"Kanal İstanbul'un maliyeti halkın cebinden çıkacak"

Giritlioğlu, Kanal İstanbul ile ilgili "Bu devlet garantisi bütün bu yatırımlarda bizim üzerimize bir külfet bindiriyor. Halkımızın bunun farkında olması lazım bu projenin maliyeti hepimize yansıyacaktır, hepimizin cebinden çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi 2. Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, Manifesto TV’de yayınlanan Manifesto’nun Gündemi programında, iktidarın Kanal İstanbul inadına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Kanal İstanbul güzergahında 2011 sonrasındaki süreçte, özellikle de son 5 yılda katlanarak artan bir arazi el değiştirme trafiği olduğunu vurgulayarak, bu projenin maliyetinin halkın cebinden çıkacağını belirtti. Giritlioğlu projenin maliyetine ve dönen ranta ilişkin şunları kaydetti:

“Çok güzel gazetecilik örnekleri gördük son günlerde ve metrekare metrekare buradaki arazilerin el değişim süresi çok güzel ortaya kondu.
Birçok gazeteci bu sürecin üzerine gitti, bize projedeki el değiştirme sürecini parsel parsel gösterdiler. Bugüne kadar tespit edilen, yaklaşık 27 milyon metrekare arazinin el değiştirdiğini görüyoruz. Biz baştan beri bu projenin bir ulaştırma projesi değil bir gayrimenkul projesi olduğunu rant projesi olduğunu söylüyoruz. Biliyorsunuz İBB’nin tapu kayıtlarına erişim engellendi bu arazi el değiştirmeleri ortaya çıktığı anda. Bu süreç bir kere şeffaf yürütülmedi. Kanal İstanbul güzergahı saklandı ki spekülasyon olmasın rantlar ortaya çıkmasın diye yasaklandı. Bütün o süreç içerisinde 2011 sonrası süreçte özellikle de son 5 yılda katlanarak artan bir arazi el değiştirme trafiği var.

Bunun içinde yabancılar var. Bu parsellerdeki el değiştirme boyutu. Bir yandan da burada ihale alma peşinde koşan yabancı firmalar var. Bir yandan Araplara araziyi pazarlıyoruz bir yandan da yabancı firmalara özellikler Uzakdoğu pazarına buradaki proje sürecine yatırımcıları müteahhitlere açıyoruz. Kamu özel sektör ortaklığı bu. Çok büyük maliyetli bir proje 21 milyar dolar gibi bir maliyetten bahsediliyor ki onunla da kalmayacak iktisatçılar tarafından açık bir şekilde ortaya kondu. Çok büyük maliyetlerle sonuçlanacak. Çünkü mevcut altyapı yatırımlarının da üstünü keserek giden bir proje ile karşı karşıyayız. Her şey yer değişiyor, dengeler değişiyor mevcut altyapı ve enerji tesisleri de bu proje ile yerinden oynayacak. Bir yandan yatırımcılara buraya pazarlamaya çalışıyoruz bir yandan da halkımızın müthiş bir külfet biniyor. Yaşam kalitesi, istihdam gibi sözler edildi ama daha 20 Mart’ta torba kanun çıktı. Bu kanun içinde Kanal İstanbul’u da içine alacak şekilde devlet garantisi getirildi. 15 Mart 2020’den sonra imzalanan ama henüz uygulamaya geçmemiş projeler için devlet garantisi verildi Bu ne demek; oradaki 8 tane köprünün de maliyeti geçmediğimiz köprülerin maliyeti gibi, tıpkı Osmangazi Köprüsü gibi Üçüncü Köprü gibi bunların maliyeti de bizim cebimizden çıkacak. Bu devlet garantisi bütün bu yatırımlarda bizim üzerimize bir külfet bindiriyor. Halkımızın bunun farkında olması lazım bu projenin maliyeti hepimize yansıyacaktır, hepimizin cebinden çıkacaktır .Biz bunun da vergilerini ödeyeceğiz yapıldığı taktirde, bu da üzerine düşünülmesi gereken konulardan bir tanesi. Şimdi bütün bize şunu söylüyor ki iktidar inadında çok haklı ortada müthiş bir rant var. Hem arazilerin el değiştirme süreci açısından hem de ihaleye çıkacak buradaki sayısız proje açısından. Müthiş bir rant söz konusu. Ben de iktidar olsam ısrar ederim. Bu ısrar kendi pencerelerinden baktığınızda mantıksız değil. Gayet güzel açıklanabiliyor. Çünkü sayılar bize bunu açıklıyor.”

Programın tamamını izlemek için: