laiklik adım adım tasfiye ediliyor. Yurttaşlık yerine teba anlayışı yerleştiriliyor. Bu nedenle gerici politikalarla kadınlara esaret dayatılıyor” dedi.

Yenil, İKD olarak en temel insan hakkı olan yaşama hakkı, güvenceli çalışma, insanca yaşayarak ücret, ayrımcılığa karşı eşit ücret eşit ücret, çocuklara kreş, ücretsiz sağlık, eğitim ve barınma hakkı için örgütlenme mücadelesini büyütmeye devam edeceklerini ifade etti.

https://twitter.com/sinif_tavri/status/1406268365530927104

İYİ-SEN BAŞKANI ÖZTUTAN: BU DÜZEN İŞÇİLERLE DEĞİŞECEK

Yenil’den sonra ise sözü İYİ-SEN Genel Başkanı Ali Öztutan aldı. Öztutan, işçi sınıfının sermaye düzenine olan öfkesinin  bu dönemde taşmak üzere olduğunu belirtip pandemi dönemi boyunca uygulanan politikalara dikkat hatırlattı. “Pandemi boyunca KOD-29 ile işçi sınıfına ahlaksız dediler. Hırsızı, tecavüzcüsü, katili, uyuşturucu müptelası iktidarın ve patronların yanında” diyen Öztutan, “Bu düzen değişecek, işçilerle değişecek” diyerek konuştu.

DGD-SEN: DÜZEN MUHALEFETİNE RAĞMEN…

Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) Örgütlenme Sekreteri Neslihan Acar, “İşçi sınıfı bizim gibi bağımsız sendikaları kurarak bir arayış içerisinde olduğunu çürümüş sendikalara ve bizlere hatırlatmaktadır.  Bunca kuşatılmışlık ve örgütsüzlüğe rağmen bu ülkede 30’un üzerinde direniş var.  İşçiler, grev hakları ellerinden alınan ‘sosyal diyalog’çu sendikacılık zemininde işçisiz TİS imzalayan sendikalara inat grevler örgütlenmektedir” dedi. “Bizler bugün Cargill işçileri gibi inatçı, Migros işçileri kadar korkusuz ve tavizsiz, Soma maden işçileri kadar kazanmaya odaklı direnmek zorundayız” diyen Acar, umutsuzluk ve korku yayan düzen muhalefetine rağmen işçi sınıfının dipten gelen hareketine işaret etti ve “Vazgeçmezsek biz kazanacağız!” diyerek sözlerini tamamladı.

https://twitter.com/sinif_tavri/status/1406265734884429824

“SİZ BİZİM DÜŞMANIMIZSINIZ!”

Metal işçileri adına konuşan Hüseyin Gülşen, “Bu ülkede konuşmayan, konuşturulmayan bir işçi sınıfımız kaldı. Bizler susturuluyoruz. Bugün burada kendi kürsümüzü kurduk ve bu kürsüleri çoğaltmaya kararlıyız. İşçileri nedense herkes çok seviyor! Bu sevgileri bize hak gasplarıyla, açlıkla, yoksullukla, iş cinayetleriyle geri dönüyor. Burdan bugün bir kez dah asöylüyoruz Bizi sevmeyin. Çünkü biz sizi hiç sevmiyoruz, çünkü siz bizim düşmanımızsınız! Çünkü siz bizim geleceğimizi çalanlar, ömrümüzü tüketenlersiniz. O yüzden artık konuşma sırası bizde ve artık bu kürsüleri çokça göreceksiniz. Sadece meydanlarda da değil, fabrikalarda, mahallelerde ve okullarda da göreceksiniz! Artık ayağa kalkma zamanıdır!” diye seslendi.

https://twitter.com/sinif_tavri/status/1406272754513498112

“BEYAZ YAKALILAR EN ÖN SAFTA OLACAK”

Beyaz yakalı işçiler adına kürsüye gelen Kerem Usluer, Sınıf Tavrı’na bağlı olarak yürütülen Bağlantıyı Kes çalışmaları adından söz ederek “‘Beyaz yakalılar kendisini işçi olarak görmez. Hatta işçi gördüklerimizle aramıza mesafe koyarız. Sınıf bilincimiz yoktur. İdeolojik olarak çarpıtılmışızdır.’ Bizim için böyle söylenir. Biz bu prangayı çözeceğiz. Beyaz yakalı işçiyi mücadelenin en ön safına taşıyacağız” diyerek bu yolda beraber yürümek isteyen beyaz yakalıları harekete katılmaya çağırdı.

https://twitter.com/sinif_tavri/status/1406274630545969163

Konuşmaların ardından program, sanatçı Hilmi Yarayıcı’nın seslendirdiği ezgilerle sona erdi.

https://twitter.com/sinif_tavri/status/1406275750261579778